Zuko ve Sen 2

•Yeniden•

Evinde doğru gidiyordun, Sakura ile olan çalışman bugün biraz yoğun geçmişti. Eve giderken kimseye dönüp selam veremeyecek kadar yorgundun, böyle olunca kendi kendinle konuşmaya başladın. koskoca 5 ay öncesini hatırladın... Zuko ve Rinie'nin geldiği günü. Onlarla birlikte ateş ulusundan kaçtığını, beraber savaştığınızı... Gerçekten ne çok şey katmıştı o müsabakalar sana! Kontrolün çok gelişmişti. Sakura ile müsabaka yapmak da yararlı oluyordu fakat asıl rakibin ateş ulusu, yani bir ateş gücü olduğundan onlarla karşılaşmak geleceğin provası gibiydi. O günlerde farkına varmasan da bir anda arkadaş gibi olmuştunuz aslında... Aslında, özlemiştin onları.

Düşüncelerini arkadan bir adın sesi böldü 'Hey, sen!' Bu yolda çok nadir normal köylü olurdu. Ateş ulusundan olduğunu anladın, bakmadın. Ne olur ne olmaz diye yüzünü herkese göstermiyordun ormandan dönerken. Çünkü o yol pek kullanılan bir yol değildi ve sorguya çekilebilirdin. Kafandaki siyah şapkayı biraz daha önüne çektin. 'Sana diyorum!' Bakmadın çünkü bir iki adım sonra evlerin olduğu yere girecektin. Oradan kolayca kaçabilirdin. Tam hızını artıracakken omzunda bir el hissettin. Ne kadar hızlı bir şekilde yanına gelmişti! Seni sıkıca tutuyordu. 'Bana bak!' diye haykırdı. Yapacak bir şey yoktu. Tam ona dönecekken havadan bir karaltı geçti. Kadın da sen de ona baktınız. Sonra kadın 'Bana bak!' dediği anda yukardaki karaltı sana doğru indi senin belinden tutarak havaya sıçradı. Kadın elini havada salladı seni tutmak için 'GEL BURAYA HAİN!' Sen de şok olmuştun. Havda süzülüp bir evin damına indiniz. Hemen dönüp baktın kim diye, acaba Sakura mıydı? Yoksa Haruto mu? Baktığın anda şok oldun çünkü o Zuko'ydu!

Sana bakıp gülümsedi, 'Yeniden merhaba küçük su bükücü.' Cevap verecekken kadının yanında birkaç ateş krallığı askeri ile birlikte size doğru tırmandığını gördünüz. Ve yeniden, 5 ay öncesindeki gibi damdan dama koşmaya başladınız. Zuko gerçekten hızlıydı, fakat se de buraları iyi bildiğin için takılmadan koşabiliyordunuz. Bir evin damından diğerine atlayacakken seni tuttu ve aşağı indirdi. Ardından hızlı bir şekilde bir eve girdirdi. 'Huh! Gene iyiydik!' Başını salladın. 'Bırakırsan beni :)' 'Oh! özür dilerim' bir odadan birisi bağırdı 'zukooo, sen misiiiin?' 'Eveet. Gel bak kim var' 'Ne saçmalıyosun kimi getir-' derken odadan çıkıp seni gördü. Bu Rinie'ydi! 'Ahh yine mi bu kasabalı!' Şaşkın olman ona cevap vermene engel değildi 'Aslında , siz de bizim kasabamızdasınız, yani sen de bir kasabalısın, yarı soylu!' Rinie yanına geldi ve sarıldı 'Tamam, Tamam! Ben de özledim sizi. Sakura nerde, daha onunla müsabaka etmemiştim önceki seferinde!' Rinie'nin bu tavrı seni biraz şaşırttı fakat sevgisini direkt göstermeyen birisi olduğunu anladın. 'Antremandan daha yeni döndük, aslında dönüyorduk ve bir anda Zuko ile karşılaştım.' Zuko atıldı 'Seni kurtardım, hahaha!' 'Ben kurtulurdum!' 'Hayır ben kurtardım' (gülerek) 'Tamam tamam.. herkes gerçeği biliyor zaten' dedi Rinie. 'Neymiş o gerçek?!' 'Tabiiki bir ateş ulusu daha güçlü olduğu için seni o kurtarmıştır! Haha!' göz devirdin. Zuko ve Rinie ile birlikte sen de oturdun ve sordun 'Hadi, anlatın bakalım.' zuko başladı 'Uhh tamam. Biz sizden ayrılıp Avatar'ı kovalarken öncesinde çok yaklaşmıştık. Tam yakalayacakken yanlarında bir güçlü toprak bükücünün de onlarla gezdiğini gördük. Bu şekilde kazanmamız çok düşük ihtiamalliydi. Fakat sonrasında Rinie onlarla gezen kişinin toprak ulusu lideri olduğunu fark etti. Böylesi yaşlı biri onlarla gezemeyeciğini, muhtemelen Avatar ve ekibinin onu bir toprak ulusu bölgesine bırakacaklarını tahmin yürüttü.' Rinie ekledi 'Muhtemelen toprak ulusu ateş ulusundan gizli bir şekilde bir topluluk kurmuş, başına da gelmesi için eski toprak ulusu liderini istiyor olmalıydılar. Gittikleri güzergah da bunu doğruluyordu.' Zuko devam etti ' Bu nedenle onların bu lideri bırakmalarını beklemek zorundaydık. Bu çok uzun sürdü. 1.5 ay boyunca onları takip ettik. Fakat bir-iki aya yaklaşık da Avatar ondan ders aldı. Ve tabii ki biz de geliştik. Ne zaman Avatar onlardan ayrılıp kendi yoluna gitti, o zaman biz de harekete geçip uygun bir anda saldırmaya çalıştık. Gerçekten mükemmel bir zamanda karşılaştık. Yanındaki kız yani katara yoktu.' Rinie hınçla atıldı 'O DA SENİN GİBİ LANET BİR SU BÜKÜCÜ!' 'LANET?!?' 'EVET SİZ SU BÜCÜLER ATEŞİN RAKİBİ OLACAK TEK ELEMENT GRUBUSUNUZ!' 'HAH!' 'LANET OLASICALAR, SADECE ATEŞİN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ KABUL EDİ-' Zuko atıldı 'KES SESİNİ ARTIK. Yani-, tamam bu kadar yeter' Bu  tavır değişimi sana aniden Zuko'nun ailesinden onunla birlikte olan tek kişinin Rinie olduğunu hissettirdi. Bu seni gerçekten etkilemişti. 'Tamam üzgünüm, devam edin' dedin. Zuko devam etti 'O anda saldırdık. Avatar iyice yorulmuştu, fakat biz de yorulmuştuk. Rinie son bir darbe ile Avatar'ı bayıltacakken yukardan amcamın uçan balonları görüldü. Sembole baktığımızda babam ve amcam Avatar'ı yakalamak için bir olmuşlardı. Ne kaçacak gücümz vardı, ne savaşacak. Tam bu sırada Katara geldi, onunla birlikte savaştık, fakat çok güçlüydüler. Önce Avatar'ı aldılar. Sonra da bizi. Yol uzundu, ilk gün hiçbir şey yapamadık. Sonraki gün Rinie bir plan ile ateşi bir noktada çalışma fikrini sundu. O gün boyunca bunun üzerinde çalıştık, ertesi gün bunu faaliyete geçirdik, gerçekten çalışmıştı. Tam kaçarken Avatar'ı da kurtarırsak biz de amacımıza ulaşırız diye düşünüp onu da kaçırdık. Fakat çıktıkları anda bizden uzaklaştılar. Kovalayamadık çünkü ateş ulusu askerleri ikimizin de peşimize düşmüşlerdi bile. Öncelikle izimizi kaybettirip, sonrasında dağılmış olan askerlerden bizi yakalamak üzere olanları etkisiz hale getirdik. Sonrasında buraya doğru yola koyulduk. Çünkü buradan kaçtığımız biliniyordu, hiç gitmediğimiz bir yere gitmek sakıncalı olabilirdi diye düşünüdüm.' Rinie atıldı 'Bi de sen varsın burda, o yüzd-' 'kes sesisini' diyip hafiften kızardı Zuko. Rinie güldü ve sonra devam etti 'Sizde bir değişiklik var mı?' 'Yok, bırkatığınız gibi çalışmalara devam ediyoruz. Hiçbir asker yüzümüzü görmemiş, iyi korumuşuz yüzümüzü, kimse sorguya almadı.'