26 [Final]

4K 355 145
                                    

Final yazısını görmek biraz içimi burksa da ilk kez aklımda kurguladığım ve cesaret ederek yazdığım kurgunun sonuna gelmek hem mutlu ederken hemde üzdü. Umarım beğenerek okumuşunuzdur. Destekleyen, okuyan herkese teşekkürler.
Son kez iyi okumalar bebişlerim ♡


Neden sonlara gelmekten korkardık? Herkes sonlar için yeni birer başlangıç demez miydi? Yeni açılan sayfalar yeni başlangıçlar yeni nefesler...

Bakışlarımı açık mavi gökyüzünden çekerek sol tarafımda olan hareketliliğe bakmaya başladım. Krem rengindeki kabanı, ona zıtlıkta olan siyah boğazlı kazağı ve pantolonuna eşlik ediyordu. Bir süredir düşünmeyi bırakmış sadece ona odaklanmıştım.

Ailem beklediğimin aksine dağılmamış herkes kabullenerek kendi sessizliklerine gömülmüştü. "Yah! Velet. Sende sarılsana bana." Gülümsediğimi görmeyeceğini bilsem dahi gülümsemiş, ondan daha sıkı sarılmaya başlamıştım. "Te amo. Los quiero mucho." Kulağıma fısıldadığı bir süredir duymaya alışık olduğum şeyleri duymak her seferinde daha da heyecanlandırıyordu.

"Hyung senden bir şey isteyeceğim. Ama itiraz etmeden yapacaksın." Gözlerindeki parıltılar saniyelik olarak kaybolmuş, onun yerine merakla yüzümde gezinmeye başlamıştı. Hala belinde olan ellerimi belinden çözüp kendimden uzaklaştırdım.

"Odama git ve beni bekle. En fazla bir saate döneceğim." Gözleri açılmış sol eliyle sağ elimi sıkmaya başlamıştı. "Gitmek istemiyorum Soo. Baban sana bir şey dememiş olabilir ama bana demeyeceği kesin değil" Derin bir nefes alıp elini sıktım.

"Korkularının üstüne gitmezsen ne kadar ilerleyeceğini bilemezsin diyen sensin. Şimdi eve gidiyorsun ve beni bekliyorsun." Hızlıca alnından öpüp bir şey demesini beklemeden gideceğim yere doğru yürümeye başladım.

Çok geçmeden yakınlarında olduğum Assians Tatto'nun önüne geldiğimde cesaretlenmek adına aldığım derin nefesler çok fazla işime yaramıyor, kalbimin daha hızlı atmasını sağlıyordu. Avuç içlerimin terlediğini hissederek giydiğim montun dış yüzeyine silmeye çalıştım.

"Birine mi bakmıştınız?" Sağ tarafımdan gelen sesle birlikte o tarafa döndüm. "Dövme yaptırmak istiyorum." Montu elinin çoğu kısmını kapatmasına rağmen parmaklarından görünen dövmeler ve yüzündeki piercinglerden burada çalıştığını anlamak zor olmuyordu. Beni baştan aşağıya doğru süzdükten sonra kafasını onaylar şekilde salladı.

"Anlıyorum. Hadi girelim." Hemen arkasından kapıdan girerek onu takip etmeye başladım.

******

İkinci defa zile basmama rağmen hala açan yoktu. Gelmemiş miydi? Evde zaten kimse yoktu. Karşılaşabileceği ya da konuşabileceği kimse. Üçüncü defa zile basarken cebimden telefonumu çıkardım. Aniden açılan kapı irkilmemi sağlayarak neredeyse düşmek üzere olan telefonumu zor yakaladım.

"Bir saate geleceğim demiştin. Neredeyse iki saat oldu. İte bak ya. Hem eve at hem de gelme." Sinirle söylenerek arkasını dönüp yürümeye başladı. "Hayır anlamıyorum ki?" Arkasını döndüğünde gülen ifademi görünce çatılan kaşları daha da çatılmış gözleri boynuma kaymıştı.

"Sen ne halt yedin?" Bakışlarının odağını boynumdan ayırmazken bana bile bol gelen sweatshirtüm altına aynı renkte giydiği buz mavisi pijamam vardı. Saçları uyuduğunu belli edercesine dağılmıştı.

"Bebeğim hadi gel sarılalım." Arkasını dönüp odama gitmiş ve kapıyı sertçe kapatmıştı. Kapımın önüne geldiğimde tıkladıktan sonra açmaya çalışsam da kilitlediği için açılmamıştı. "Siktir. Hyung kapıyı açsana." İçeriden boğukça gelen defol sesini zor da olsa duymuştum.

"Hyung şu geçen gün dediğim şey vardı ya. Onu mu yapsak?" İçeriden yüksek oflamalar ve adım sesleri gelmeye başlamıştı. "Boynuna ne olduğunu söylersen kulakları çıkarırım." Kedicik kulaklarıyla ne kadar dalga da geçsem onu öyle görmek benim için çok büyük bir zevkti.

"Hiç dinlemiyorsun ki. Odamı da dağıtmışın." Omuz silkmekle yetindi. "Zaten dağılacaktı." Gülümsemem yüzümde daha da yayılırken hala fark etmeyişine biraz olsun kırılmıştım. "Yeon bana bak." Yan yana oturduğumuz yatakta bağdaş kurarak bana döndü.

"Gerçekten fark etmedin mi?" Gözleri gözlerimde oyalandı bir süre. Sonra sağ eliyle tutup yüzümü sol tarafa çevirdi. Baştaki tutuşunun aksine elleri gevşemişti. "Sen yani ben, ben ne diyeceğimi bilmiyorum." Yeonjun ile ayı pozisyona gelerek karşı karşıya oturmamızı sağladım.

"Fısıldayışlarının tek imzası zihnimde olsun istemedim." Gözleri dolmuş. sağ elini kulağımın hemen altından başlayıp boynuma uzanan 'te amo' yazısının üstünde gezdirmeye başlamıştı.

"Ve ne dersin bu gün ikimizn tarihi de olsun mu?" Dolan gözlerini silip kahkaha atmaya başladı. "Daha iyisini yapabilirdin Soo. Ama evet bugün ikimizin olsun." Ellerimle yüzünü kavrayıp dudaklarımı dudakları ile buluşturdum. Öpüşmemiz derinleşmeden ayrılmış alnımı alnına yaslamıştım. 

"4 Aralık 2020. İnstagram biyografine yazmaya ne dersin." Kesik kesik aldığı nefeslerin arasında hızlıca geri çekilmiş omuzlarımdan itmişti. Sırtım yatakla buluştuğunda zaman kaybetmeden kasıklarıma oturmuş sinsice sırıtmaya başlamıştı.

"Bir an olsun şu her anı mahvetme huyundan vazgeçmeyeceksin değil mi?" Hızlıca kafamı sağa sola salladığımda ağırlığını bana daha çok vermişti. "O zaman bugün kulakları unut. Kediciğin olmayacağım." Yüzündeki sırıtış bir anda silinmiş yerini düz bir ifadeye bırakmıştı. Yerimde doğrulmaya çalıştıkça daha da kendini bana bastırmıştı.

"Bebeğim böyle yapmak zorunda değilsin." Başını sallayıp gülümsemeye başladı. "Şimdi söyle bakalım kim üstte olacak?" Gözlerini kırpıp duruyor gülümsemesi değişmiyordu. "Ben?" Sorusuna cevap verdiğim anda kulağıma yaklaşmış, dövmemin üzerine hafif bir öpücük kondurduktan sonra fısıldamıştı. "Te amo"

Biliyorum bölüm sonlarını bitirmekte çok kötüyüm ama elimden bu kadarı gelebildi. Galiba hala bu bölümün final olduğunu kendime kabul ettiremedin hala devam edebilirmişim gibi geliyor. Sağlıcakla kalın bebişlerim sizi seviyorum ♡

Dear Diary | Yeonbin ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin