0.4

783 70 409
                                    

Starset, bringing it down. Louis'den Harry'e falan lwldşw

Bölüm de şarkı gibi gereksiz uzun ama olsun öbür bölüm için her şey.

Yorummm 😔

~

Sevgi, en saf haliyle sevgi. İşte Louis'nin onun hakkında düşündüğü tek şey bu. Sevgi.

Her şeyiyle onu seviyordu. Ellerinde ne varsa önüne serebilirdi, küçüklerdi belki ama oraya bir şeyler sığdırmak için çok çabaladığına emin olabilirsiniz.

Kimseyi tutamıyordu yanında. Elleri kimseyi tutmaya yetmiyordu ama Harry yanındaydı yine de?

Okul bitmiş olsa dahi bahçe doluydu ve oyunlar halen devam ediyordu. Zil olmadan, annelerin uyarıları olmadan tamamen özgürce! Bir akşam üstü daha, çocuklar en çok bu saatleri sever.

Geniş beton alan oldukça kalabalık. Servisler gitmiş alan daha da genişlemişti, şimdi her yer onlarındı ve sanki tüm dünya onlarınmışçasına sevinçliydiler. Birisi hariç...

"Bu defa ben ebe olmak istemiyorum ama."

Ayaklarını yere vurdu. Zaten koşamıyordu ki hemen yakalanıyordu en azından ebe olarak başlamasaydı.

"Seni sırf Harry istedi diye aldık oyuna, ebesin işte. Mızıkçılık yapma."

Sesi tiz ama boyu uzun bir kız asabice ona bakıp kaşlarını çattı. Bu haliyle tam olarak bir canavara benziyordu ve Louis kızın yüz şeklinden korkmuştu. Öcü gibi, dedi içinden. Uzun ince kaşları, büyük ağzı ve yine büyük gözleri...büyük şeylerden korkardı Louis.

Yüzünü astı. Ne acımasızdı bu veletler. Üçüncü sınıf olmuşlardı artık azıcık büyümüş olmaları lazım değil miydi?

"Ben ebe olurum."

Kıvırcık, Louis'e göz kırpıp gönüllü ebe olduğunda bir şey demeden başlarını sallayıp oyunu başlattılar. Dağılmışlardı şimdi, koşuyorlardı öylece oyunda tek bir kişi kovalansa da.

Bu arada Louis gerçekten yavaş koşuyordu ama Harry en hızlı olduğu halde onu kovalıyor, yakalayamıyor gibi davranıp duruyordu. Sonra da gidip okulun en hızlı kızlarından birisini basitçe tutup kendisine çekiyordu.

Zaman geçtikçe sevimli yüzü güzelleşiyordu, yetenekliydi her konuda. En önemlisi de bir kahraman olmasıydı. O kahramanım, dedi içinden arkadaşı.

Sonra ona bakıp gülümsedi. Bunu kendisi için yapılmış bir jest olarak algılıyordu da. Öyle mi?

"Sen ebesin Zack."

Sarışın minyon kız elini bir çocuğun sırtına dokundurup kaçtığında, Zack yakınında onca kişi varken elbette en yavaş olan Louis'nin peşine düştü.

Peşine düştüğü yetmiyor bir de bırakmıyordu. Çok geçmeden yoruldu küçük çocuk. Zack de kilosundan dolayı çok hızlı sayılmazdı yani anlayacağınız bizimkisi tam da onun dişine göreydi ve etraftaki diğer çocuklarla ilgilenmiyordu.

Onlar da oldukları yerlerde durup somurtarak izlediler ikiliyi. Harry'de kaşlarını çatmıştı, neden bırakmıyordu ki Louis'nin peşini? O terleyince hemen hasta olurdu.

Okulun bahçesindeki basketbol potasının etrafında dönmeye başladılar. Zack daha yapılı olabilirdi ama bizimki de kurnazdı. Başı döndüğünde düşen aptalı orada bırakıp koşarak kalabalığın içine girmişti. Ter içindeydi, dizine yaslandı bir süre.

I hate you /l.s Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin