Öncelikle hikayemi okuyan takip eden herkese çok teşekkür ederim. Yazmak gerçekten iyi geliyor. Bu hikaye benim için çok özel çünkü normalde düşünce yazıları yazarken ilk kez bununla hikaye yazabildiğimi keşfettim. Arkadaşlarımın çoğundan "Güneş sen misin?" sorusunu duyuyorum. Evet Güneş bazı yönleriyle gerçekten bana benziyor. Ama tabiki gerçek değil bunlar. Sadece yarım kalan hayallerimin bir hikayede tamamlanışı. Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemezseniz gerçekten çok sevinirim :)
*******
Her şey anlamsız geliyordu. Sevdiği birçok şeyi kaybetmişti. Yaşamak artık nefes alıp vermenin ötesinde bir anlam taşımazken Deniz diye biri girmişti yine hayatına. Ve öpmüştü onu. Bu kadarına hakkı yoktu. Ne kadar mükemmele yakın gelse de onu mükemmel de bulmuyordu. Hayır aşık değildi. "Sadece hoş bir çocuğun yakınlığına duyduğum ilgiden ibaret bu his" diyerek ikna etmeye çalıştı kendini.
Ama bu kadar basit değildi. Ruhuna kadar işlemişti sevilme isteği. Başka birini sevmek... Bu ihtimali hiç düşünmemişti işte.
O akşam yemeğe oturduklarında yanında bulunan ailesine o kadar yabancıydı ki. Babasıyla Arzu'nun tartışmalarına bir kez daha tanık oluyordu. İyi ki Yağmur anne annesindeydi. O anne babasını bu şekilde görmek istemiyordu. Zaten kim isterdi ki.
Derin ise yine sessizce onları izliyordu. En az Güneş kadar yalnız ve soğuk biriydi o da. Ne Güneşle ne de Yağmurla iyiydi arası. Bu konuda Güneş kendisini suçlu hissediyordu. Küçüklüklerinden beri aralarına mesafe koyan oydu. Ne kadar pişman olsa da üzülse de yetmiyordu gücü bunu değiştirmeye.
Yemekten sonra en üst kattaki odasına çekildi. Odası evin denize bakan tarafındaydı. "Yağmur olmasa bir saniye daha geçirmem bu evde" diye düşündü. İçinde tuhaf bir sıkıntı vardı.
Balkona çıktında kıyıya vuran dalga seslerinin karanlığa karışmasını izledi. Bir sigara yaktı. Eminem'in "Beautiful" şarkısını açtı. Kendini hiçbir zaman güzel bulmamıştı. Hiçbir zaman kendine güvenmediği gibi. Sigarayı içine çekerken rahatladığını hissetti. Ciğerlerinin acısı kalbinde duyduğu acının yanında hiçti.
Telefonunun titreşimiyle dünyaya döndüğünde ekranda görmeyi beklediği isim Denizdi. Karşılaştığı isim de bundan farklı değildi. Aklına takılan "Hangi Deniz" sorusunu saçma buldu.
Telefonu açtığında hayal kırıklığına uğrasa da tahmininde haklı olduğunu gördü. "Merhaba" dedi telefonu açarken. "Güneş, konuşmamız gerek" dedi karşısındaki ses. Tedirgin gibiydi. "Nasıl?" diye sordu Güneş. "Bir saat sonra parkta ol, yoksa ben sizin eve gelirim" dedi Deniz.
Güneş bu durumu düşündü. Oraya gitmese ne konuşmak istediğini asla öğrenemeyecekti. Bu saatte evden çıkmak kolay olmazdı. Denizi evinde hayal etti. Ulaştığı sonuç korkunçtu. Gelmesi daha büyük problemlere yol açabilirdi. Aslında geleceğini de sanmıyordu.
Sonunda merakına yenildi ve parka gitmeye karar verdi. Üstüne dikkat çekmeyecek siyah bir tayt ve siyah bir kazak geçirdi. Siyah en sevdiği renkti.
Aşağıyı dinlediğinde babasıyla Arzu'nun hala salonda olduğunu fark etti. Nasıl çıkacağını düşünürken dalları balkonuna kadar uzanan meşe ağacına baktı. Aklına gelen fikirle gülümsedi. Çantasını da alarak ağacın en yakın dalına çıktı. Aşağı doğru bir diğer dala tutundu. Diğeri ve diğeri... Ağacı kullanarak aşağı kadar sessizce indi.
Bu yaptığına anlam veremiyordu. Onu sevdiğini de sanmıyordu. Ama Deniz de bir şey vardı. Onu delicesine çekiyordu kendine. Kokusu, gözleri, davranışları... Parka ulaştığında bir saatin dolmasına 10 dakika olmasına rağmen Deniz oradaydı.
Deniz yaklaştı Güneş'e. Tanıştıkları gün yaptığı gibi kollarını tuttu. "Geldiğin için teşekkür ederim" dedi kıza. Güneş sordu "Neden konuşmak istedin? Deniz durdu bir süre. "Senin hakkında hiçbir şey bilmediğimi söylemiştin, haklıydın evet ama artık biliyorum" Güneş tereddüt etti ne biliyor olabilirdi ki.
Devam etti Deniz "Anneni 5 yaşındayken kaybettiğini biliyorum. Ve bunun sıradan bir olay olmadığını da. Babanın Arzu adında bir kadınla evlendiğini ve ondan nefret ettiğini, Yağmur diye bir kardeşin olduğunu ve sadece onun için tüm bunlara katlandığını biliyorum. Arzu'nun bir oğlu olduğunu ve onunla hiçbir zaman kardeş gibi olamadığınızı biliyorum. Ne kadar yalnız olduğunu hatta zaman zaman intihar etmeyi düşündüğünü de biliyorum. Ve yaşadıklarının bundan ibaret olduğunu sanmıyorum. Ama öğrenmek istiyorum. Seni tanımak istiyorum."
Güneş neye uğradığını şaşırdı. Nasıl biliyordu bu kadarını. Ona güvenebilir miydi? Yoksa o da bırakır mıydı Güneşi? Bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Sunshine
Teen FictionGüneş hiçbir zaman parlak bulmadığı hayatın gerçekleri içinde kaybolmuşken, karşısına ansızın çıkan Deniz sayesinde içindeki karanlığı açığa vuracaktır. Ve geçmiş ikisinin de geleceğini gölgelemeyi sürdürecektir.