yedi

380 62 79
                                    

bankta saatlerce ağlamıştı chaeyoung.
sonbaharın hafif esen soğuk rüzgarı bile onu oradan kaldırmaya yetmemişti.

hava kararmıştı. 'eve gitmem gerekiyor' diye düşündü. kendisi için değil nayeon merak etmiştir diye eve dönmeye karar verdi.

ailesi gittiğinden beri onunla ilgilenen tek insan nayeon'du. 4 yıldır chaeyoung ile ilgilenen tek insandı ve bu hayatta chaeyoung için en değerli kişiydi.

cebinden sessiz de olan elefonunu çıkardı. sayısız cevapsız arama ve tonlarca mesaj vardı.

naebong:chaeyoung aç şu telefonu korkutuyorsun beni
18.12

naebong:aramalarımı gördüğün an geri dönmezsen tüm kore polisini ayağa kaldırırım
21.42

naebong:jihyo'ya da gitmemişsin. barınakta da yoksun chaeyoung hangi lanet yerdesin
22.01

naebong:lanet telefonu açmıyorsan
polise haber veriyorum chaeyoung
3 dakika önce

chaeyoung, hemen nayeon'u aradı. nayeon'un bu dediği şeyi yapacağına emindi çünkü.

"nae, ben iyi-"

"SENİ APTAL SAATLERDİR HANGİ CEHENNEMDEYDİN JIHYO İLE KARAKOLA GELDİK SENİ APTAL NEDEN AÇMADIN TELEFONU NE KADAR MERAK ETTİM!!"

"özür dilerim endişelendirdiğim için. eve gidiyorum şimdi merak etme. jihyo'yu da al eve gelin hava çok soğuk."

"hava çok soğuk eve gelin diyene bak. saatlerdir dışarıdaydın değil mi? sesin gitmiş bile. chaeyoung, eve vardığımız da evde olmazsan seni kuzenlikten silerim."

"tamam naebong eve gel açım."

"tamam bir yere sapma direkt eve git. öptüm."

"ben de~"

eve girdiğinde direkt duşa girmişti. nayeon'un ağladığını fark etmesini istemiyordu. duştan sonra saçlarını taramış salonda kızları beklemeye başlamıştı.

birkaç dakika sonra jihyo ve nayeon eve gelmişti.

"evet chaeyoung mantıklı bir açıklaman varsa hemen dinliyorum."

"önce ellerini yıka nayeon."

"bu ne demek jihyo. başımıza temizlik takıntısı mı kesildin şimdi??"

"nayeon salak salak konuşana kadar elini yıkamıştın."

"pf tamam jihyo yıkayıp geldiğimde şu salonda adını söylemek istediğim kısa saçlı kız mantıklı bir açıklama yapar umarım."

-

"evet açıklaman ne chaeyoung? beni deliye döndürmenin sebebi neydi??"

chaeyoung, anlatmak istemiyordu. nayeon'un bilmeye hakkı olduğunu biliyordu. yine de söylemek istemiyordu.

"çizimlerimden birine su dökülmüştü. ben de işte kurumasını bekledim."

"daha gerçekçi bir yalan söyleseydin keşke inanmadım chaeyoung. yere bakarak konuşuyorsun. gözlerime bakarak gerçeği söyle çünkü endişeleniyorum. sen benim ailemsin sana bir şey olmasından korkuyorum. gözlerinin altı kızarmış. ağlamışsın hem. lütfen söyle sorununu. üzme beni."

nayeon, çaresizce chaeyoung'un yüzüne bakıyordu. gerçekten endişeliydi. onu üzmek istemediğinden söylemeye karar verdi.

"nayeon, ben bir parkın bankına oturdum saatlerce ve..."

note ; michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin