Rinie'nin yanından ayrılıp bu sefer de Zuko'yu aramaya koyuldun. Daha kaç gündür biliyordu ki buraları? Ne diye aramaya koyuluyordu? Önce evine gittin belki oradadır diye. Bahçede çiçekleri sulayan annen seslendi 'Sumaya, Zuko geldi seni sordu.' 'AH! GERÇEKTEN Mİ? NEREYE GİTTİ?' 'Seni bulamayınca şehre bakayım dedi öylelikle gitti.' 'Tamam teşekkürler, akşam görüşürüz.' 'Bir sorun yok değil mi?' 'Ah.. Hayır sanmıyorum.' 'Peki kendine dikkat et.' 'Tamam görüşürüz.' Hemen şehre gidip bir de orayı aradın. Saate baktığında Rinie'yi de meraklandırmamak için buluşma yerine gittin. Gittiğinde yanında Zuko da vardı. Artıık Zuko'yu değil Sakura'yı arıyordunuz. Rinie Zuko'yu bulmuştu. Zuko sana doğru geldi 'Keşke bir haber verseydin!' 'Üzgünüm, ararken vakit geçmiş, fark etmemişim.' ;'Peki, şimdi nereye bakıyoruz?' 'Bilmiyorum neredeyse her yere baktım. Etrafta dolanacak başka yeri yok.' Rinie bir anda başını sana çevirdi 'Ateş ulusu yakalamış olmasın?!' 'Olamaz' deyip ateş ulusunun hapishanesine koştun. Tabii ki diğerleri de seni takip ediyordu. Ateş ulusu hapishanesine yaklaşırken arkana baktığında Rinie eliyle Zuko'yu durdurmuştu. Zuko ve Rinie'nin ateş ulusuna görünmesinin hiç iyi olmayacağını düşündün. 'Tamam siz burada kalın.' Zuko 'Asla olmaz, geliyorum.' dedi. Rinie 'Zuko dur.' dedi. 'Kendimizi direkt olarak ellerine bırakmak aptallık olur.' Rinie her anda mantıklı düşünebiliyordu. 'Evet burada kal.' Onları arkada bırakarak yavaşça hapis sınırına yaklaştın. Evlerin sık bulunmadığı bir tepede yer alıyordu bu yer. tepenin üst yerlerinde kutu şeklinde ayrı ayrı hapishaneler, yalnızca 5cm karelik 3 boşluklu kutulardı bunlar. Ayrıca bir de kapısı vardı, içi hakkında bir bilgin yoktu. Yaklaşık 10 tane böyle kutu vardı tam karşısında ise daha dikdörtgen şekilli hapishaneden sorumlu askerlerin iş yaptığı yer vardı. Tepenin diğer yamacında da askerlerin kaldığı yerler vardı. Öncelikle tepeye tırmanıp hapishanelerin zincirli telinin önünden izledin. Aşağıda Zuko ve Rinie bir yere saklanmış seni izliyordu. Bu çitlerden geçmen olanaksızdı. Etrafından dolaşıp bir kapı aradın. Ve buldun da, ama bu kapı çok ortadaydı. Buradan girersen herkes seni görebilirdi. Bu sırada görevli askerlerin binasının arka tarafından birinin çıktığını gördün. Elinde çöp gibi bir şey vardı. Bu çöpün çitin içerden çıkmış olması olasılığı çok yüksekti, ayrıca bu adam içerden ve binanın arkasından çıkıyorsa orada da bir kapı olmalıydı. Adamın gitmesini bekleyip oraya gittin. Gerçekten de bir kapı vardı. Hemen girdin. Amacın hapishanelerin ardından Sakura diye seslenip onun tutulup tutulmadığını anlamaktı. Kimseye görünmeden karşıya taraftaki hapishane kulübelerine gitmeyi başardın. İlkinin arkasına gidip 'Sakura!' diye seslendin. Ses yoktu. Diğerine geçtin 'Sakura, Sakura!' son iki-üçüncü hücreye sesleniyordun 'Sa-' 'Kes sesini seni bücür. Uyumaya çalışıyoruz şurda.' 'Ö- özür dilerim. Birini arıyorum da kısa zaman önce yeni birisi geldi mi hapishanelere?' 'Sanmam.' 'T- teşekkürler.' biraz rahatlamıştın ki omzunda bir el hissettin. Yavaşça başını döndün...
Sakura'ydı! 'SAKU-' Eliyle sus işareti yaptı ve gizlice çıkış kapısına koştunuz. Tam kapıdan çıkarken Rinie ve Zuko ile çarpıştınız. Zuko:'Oh! buradasınız' Sakura:'Hadi gidelim.' Tepeden aşağı inerken arkadan birisi bağırdı 'SİZ! BURAYA GELİN!' Hemen koştunuz. Rinie'nin kırmızı saçlarını gören kadın 'İŞTE ORADA! RINIE!' dedi. Rinie 'Lanet olsun' diyerek saçını kapatmayı unuttuğunu fark etti. Bir şey yapman gerekiyordu. Koşarken hemen bir çamaşır ipinden dört beyaz kıyafet aldın ve herkese dağıttın. 'Herkes bunu taksın. Hangimizin Rinie olduğunu anlayamayıp dağılacaklardır.' Önünüzde dörde ayrılan bir yol vardı. 'Herkes önündeki yoldan gitsin evimin önünde buluşalım.' 'Tamam' dediler ve saç rengini kıyafetle kapatarak en sağdaki yoldan gittin. Önce planına düşüp afalladı ateş ulusu askerleri. Bir karar verip ayrılana kadar aranız açılmıştı. İki asker vardı. Biri seni, diğeri Zuko'yu takip ettiğini gördün ve artık diğerlerini göremiyodun. Arkana bakmadan koşuyordun. Artık kasabaya girdiğiniz için kaçacak çok yer vardı. Fakat Zuko için endişeleniyordun çünkü o buraları çok bilmiyordu. Yolda koşarken eline geçen şeyleri fırlatıyordun askere. Askerin boyu çok uzun olduğu için yukardaki çamaşır iplerine takılabilir diye düşünüp çamaşır yıkama-kurutma sokağına girdin. Tahmin ettiğin gibi oldu ve asker takıldı. Düşündüğünden daha aptal bir şekilde dolandı iplere. Hızla evine doğru gittin. Sakura evinin önünde duruyordu. Hemen sonra Rinie de geldi koşarak. 'Cidden bu kırmızı beni ele veriyor.! dedi nefes nefese. Karşıdan da Zuko geldi. İçeri geçtiniz ve oturdunuz. Annene geldiklerini haber verdikten sona sen de yanlarına oturdun. 'Eveeet.. Sakura anlat bakalım orada ne yapıyordun?' 'Askerler... Baskın yapacakmış. Her ev aranacakmış.' 'Ne için?' 'Rinie ve Zuko'nun burada olup olmadığını teyit emek zorundaymışlar. Bunları duyabildim. Evet askerleri dinliyordum.' durdu ve 'Sizi bir kere iyi bir şekilde saklarsak çok daha rahat ederiz.' Rinie atıldı 'Beni gördüler. Saklanmak çok zor olacak.' Zuko da evet dedi. Bir şeyler düşünmek zorundaydın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zuko ve Sen 2
FanfictionBu hikayeyi okumadan önce Zuko ve Sen 1 adlı hikayeyi okumanız gerekmektedir. :3 Bu hikaye Zuko ve Sen hikayesinin devamıdır x3 https://www.wattpad.com/980971463-zuko-ve-sen-%E2%80%A2normal-bir-g%C3%BCn%E2%80%A2