Bu kitap, GlsmOzdmr tarafından yazılmaktadır.Multimediada Pisugar, ve onların Hayal Et şarkısı bulunmakta.
İyi okumalar.
Kapının arkasından gelen sesle kulaklıklarımı çıkardım. Yine gelmişti. Bütün huzurum bugünlük bu kadardı. İkili koltuktan kalkmış odama gitmek için arkamı döndüğümde ismimi seslenmesiyle kıpırdamadan olduğum yerde kaldım.
''Sevil!'' Sırtım ona dönük şekilde gözlerimi yumdum. Yeniden başlamasın. Başlamasın. ''Bu tarafa bak kızım.'' Amcamın sert sesiyle yavaşça arkamı döndüm.
''Efendim amca?'' Sesim yumuşaktı ama içindeki patlama duygusunu da hissettirmişti.
''Niye evdesin? Evdeysen neden bir arkadaşını çağırmadın?'' İşte başlıyorduk. Cevap vermemek için yanağımın içini dişledim. Artık bu diyalog sıkıyordu. ''Böyle hayat geçmez. Okula sadece gidip geliyorsun, hiçbir aktiviteye katılmıyorsun, yeni bir şeyler için çabalamıyorsun. Hatta bir kitabın kapağını dahi izleme zahmetine kalkışmıyorsun! Varsa yoksa elindeki telefon. Onunla da sadece müzik dinlemekle yetiniyorsun.'' Amcam susup ifadesiz suratıma baktığında, ifademi değiştirmedim.
''Bitti mi? Odama gidebilir miyim?'' Geriye doğru bir adım attım, ama amcam kararlı sesiyle olduğum yere mıhladı.
''Hayır! Benimle bir tartışmaya bile girmiyorsun. Anlamıyorum önündeki yılları telefondan müzik dinleyerek mi geçireceksin?'' Tekrar susup suratıma baktığında bu sefer dudaklarım titremişti. Ne söylememi bekliyordu? Bu konuşmayı her seferinde tekrarlıyorduk. Hep de aynı sona çıkıyordu. O sinirle oturma odasında kalıyor ben ise odamda müzikle baş başa kalıyordum. Birden koluma yapışıp sertçe sıkması beklemediğim bir hareketti. Bugüne kadar bir kez kalkışmadığı bir hareket. ''Şimdi de ağlayacak mısın? Ağlama güçlü ol!'' Suratıma kükrediğinde kolumu ondan kurtarıp tüm gücümle onu ittim. Fakat birkaç adım geriye gitmişti.
''Yeter! Gerçekten yeter. İki yıldır aynı konuşma. Anla beni, ben elimde olan her şeyi kaybettim. On dört yaşında hayatımda olan en önemli dört varlığı kaybettim ben. Kardeşlerim, babam ve annem o arabada yanarken ben burada ertesi gün ki sınavıma çalışıyordum! Ne için? Ertesi gün hayatımın anlamlarının ölüm haberini almak için mi? Şimdi bana uğraştan veya hayattan bahsetme. Onları unutup yoluma devam edemem!'' Amcam daha da kızmıştı. Kaşları birleşirken öne doğru bir adım attı.
''Ben sana onları unut demiyorum. Kulaklarını müzikten kurtarıp dışardaki hayatı da hatırla diyorum. En sonunda psikoloğa götüreceğim seni!'' Önüme gelen saçlarımı öfkeyle geriye ittim.
''Nereye gidersen git ama ben ve müziğim seninle değiliz!'' Önünden hızla geçerken o da peşime düşmüştü. Terliklerimi çıkarıp hızla botlarımı ayağıma geçirirken başıma dikilmişti.
''Bu saatte dışarı çıkmayacaksın herhalde? Bütün gün durdun bu saati mi seçtin?'' Onu hiç tınlamadan askılıktaki montumu aldım. Mont, çekmemle gelmeyince bütün gücüm ve sinirimle çekince şapka kısmındaki düğmeler koptu ve şapkası askılıkta kaldı. Şapkayı düşünecek durumda değildim. Kapıyı açmak için uzandığımda amcam önüme geçti. ''Bana cevap ver!''
''İşte istediğini yapıyorum. Müziğim ve ben dışarı çıkıyoruz!'' Onu itip kapıdan dışarı çıktığımda sert hava suratıma çarpmıştı. Nereye gideceğim ve yapacağım hakkında fikrim yoktu ama uzun süre sonra dışarı çıkmışken temiz hava almak iyi olacaktı.
Lüks evlerin bahçelerinin önünden geçerken arkamı döndüm ve amcam geliyor mu diye yüzüncü kez kontrol ettim. Buradan hala evimiz gözüküyordu ama gelmesini istemiyordum. Bu kadar sıkıştırmak yerine beni anlamaya çalışsaydı iyi birer arkadaş olacağımıza emindim. Amcam daha yirmi sekiz yaşındaydı. Onun ailesinden kalan miras ve benim ailemden kalan mirasla iyi işler bile yapabilirdik. Fakat o bunun yerine sürekli beni bir şeyler yapmak için zorluyordu. Tek başıma hayata atılmamı istiyordu. Daha on altı yaşındaydım. Hayata atılmam için bana destek olacak veya desteğini hissedeceğim birilerinin olması gerekti. O bunu anlamak istemiyordu.
Ellerim ceplerimde, burnum kızarmış ve kulaklarımın da burnumdan farkı olmadan köşeyi döndüm. Döndüğüm anda düşüncelerimden fark etmediğim müzik sesi ile kalabalık grup donmama sebep oldu. Sesleri duysaydım köşeyi dönmeden geri dönerdim. Şimdi bir kere dönmüştüm. Evin önündeki kalabalık bir sürü türden insanı kaplıyordu. Sevgililer, tek takılanlar, kusanlar, arkadaş grupları ve evin içine doğru ilerliyordu. Pekala aralarından geçebilirdim. Kafamı önüme eğdim ve kimseyi takmadan ilerlemeye başladım. Kimseye varlığımı hissettirmeden gidebilirdim. Daha bu düşünce aklımdan geçtiği anda kolumdan tutulup durdurulmam bir oldu.
''Selam! İçeri gelsene bugün canlı müzik var!'' Kız müzik sesinden kulağımın dibine girmek zorunda kalmıştı. Kafamı hayır anlamında salladığımda elindeki broşürü elime tutturdu. 'Pi Sugar' gibi tuhaf grup adı yazılıydı.
''Bu isim de ne böyle?'' Merakım ağır basmış ve çenemi kapalı tutamamıştım.
''Sonra öğrenirsin. Şimdi eğlenmeye!'' Kız koluma yapışıp beni içeri sürüklerken kaderimi değiştirenin aynı gün içinde ikinci kez müzik olacağını bilemezdim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pi Sugar
FanfictionAilesi yıllar önce ölen kız, genç amcasıyla yaşamaktadır. Her gününü yalnızlığı ve müziğiyle geçirmeyi seven genç kız, bir gün kendi amcasının azarlamalarına dayanamayarak dışarı kaçar. Kaçtığı yerde sesler duyduğunda, geri dönmek ister ancak bir kı...