8./Sonsuza Dek Hatırlanacak Bir Anı./

31.8K 2.9K 4.4K
                                    

Vihuu yeni bölüm yazdım.
İyi okumalarrr.

---

Özet;

"Elini tuttu resmen piç." tıslar gibi söylemişti. "Daha ben bile tutmadım ellerini."

Sözlerinin üstüne sol elimi boştaki eline götürüp tuttum ve fısıldar gibi konuştum;

"Bak tuttun işte büyütülecek bir şey değil." nereden gelen bir cesaretle yapıyordum bilmiyordum ama sonrasında kendime söveceğim kesindi.

Afallamış bir biçimde bana bakarken elimin içindeki benim elime göre oldukça büyük olan elini çevirip elimi sıkıca tutarak göğsünün sol tarafına doğru götürüp yasladı;

"Eğer büyütülecek bir şey değilse kalbim neden bu kadar hızlı atıyor Han- ah?"

Gerçekten büyütülecek bir şey değilse kalplerimiz neden bu kadar hızlı atıyordu?

--8.bölüm--

Elimdeki su şişesi ile Hyunjin ile buluşacağımız noktada beklerken bir yandan da etrafımdaki insan kalabalığına çekingen bakışlar yolluyordum. Anneme sınıftan bir arkadaşım ile kütüphaneye gideceğiz yalanını söyleyerek evden ayrıldığım için içim rahat değildi. İlk defa böyle bir şey yapıyordum.

Daha önce hiç arkadaşım olmamıştı. Doğduğum andan beri yapacağım mesleğe dahi karar verilmişti. Çok küçükken bile çocuğunuzu dahi yapacağını iddia eden aptal kurslara giderdim. Oyun parklarında sadece bir kaç anım vardı fakat hiç arkadaşım olmadığı için eğlenemezdim.

Biraz daha büyüdüğümde ise iyice içime kapanmıştım fakat ardından Hyunjin ile karşılaşmıştım. Bana yavaş yavaş bir dostun nasıl hissettirdiğini aşılıyordu. Ve ben gerçekten ilk defa bu kadar mutluydum.

Yani etraftaki insan kalabalığının rahatsız edici gürültüsünü saymazsak.

Soğuktan dolayı üşüyen ellerimi ağzıma götürüp hohlarken etrafıma bakarak Hyunjin'i arıyordum. Ondan önce gelmiştim.

Havadan dolayı bir ileri bir geri sallanarak Hyunjin'i beklerken birden gözlerimin üstüne konan iki el ile irkilmiştim. Fakat arkamı dönmeden cevapladım;

"Sence de bu biraz eskiyen bir hareket değil mi Hyunjin?"

Ardından aniden arkama döndürüldüğümde karşımda duran kişiyle ağzım bir kaç santim açılmıştı.

"Hareket eski mi değil mi bilemem ama kendimin Hyunjin olmadığına eminim."

"Ne işin var burada?"

"Sınıfta plan yaptığınızı duyunca Hyunjin'i jeongin ile ikna etmek zor olmadı açıkcası."

"Nasıl yani?"

"Jeongin ile aynı spor kulübündeyiz. Hyunjin'le buluşmaları için biraz çöpçatanlık yaptım."

"Bunun burada olmanla alakası ne?"

"Buluşmada Hyunjin'in yerini alabilmek içindi. Hyunjin'e boş yere neden iyilik yapayım ki?" ben ona hayretler içerisinde bakarken birden elimi tutarak ilerlemeye başlamıştı.

"Hey, kim elimi tutabileceğini söyledi?" başını bana doğru döndürerek kayık gülümsemesi ile cevapladı;

"Geçen gün büyütülecek bir şey olmadığını söylemiştin hatırlamıyor musun. O yüzden bundan sonra sürekli elini tutmaya karar verdim sonuçta büyütülecek bir şey değil, değil mi?" ona cevap veremezken beni peşinden sürüklemesine izin vermiştim.

Sıcacık ve büyük elleri çok güzel hissettiriyordu.

"Nereye gidiyoruz bari onu söyle."

Eliyle ilerimizdeki kocaman lunaparkı göstererek daha hızlı adımlar atmaya başlarken bana cevap vermişti;

"Seni orada eğlenirken görmek istiyorum."

Lunaparkın girişine doğru adım atarken soru yönelttim;

"Burada eğleneceğimi nereden çıkardın?"

Sorumu duymazdan gelirken hemen girişte duran küçük kulübeden jetonlar almaya başlamıştı.

Etrafa göz gezdirirken şaşırıyordum. Çok fazla yeni alet eklenmiş olmalıydı. En son ilkokulda gelmiştim büyük ihtimalle.

Jetonlar elinde yanıma geldiğinde onları cebime koydu ve küçük bir çocuğa konuşur gibi dalga geçerek konuştu;

"Bunları kaybetme ya da başkasına verme tamam mı Han-ah?"

"Küçük kardeşine mi benziyorum oradan bakınca?"

Elimi tekrar tutarak beni ileri sürüklemeye başlarken cevapladı;

"Hiçbir abinin küçük kardeşini öpmek için delirdiğini sanmıyorum."

Elimi hızla elinden çekerken önümdeki ilk alete doğru hızla koşarken cevapladım;

"Lunapark da kantinimiz gibi çok gürültülüymüş. Hiçbir şey duyamadım hahaha."

Daha sonra gişedeki göbekli amcaya elimdeki jetonu vererek hızlıca dönme dolaba bindim.

O da gişeye gelmiş ve bana doğru konuşmuştu;

"İyi ki bu küçük çocuğa güvenip tüm jetonları ona vermemişim."

Elindeki jetonu amcaya verip karşıma otururken alet çalışmaya başlamıştı.

"Dönme dolabı sevdiğini bilmiyordum."

"İlk defa biniyorum aslında."

Şaşırarak bana bakarken konuşmaya devam ettim;

"En son ilkokula giderken ailem getirmişti. O zamanlarda sadece belirli şeylere binmeme izin veriyordular küçük olduğum için."

"En azından burada hatırlayabileceğin bir anın var ailen ile. Babamın bana bakması için tuttuğu teyze her pazar getirirdi fakat bir kere şu an olduğum kadar mutlu olmamıştım. Oysa her zaman tüm istediğimin yapmasına izin verilmişti. Fakat onlar asıl ihtiyacım olan şeyin sevgi olduğunu fark etmediler bile."

Minho'yu şımarık bir velet sanarken birden anlattıkları şaşırtıcıydı. Onun hep ailesinin poh pohladığı minik bir velet olarak hayal etmiştim. Gözlerindeki ifadeyi daha önce hiç görmemiştim, sanki üzgündüler.

Dönme dolap en üste gelirken şehrin tüm ışıklarını görüyorduk sanki.

Kendimi oturduğum yerde hafifçe kaydırarak ona yaklaşırken elimle siyah deri ceketinin ucunu tutarak bana bakmasını sağladım.

"O zaman bugünü ikimiz de buraya geldiğimiz ilk anmış gibi hatırlasak mı?"

Masumca sorduğum soruyla hala bana bakmaya devam ederken birden yüzüme doğru yaklaşmıştı. Yüzlerimiz arasında bir kaç santim mesafe varken fısıldadı;

"Hatırlayalım."

Ardından ise hiç tahmin etmeyeceğim bir şey yapmış iki elini de yanaklarıma koyarak dudaklarını dudaklarımın üstüne yumuşakça kapatmıştı.

Şehvetten tamamen uzak bu yumuşak öpücük kalbimi yerinden çıkarmaya yetmişti bile.

--son--

Öptürdük sincabı da arada.

Neyse bir dahaki bölüm kaoslar başlasın bakalımmmmmmm.

15 bölümde falan biter herhalde fic.

B me' minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin