≈TATLI BALDIZ≈

333 30 8
                                    

Tatilin bitmiş olması üzerine, aşırı yoğun bir depresyona girmiş bulunmaktayım.

Ama bu tabii ki de bölüm yazmama engel değil.

Ve sizin de oy verip yorum yapmanıza değildir umarım.

Oy ve yorumlarınız beni fazlasıyla sevindiriyor. 

Bekliyorum. ( oy ve yorumları)

Sizleri çok seviyorum.

Sizde beni sevin.

(Kendisini zorla sevdirmeye çalışan yüzsüz bir yazar.)

Multimedya * Güz ümüz. :D

****************************

"Güz ! Erhan Hoca seni çağırıyor. " duyduğum sesle, çökmüş olduğum demir dolabın önünden kalktım. Duyduğum sesin sahibi ise Esra ydı. Ciddi ve kalite bir insandı. Esmer teni, kömür karası kıvırcık saçları ve düzgüne çok yakın olan fiziği. Aslın da pek anlaşamazdık. Zaten beni çekebilen insan sayısı azdır. Ama Esra yla da ne çok iyi ne de çok kötüyüz. Orta halimiz işte.

Beni demir dolabın önünde yeni görmüştü. Silkelemeye çalıştığım okul eteğini silkelememde yardımcı oldu.

"Noldu lan sana. Bir tuhaf olmuşsun." deyince. Aptal aptal etrafına bakmaya başladım.

"Aaa..."dedim. Dönüp bana 'salak mısın ?' Der gibi baksa da devam ettim.

"Zafer hoca -resim öğretmeni (bayan)- saat takmış atölyeye."dediğim şeyle 'iyice saçmaladın sen' bakışlarını yollayıp konuştu.

"O saat burada 2 haftadır var Güz. Ve o saati resim sınıfı öğrencileri olarak birlikte seçtik. Hatta renginin yeşil olmasını sen tavsiye ettin ya. Hatırla ?"

Bastım kahkahayı ,

"Ben mi yeşil dediiim..." daha da kahkaha attım. "Hiç yakışmamış." ellerini yanaklarıma koyup önce yavaş yavaş okşadı, sonraysa elini hızla kaldırıp sol yanağıma öyle hızlı bir çarptı ki.

Anlatamam.

Acıdan dolayı yana gözlerimden iki damla yaş düştü. Aslında zaten düşmeye meyillilerdi ama tutuyordum. Sıkı sıkıya. Ancak Esra sağolsun düşmüşlerdi.

Acı beni kendime getirmişti. Silkenmeye çabaladım : ancak sendeleyip yan tarafa doğru yalapalandım. Esra hemen sağ elimden tutmak için hareket etti. Ama onu sözlerim durdurdu.

"O elim dolu. Sol elimi tutsan daha iyi olur. Bu arada tokat için teşekkür ederim. "

"Sen iste ben seve seve vururum."deyip güldü. Bende tebessüm etmeye çalışarak, kafamı salladım.

İyi olmadığım zaman içten gülmek pek adetim değildi.

Ve şu anda pekte iyi olduğum söylenemezdi.

Hatta hiç iyi değildim.  Açık ve net.

Daha bir dakika öncesine kadar sarhoş gibiydim. Güzelim yeşil rengi mi beğenmemiştim ben ?

Neyse şimdi önemli olan bu değil.

Esra beni atölyenin demir ayaklı , tahta tabanlı taburelerinden birine oturtup, tekrar dolaba yöneldi.

Dolabı kapatıp, yuvasının içerisin de olan anahtarı sağa doğru iki kere çevirip yuvadan çekti ve ağır adımlarla yanıma yaklaştı.

Anahtarı bana uzattı ve sağ kolunu koluna girmem için kaldırdı. Yavaşça ayağı kalktım ve yürümeye başladık.

OYUNBAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin