lemon scented tree; final

1.5K 235 276
                                    


LEMON SCENTED TREE


Taehyung, ağlamaktan harap olmuş bir halde sandalyesini ağacın altına getirdiğinde başının ağrıdan çatlayacağını düşünüyordu. Bitmişti, tek kelime ile bitmişti. Dünyadaki en sevdiği varlık tarafından aldatılmıştı, ona şimdiye kadar ailesi dışında en iyi davranan insan en büyük kötülüğü yapmıştı. Hıçkırarak yanında sürüklediği sahip olduğu en güzel eşya olan ahşap sandalyenin üzerine çıktı, yanında getirdiği kalın halatı sağlam gördüğü dala bağladı ayak uçlarında yükselerek. Ardından uç kısmını kafasının geçebileceği şekilde daire halinde bağladı. Halatın fazlalık kısmını krem rengi kumaş alt giysisinin cebinden çıkardığı çakıyla kesip bir yana fırlattı. Elini giysisinin diğer büyük cebine attı, evden ayrılmadan önce yanına aldığı bir limon ve birkaç sayfa kağıt. Şiirler, şarkılarla dolu kağıtlar...

Sandalyesinden indi yavaşça, bir zamanlar en değer verdiği şey olan limonu ağlayarak defalarca ağacın gövdesine vurdu, öyle ki parmak boğumları gövdenin kabuklarına çarpmaktan dolayı paramparça olmuştu. Diğer yandan limondan akan su bu kesik yerlere giriyor, canını yakıyordu fakat Taehyung'un içi bu acıyı hissetmesine engel olacak kadar yoğun başka bir acıyla boğuşuyordu. Kağıtları fırlattı yere, ağacı tekmeledi birkaç kez güçsüz ayaklarıyla. Olmuyordu, ne acısı ne öfkesi ne de aşkı dinmiyordu.

Titrek bir nefes almasının ardından sandalyenin üzerine çıktı tekrardan. Boynunu az önce kendi elleriyle bağladığı boşluktan geçirdi ve son kez hıçkırdığı sırada sandalyeyi ayağının altından itti.

Lalisa sadece bağırarak boğazını yırtarcasına ağlıyor ve var gücüyle terliklerinin ayaklarından çıkmış olmasını umursamadan koşuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lalisa sadece bağırarak boğazını yırtarcasına ağlıyor ve var gücüyle terliklerinin ayaklarından çıkmış olmasını umursamadan koşuyordu. Ne olduğunu sonunda anlamıştı, kendisinden nefret ediyor ve benliğinden iliklerine kadar iğreniyordu. Tüm dünya yok olmuştu sanki, hatası işte şimdi gözüne bir hata gibi gelmişti. Neden yapmıştı, nasıl yapmıştı bunu? Taehyung'a bunu nasıl yapmıştı? Bilmeliydi, bir şekilde ortaya çıkacağını, ya da kendisi açıklayacak olsa bile Taehyung'un bu durum karşısında iyi kalamayacağını bilmeliydi. Ama bu, bu olan... Hayal dahi edemezdi.

Hızını arttıran rüzgar ağaca yaklaştıkça beraberinde limon kokusunu da getiriyordu. Lalisa'nın bedeni dondu; kaskatı kesildi. Dizlerinin üzerine sert bir şekilde düşmesinin ardından elleri iki yanına düştü bilinçsizce, yere kapanarak ağlamaya başladığı sırada köyde yalnızca onun sahip olduğu altın sarısı saçlarını kirletiyordu çimler. Lalisa o kadar ağladı, o kadar ağladı ki boğazı tahrişten kanlar akıtacak, ses telleri yırtılacak, gözleri akıtacak gözyaşı kalmadığı için kuruyup küçülerek göz boşluklarından düşecek gibiydi. Bu acı, bu hissin hiçbir açıklaması tarifi yoktu. Taehyung, solup gitmiş esmer teni ve bükük boynuyla, ağacın dalında rüzgarın etkisinde çelimsiz bedeniyle usul usul sallanıyordu. Buydu, bu Lalisa'nın eseriydi. Kan kusacakmışcasına derin bir soluk aldı, ayağa kalktı yorgunlukla ve eşinin yanına gitmek üzere adımlamaya başladı.

Taehyung'un çok sevdiği sandalyesi onun ayaklarının biraz ötesindeki yerde devrilmiş bir halde duruyordu, o kadar nefret ediyordu ki artık o sandalyeden. Kaldırdı yerden büyük bir nefretle onu, bu  sırada etrafa saçılmış kağıtları gördü. Ona yazılmış şiirler ve şarkılarla dolu  kağıtları yerden alarak kalbine bastırdı, işte o an Taehyung'a karşı müthiş bir sevgiyle doldu kalbi. Kendisinden, Jungkook'dan iğrendi, tüm dünyadan iğrendi. Taehyung'u sevdi, çünkü onu kaybetti.

Ağacın gövdesindeki limon posalarını okşadı parmak uçlarıyla, artık ağlayamıyordu. Gözleri köşeye savrulmuş halatı bulduğunda yavaşça aldı onu yerden, sarsak hamlelerle sandalyenin üzerine çıktı ve halatı acemice bağladı Taehyung'un bedeninin bulunduğu dalın diğer ucuna. Daire şeklindeki aralığı boynuna geçirdi, Taehyung'un artık buz gibi olmuş sert elini tuttu ve parmak uçlarıyla parçalanmasından korkarcasına hafifçe okşadı.

Derin bir nefes aldı, başını göğe doğru kaldırdı usulce ve "Affet beni Taehyung." diye fısıldamasının ardından andalyeyi ayaklarının altından itti parmak ucuyla.

Ağacın gövdesinden gelen limon kokusunun rüzgarla tüm köye savrulduğu saatlerde, ancak hayvanlarını dağa otlatmaya götüren çoban Yoongi'nin onları saatler sonra görmesiyle bulundu cesetler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ağacın gövdesinden gelen limon kokusunun rüzgarla tüm köye savrulduğu saatlerde, ancak hayvanlarını dağa otlatmaya götüren çoban Yoongi'nin onları saatler sonra görmesiyle bulundu cesetler. Tüm köy halkı, onlar için ağladı. Tüm köy halkı, Taehyung'a ağladı. Hiç kimse onlara ne olduğunu hiçbir zamn öğrenmedi, Jeon Jungkook o günün akşamında köyden ayrıldı ve bir daha geri gelmedi. 3 gün sonra bitecek olan çeşme hiçbir zaman bitmedi, tamamlanmadı; yalnızca babasının isteği üzerine çeşmenin üstüne kocaman harflerle Kim Taehyung ismi kazındı.

Ve limon kokusu o ağaçtan hiçbir zaman gitmedi.

Taehyung, son anına kadar Lalisa'yı sevdi. Lalisa, son anında Taehyung'u sevdi.

 Lalisa, son anında Taehyung'u sevdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

son

satanasovski

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 28, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

lemon scented tree | taelice minificHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin