O günün üstünden tam 10 yıl geçmişti. Carson ve Matt o gün ilk şeytanlarını öldürmüşlerdi. Ve daha bir çoğunu. Artık onların normal bir hayat yaşama şansları yoktu. Tüm yaratıklar onları tanıyorlardı. Ve hepsi onların peşlerindeydiler. Çocuklar artık John ve Marry'nin intikamını almışlardı. Artık onların devam etmelerinin tek sebebi insanları kurtarmaktı. İnsanlarca çok tanınan bir kahraman değildiler. Fakat tüm canavarlar, ucubeler, şeytanlar hatta melekler bile onları "Morris" kardeşler olarak tanıyordu. Johhny öleli yaklaşık 4 yıl olmuştu çocuklar artık kendi başlarının çaresine bakabiliyorlardı. Hatta ava bile çıkmışlardı. Carson araştırma yaparak ucubeleri nasıl öldüreceklerini öğreniyor ve ardından Matt ile beraber onları haklıyorlardı.
Carson;
_ Matt, sanırım bize göre bir iş var.
_ Ne kadar uzaktayız?
_ Buraya yaklaşık 1 saat uzaklıkta.
_ Tamam öyleyse hadi yola koyulalım. Ama ilk önce yemek yemeliyiz." diyerek masanın üzerinde duran kese kağıdından bir hamburger çıkarmış ve Carson'in yatağının üzerinde yemeye başlamıştı. Carson;
_ Ya oğlum sakıncası yoksa şunları yatağımın üstünde yemesen?
_ Hayır sakıncası yok.
Carson ona aldırmadı. Zaten Matt yateri kadar zorlanıyordu ve onun yanında olmasına ihtiyacı vardı.
Yaklaşık 1 saat sonra çocuklar olay yerine ulaşmışlardı. Bu cesetlere bakılırsa yani ağaca asılmış şekilde parçalanmış olanlara bu yaratık yeni olmalıydı ya da çok eski. Matt morg görevlisine sordu;
_ Ölüm nedeninde nedir?
_ Ayı saldırısı.
_ Harika, peki ne zamandan beri ayılar yemeklerini ağaca asarak yemeye başlamışlar?" Carson eliyle ona biraz sakin olmasını işaret etmişti. Ardından Carson bu yaratığı araştırmıştı. Bu yaratık bir Seogh' dan başka bir şey olamazdı. Matt;
_ Peki. Bu şey nasıl ölüyor zeki çocuk?
_ Bilemiyorum. Burada yazıyor ama kağıt çok eski. Ayrıca bu Yunanca. Kimse Yunanca okuyamaz.
_ Evet. Yunanlar hariç. Bide ben.
_ Ne? Yunanca mı biliyorsun? Nasıl?
_Tek inek tek değilsin dostum. Aslında hayır tek inek sensin. Bir ara güzel bir kız için yunanca dersi almıştım." diyerek sırıttı. O yaratığı öldürmek için tek gereken ejderha kanı ile kutsanmış, köpek ayak kemiğiydi. Ejderha kanını bulmak için Carson'in harika bir fikri vardı. Bir şeytan kapanı yapacaklardı ve büyü ile bir şeytan çağıracaklardı. Ardından şeytan kapana sıkışacaktı. Böylece şeytan onlara hayatı karşılığında ejderha kanını getirecekti. Matt kapanı hazırlarken Carson büyüyü hazırlıyordu. Ardından tüm işler bitmişti köpek ayak kemiği dahil her şey hazırdı. Carson büyüyü yaptı ve şeytan geldi ve ardından kapana sıkıştı. Fakat hesaplamadıkları bir şey vardı. Şeytan bedeni terk ederse ne olacaktı? Gelen şeytan tam bedeni terk ediyordu ancak Carson o sırada tersine şeytan çıkarma büyüsü yaparak o pislik yaratığı bedenine geri göndermişti. Matt;
_ Şeytan çıkarma tamam. Ama tersine şeytan çıkarmayı nereden biliyorsun?
_ Kelimeleri tersten söyledim.
_ Akıllıca inek." Diyerek sırıttı ardından kapana sıkışan şeytan;
_ Sizi öldüreceğimi biliyorsunuz değil mi? Matt;
_ Şimdi değil. Bize ejder kanı getirmez ve bu kemiği kutsamazsan seni öldürürüz.
_ Demek bir Seogh avlıyorsunuz. Şanslı gününüzdesiniz çocuklar dolabımda biraz olmalıydı. Ama başarıp onu öldürecek silahı hazırlasanız bile nasıl boynuna saplayacaksınız ?" Matt;
_ Tarzımız ve kalitemizle." Şeytan, kanı getirip kemiği kutsadıktan sonra çocuklar onu avlamaya çıkmışlardı. Matt kemiği boynundan batırarak Seogh'u öldürmüştü. Seogh kemik batınca patlamıştı ve Matt yaralanıp hastaneye kaldırılmıştı. Diğer gün Carson onu ziyarete gitmek için erken kalkmıştı ve yanında Matt'i gördü hemen onu uyandırdı. Ardından;
_ Deli misin sen? Burada ne arıyorsun?
_ Beni bırakıp kaçmadığından emin oluyorum." dedi sırıtarak.
_ Saçmalama hemen geri dönmelisin bu sefer seni yatağa bağlayacağım.
_ Hadi ama dostum oradaki hemşireleri görmedin mi? Hepsi berbat. Güzel hemşirelerin olmadığı bir hastanede ölemem." Matt bu tür şeylere zaten alışıktı. Carson bunu zaten biliyordu ama o aileden kalan tek kişiydi ona bir zarar gelmesini kaldıramazdı. Carson sürekli ona iyi olup olmadığını soruyordu. En sonunda Matt;
_ Bir daha iyi misin diye sorarsan yumruğu geçireceğim. Hadi gel Justin'i görmeliyiz.
_ Ne? Şu melek olan mı? Neden onu görmemiz gerekiyor ?
_ O bir melek değil mi? Onunla daha güvende oluruz sadece şu şeytanlar başımızdan gidene kadar onunla birlikte olmalıyız. Sonra başımızın
çağresine bakarız." Çocuklar önce biraz dinlemeliydiler. Bunun için Carson bir oda tutmuştu. Ama Matt arabada duruyordu. Matt;
_ Carson dinle. Şehirdeki sesler çok hoş değil mi?
_ Bak Matt istersen benimle beraber kal. O metal yığınında kalmak zorunda değilsin." Matt arabasına;
_ Sen ona aldırma bebeğim o ne anlar ki hem ?
_ Gerçekten sorun nedir Matt?
_ Aslında oda 4. katta.
_ Ne varmış bunda?
_ Biraz yüksekte. Bak ben yüksekten filan korkmuyorum ama...
_ Tamam korkusuz şövalye ben 1. katta oda var mıymış bir bakayım." Carson 1. kattan bir oda bulduktan sonra. Carson, Justin'e dua etmişti. Bayağı beklemişlerdi ama Justin ortalarda yoktu. Carson;
_ Dediğim gibi o ahmak cevap vermiyor." Matt mimikleriyle Justin'in arkasında olduğunu işaret etti. Carson;
_ Arkamda değil mi?" Justin;
_ Merhaba." Matt hemen lafa girdi;
_ Justin bizi daha güvenli bir yere götürür müsün?" Justin;
_ Neden?" Matt;
_ Pijama partisi verip Carson' in saçlarını öreriz." Justin;
_ Ama bunları genelde kızlar yaparlar." Carson;
_ Harika bu deli teyze ile mi yola çıkıyoruz?" Justin;
_ Ben senin teyzen değilim." Carson;
_ Ne? Gerçekten mi?" Justin;
_ Senin ailen ile bir bağlantım yok." Carson;
_ Şaka yapıyorsun." Matt;
_ Siz ikiniz beni öldüreceksiniz. Justin bizi hemen güvenli bir yere götür." Justin bir melek olduğundan dolayı insan duygularını, mecaz anlamda kullandıkları kelimeleri ve başka şeyleri tam olarak anlayamıyordu. Justin onları bir odaya götürmüştü ve ardından;
_ Buralarda gizli bir oda olacaktı." Carson;
_ Gizli oda filan görmedim." Matt;
_ Bu yüzden gizli deniliyor zaten." En sonunda, odayı bulmuşlardı ve Matt, Justin'e olanları anlattı. Justin onlara yardım edebileceğini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avcının Günlüğü
FantasyBazılarımızda benim gibi, dizi veya filmleri izlerken aklımızdan ya şöyle olsaydı gibisinden düsüncelere kapılıyoruzdur. Bende cogumuzun bildigi Supernatural adlı dizinin farkli bi uyarlaması gibisinden bir hikaye yazaraktan Bir Avcının Günlüğü basl...