Merhaba bu benim ilk bölümüm inşallah beğenirsiniz.
Başlama tarihi:28/12/2020
Yazım yanlışlarım varsa affola🙏Bugünün diğer günlerden bir farkı vardı. Belki de hayatımda en çok sevdiğim insanı, annemi kaybetmiştim. Düşünsenize okuduğunuz okulda siz ders dinler iken aniden sınıfın kapısı açılıyor ve edebiyat hocanız meraklı sınıfa göz gezdirerek hüzünlü bir ifade ile sizi müdürün odasında beklediğini ve yanınızda eşyalarınızı da getirmeniz gerektiğini söylüyor. Siz ne düşünürdünüz?
Durun tahmin edeyim okuldan atılacağınızı düşünürdünüz değil mi? Çünkü
ben öyle düşünmüştüm keşke düşündüğüm gerçek olsaydı. O zaman annem yanımda olur hiç gitmezdi ama olmadı. En yakın arkadaşım bana endişeli gözlerle bakarken onun yanındaki çantamı aldım ve edebiyat hocama doğru ilerledim. Bütün sınıf o sırada benim hakkımda konuşuyordu onlar da benim gibi düşünmüş İki gün önce karıştığım kavgadan dolayı okuldan atılacağımı varsaymışlardı. Onlara hiç aldırmadan sınıfın kapısından çıktım. Edebiyat hocamla birlikte müdürün odasına doğru ilerledik müdürün odasına geldiğimizde edebiyat hocam hüzünlü gözlerle bana bakarak sakin olmam gerektiğini söyledi. Bu duruma şaşırmıştım çünkü o benim okuldan atılmama üzülmezdi aksine sevinirdi. Çünkü bu okulda anlaşamadığım tek hoca edebiyat hocamdı. Bu yüzden benim okuldan ayrılacağıma hiç üzülmezdi bu işte başka bir iş vardı. Çatık kaşlarımla birlikte düşünceli bir şekilde müdürün odasından içeriye girdim. Edebiyat hocam içeriye girmemişti kapıyı kendisine doğru çekerek kapatmıştı. Müdürümüz Hasan hoca oturduğu masadan kalkıp yanıma doğru ilerledi. İşte o da edebiyat hocam gibi bakıyordu kesin kötü bir şey olmuştu. Müdürümüz Hasan hoca ağır ağır lafa girdi ve o acı haber bana annemin kalp krizinden vefat ettiğini ve acilen hastaneye gitmemi söyledi. O an her şey donmuştu bütün hislerimi kaybetmiştim sanki daha sonra konuşmaya devam etti babamın ve babaannemin yolda olduklarını ve beni alacaklarını söyledi. Ben hâlâ şok içindeydim gözlerimden yaşlar süzülüyordu Hasan hoca beni kolumdan tutup sandalyeye oturttu. Ve beni hastaneye götüreceğini söyledi. Ben biraz da olsa kendime geldikten sonra müdürümüz Hasan hoca beni hastaneye götürdü. Gözyaşları içinde babamların gelmesini bekledim, aradan bir saat geçtikten sonra babamlar gelmişti babaannem beni teselli etmeye babam ise annemle alakalı bilgi edinmeye çalışıyordu. Hâlâ kendimde değildim bunların bir rüya olduğunu düşünüyordum keşke öyle olsaydı da ben de bu rüyadan uyansaydım. Ve bir şekilde sabah olmuştu annemin cenazesine gidememiştim çünkü ayağa kalkacak halim yoktu. Cenaze defnedildikten sonra babam ve babaannem ile İstanbul'a geldim artık burada yaşayacaktım. Kendimi buraya ait hissetmiyorum ama bir yandan da babamla birlikte olduğum için kendimi güvende hissediyordum. Hayatımın en kötü yılını geçiriyordum sanki hayatım bir anda altüst olmuştu evimden uzakta farklı bir şehirdeydim artık ama bu düzene alışmalıydım bu o kadar da kolay olmasa da zorundaydım. Liseme bu şehirde yani İstanbul'da devam ettim. Liseyi bitirmeme az kalmıştı hayallerime adım adım ilerliyordum ama yapamadığım bir şey vardı hâlâ annemin mezarına gidemiyordum çünkü eğer gidersem içimdekileri de öldürmüş olacaktım bu yüzden gidemiyorum. Babamla ve babaannemle aram nasıl diye soracaksınız, ikisiyle de aram çok iyi babamla pek fazla görüşemiyorum çünkü çok fazla çalışıyor babaannem işlerini evden yürütüyor ve benimle çok fazla ilgileniyor. Ama aklıma takılan bir şey vardı bu zamana kadar neden benimle hiç görüşmediler ve arayıp sormadılar? Bunu çok düşündüm ama hâlâ bir sonuca ulaşamadım. Onlara sorduğumda ise konuyu bir şekilde kapatıyorlardı. Ben de fazla üstünde durmamıştım açıkçası. Ama keşke dursaydım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLAY
Teen FictionAnnesinin babasının ve babaannesinin ölümü sonrasında kendisine kalan mirastan dolayı omuzlarına fazla yük binen İlay'ın sorumlulukları daha çok artmıştır ama ayakta durmak zorundadır çünkü onun okumak istediği okul ve yaşamak istediği bir hayat va...