Derin Nefes

464 33 7
                                    

Koşuyordum.

Nefesim tükenmiş, ciğerlerim solmaya yüz tutmuştu ama koşuyordum. Yıllar boyuca bir çok spora ev sahipliği yapmış vücudum, artık isyan ediyordu.

Yanımdan hızla geçen gri duvarlar ileride sona eriyordu. Düzensiz nefeslerim ile sarsılan vücudum nedeniyle sabit bir yere bakamıyordum. Gözlerimi kıstım. Yanındaki soluk renkleri beton yığınlarına inat, ay ışığında yeşilliğini vurguluyan çimlerin oluşturduğu bir açıklık vardı.

Lanet olsun, oraya çıkarsam asla kurtulamazdım. Ayaklarımı ileriye itmeye olan dikkatimi etrafıma yönlendirdim. Boyları asla birbirlerinin aynı olmayan evler dizisi geçit vermiyordu, arkamdaki tehlikeyi göze alırsak açıklık tek ölüm seçeneğimdi.

Etrafa iyice bakmaya çalıştım; bir ara sokak, arasına girebileceğim küçük bir çıkıntı ? Tanrım, bu yabancı sokakları nasıl gelmiştim ben ? Nasıl gelebilmiştim ?

Önüme döndüğümde ise geç kaldığımı anladım, açıklığa varmıştım bile. Tehlikenin boyutunu öğrenmek için omzumdan arkaya bakmaya çalıştım. Bunu yaparken ölümüne koşuş tempomu azıcık düşürmem, gecenin ayazında yanan vücudumun tekrar haykırmasına sebep oldu.

Dişlerimi sıktım. Açıklık boyunca yalpalayarak koşarken yerimden zıplamamın nedeni gür bir 'Dur' sesiydi.

"Dur, dedim sana."

Kaslarımın titremesi bu sefer korkudandı. Elimi, terden sırılsıklam olan alnıma götürdüm. Bir kez daha önüme odaklanmaya çalıştım. Ağaçların bulanık görüntülerini son anda seçebilmiştim.

Kurtuluş.

Arkamdan kopan gürültülü çığlığı duymadan önce belimdeki soğukluğu hissettim. Buraya kadardı. Şu an bulunduğum nokta, direncimi aşıyordu. İpler elimden gitmişti. Şu anda bedenimi yöneten belli bir şey yoktu. Hala koşuyor muydum ? Çevremdeki tuval üzerine gelişi güzel atılmış boyalar gibi duran bulanık renklere iyi bir açıklama olurdu.

Yanağım ıslak çimenle buluştuğunda şaşırdım. Yarı kapalı gözlerimin önünde bu sefer net bir görüntü oluştu. Görebildiğim ise, uzun ve parlak çimendi.

Ne oluyordu ? Birisi tüm düşüncelerimi eline almış ve ardından tüm gücüyle yere atarak parçalanmasını sağlamış gibi hissediyordum. Bir çok parçaya bölünmüş düşüncelerimi saçıldıkları yerden alıp toplayamıyor, birleştiremiyordum. Bulunduğum durumu anlayamıyordum.

Siyah, parlak ayakkabılar görüş alanıma girmeden hemen önce, inleyecek bir vakit bulabilmiştim.

Siyah pantolon yavaşça ayakkabıların üzerini örteken, görebildiğim tüm çimenlerin önüne geçebilecek kadar yakınımda olan pantolonun sardığı bacaklar, birinin yanıma oturmuş olduğunu anlayabileceğim bir konuma geldi.

Her şeye rağmen, boynuma konulan parmakları hissettim. Ve bedenimde soğuk bir iz bırakarak hızla çekilişini. Tekrar ayağa kalktığını gösteren bir hareketin ardından, ne yazık ki, o acı çığlık bu sefer kulaklarımın dayanamayacağı kadar yakınımda patladı.

Derin NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin