~3~

135 0 0
                                    

Multimediada Emre var. İyi okumalar canlar :)
~~~~~~~
Emrenin dün söyledikleri beni korkutuyordu. Acaba ne olacak diye düşündüm durdum. Okula gitmeme 1 saat kalmıştı. Okul eteğini ve gömleğimi üzerime geçirdikten sonra saçımı her günki gibi topuz yaptım. Günlük rutin işlerimide bitirince aşağı indim. İştahım olmadığını babama söyledim ve kapıya doğru ilerledim. Kapıda siyah converslerimi giydikten sonra, montumu üzerime geçirdim. Çantamı da alıp babamın yanaklarına öpücük kondurdum. Okul, evimize yakın olduğu için 10 dakika sonra okulda oldum. Her ne kadar korksamda, sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim ve okulun kapısından içeri girdim. Emre ile aynı okulda olduğumuz yetmiyormuş gibi birde aynı sınıftaydık. Sınıfa girdikten sonra sırama geçtim ve kollarımı birleştirip, uykuya dalmaya hazırlanıyordum ki görüş hizama mavi gözler girdiğinde iyice korkmaya başlamıştım. "Seni bulmak çok kolay oldu her zamanki gibi Eylül." dedi pis pis sırıtarak. "Ne oldu Emre, gine ne istiyorsun?" dediğimde, kolumu tutup beni sınıftan dışarı çekiştirmeye başladı. Dışarı çıktığımızda, "Efendim Emre?" Dedim korkumu belli etmemeye çalışarak. "Sana attığın o tokadın hesabını sorucağım demiştim değil mi?" Dedi. Bana doğru birkaç adım attığında, refleks olarak bende birkaç adım geriledim. Bileğimi tutup beni, kendisine doğru çekmeye başladı. Tabi bende o kadar kolay pes etmem, yerimde durmaya çalıştım. Ama sonunda sinirlenmiş olacak ki, bir hareketiyle beni kendisine çekti. İyice korkmaya başlamıştım. Lanet olsun, ne olursa olsun korkmamalıydım. Ne kadar sakin olmaya çalışsamda, her geçen saniyede daha fazla korkuyordum. Hızlı nefes alıp verirken Emre, kahkaha atmaya başladı. Kolumdaki eli gevşediğinde, bunu fırsat bildim ve elini kolumdan çektim. Hızla koşmaya başladığımda Emre şaşırmıştı. Bu haline kahkaha atmak istesemde bu istekten vazgeçmek zorunda kaldım. Bir kaç saniye sonra Emre de koşmaya başlamıştı. "Eylül! Seni bir yakalıyayım çok kötü olucak!" Dediğinde bu sefer kahkaha atmaya başlamıştım. Arkama baktığımda Emre, bana daha çok yaklaşmıştı. Bir süre sonra yorulmaya başlamıştım. Adımlarım iyice yavaşladığında, bileğimde bir el hissettim. Aniden beni kendisine çeviren, daha fazla sinirli bir Emreyle karşılaşmak istemesemde ne yazık ki karşılaşmıştım. "Beni dahada fazla sinirlendirdin küçük hanım!" Emre'nin bu söylediklerine tam cevap verecekken Emre'nin beni kucağına almasıyla bütün söyleyeceklerimi unutmuştum. Bir elimle Emre'nin omzuna tutunurken, bir elimlede eteğimi düzeltmeye çalışıyordum. "Ya eteğim açılıyor! İndirsene beni salak!" Dediğimde Emre beni duymamazlıktan gelerek koşmaya devam ediyordu. "Hey! Sana diyorum indir beni!" Emrenin gözleri benim gözlerimle bir kaç saniye buluştu. Gözlerini gözlerimden çekip biraz yavaşlamaya başladığında, tuttuğum nefesimi dışarı verdim. Dışarı çıktığımızda beni bir arabanın koltuğuna bıraktı. Emre daha sürücü koltuğuna geçmeden kapıyı açıp dışarı çıktım ve okulun kapısına doğru koşmaya başladım. Ben okula girer girmez zaten tenefüs zili çaldı. Sınıfa girip hızlıca sıramdaki eşyalarımı topladım. Rüya ve Öykü "Ne olduğunu anlatıcak mısın" bakışlarını atıyordu. Bende sonra anlatırım bakışlarımı gönderdim. Bazen bakışlarımızlada anlaşabiliyoruz biz. Montumu üstüme geçirip çantamı bir koluma taktım ve sınıftan çıktım.
~~~~~~~~
Emreye yakalanmadan okuldan çıkabilmiştim. Bu günde kendimi kurtardım. Yarın da inşallah kurtulabilirim diye dualar etmeye başlamıştım. Eve girdiğimde, babamın işte olması işime gelmişti, yakalanmıyacaktım. Hızlı bir şekilde merdivenlerden çıktım ve kendi odama girdim. Üstümdeki okul kıyafetlerini çıkarıp üstüme rahat birşeyler geçirdim. Bugün makyaj yapmadığım için makyaj temizlememe gerek kalmamıştı. Aşağı indim ve salondaki kanepeye yayılarak uzandım. Elimde telefon, rehberden pizzacının numarasını bulmaya çalışıyorum. Bir süre sonra pizzacının numarısını bulduğumda zafer dansımı yaptım. Hemen pizzacıyı arayıp karışık 2 tane büyük boy pizza, içicek olarakta kola istedikten sonra telefonu kapattım. 2 büyük boy pizza mı ? Derseniz hiç şaşırmam. Ben, 2 büyük boy pizzayı hiç zorlanmadan yiyebilirim. Çok yemek yesemde çok kilo almam, o konudan şanslıyım işte. 40 dakika sonra kapı çalmıştı. Bende pizzacıdır diyip sevinçle kapıyı açtım. Kapıyı açtığım anda gülümsemem yüzümden yok oldu, gülümsememin yerine ise korku ve endişe geldi. Kim olduğunu az çok tahmin edebiliyorsunuzdur. Karşımda Emreyi gördüğümde "N-niye geldin buraya?" Diye kekekliyerek sordum. Emre ise bana cevap vermiyerek içeri geçti. Mecburen kapıyı kapatıp tekli koltuklardan birine oturdum. "Sana bir soru sordum Emre. Niye geldin buraya?" Diye sorumu yine sordum. Tam cevap verecekken kapı çaldı. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledim. Umarım babamdır diye iç geçirdim. Kapıyı açtığımda bu sefer pizzacıyı gördüm. Pizzaları alıp, parasını ödedikten sonra istemeyerek kapıyı kapattım. Babam işinin uzayıcağını söyleyen bir mesaj atmıştı. Mesajı okuyup nefesimi dışarı verdim. Arkama döndüğümde Emreyle karşılaştım. Korkudan ayaklarım titriyordu. Yan tarafından geçmeye çalıştığımda izin vermedi. "Yine kaçtın küçük hanım. Cezan çok mu ağır olsun istiyorsun?" Diye sordu. Ben ise korkuyla başımı olumsuz anlamda salladım. Çenemi tutup, kafamı kaldırdı. "Gözlerime bak Eylül." dedi sakin bir ses tonuyla. Dediğini yapmayınca bir kez daha "Gözlerime bak Eylül!" Dedi bu sefer bağırarak. Gözlerine baktığımda, "Sana zarar vermiyeceğim Eylül. Annene zarar vereceğim."

İyi DüşünHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin