Dans kursu.

59 5 1
                                    

O gün başıma neler geleceğinden habersiz yatağından doğruldum. Hala çocuk muamelesi görmek canımı ne kadar sıksa da iki senem kaldı diye düşündüm. Ama benim düşüncemde iki sene sonra yurt dışında eğitim almak vardı. Aşağıya indim. Annem:

-Günaydın bitanem.

-Günaydın annecim.

-Zeynep dün gece gene mi geç yattın kızım?

-Hayır. Sadece üçe geliyordu. Pek de geç sayılmaz prenses.

-Bırak şimdi yağı. Bu kızgınlığımı hafifletmez.

-Aman be anne. Şurda 15 gün tatil vermişler. Onda ne yapılır ki başka.

-Kitap okunur. Test çözülür...

Burnumu kıvırarak:

-Anne biz inek miyiz Allah'ın aşkına.

-İnek olmasan her sabah o otları yemezdin kızım. Kilo verecekmişmiş. Biz sizin zamanınızda ne kadar yesekte kilo almazdık. Hep elinizdeki telefon tablet yüzünden hareketsiz kalıyor kilo alıyorsunuz.

Sofraya babamın inmesiyle konu kahvaltı bitene kadar telefon ve tablette takılı kalmıştı. Babam:

-Eğer bu dönem taktir almamış olsaydın o telefonu unutman gerekirdi Zeynep.

-Ama aldım. Değil mi baba?

- Sana o kadar test kitabı alıyoruz. Onları çözdüğünü hiç görmedim. Hocalar hep saf. Notlarımı şişirseler ben de hep taktir alırdım.

-Ama baba sınıfta o kadar alamayan var...

Kahvaltımı bitirdim ve odama çıktım. Odam çatı katında küçük ama huzur veren bir odaydı. Karşı komuşumuz Nihal teyzemlere bakan küçük bir penceresi vardı. Odama genellikle mor, pembe ve yeşil hakimdi. En sevdiğim renkler.

Çantamı aldım ve aşağı indim. Annemin ve babamın yanağına birer öpücük kondurup dışarı çıktım. Kapıda Nihal teyzemle karşılaştık. Ona gülücük attım. O çok sıcakkanlı bir kişi. Neden bilmiyorum ama onu annemden ayırt etmeden seviyorum.

Servis beni bekliyor olmalıydı ki biner binmez hareket etti. Oda ne. Her yer dolu. Bir yer hariç. Hoşlandığım çocuğun yanı. Yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Yanına oturmak için hareket ettiğim anda servis ani fren yaptı. Düştüm. Kalkacağım zaman kendimi onun gözlerine bakarken buldum. Umrunda değildim sanki. Hiç bakmamıştı bile. Aslında bu iyiydi. En azından düştüğümü görmedi. Kalktım ve yanına oturdum. Bana:

-İyi misin?

Görmüştü. Kelimeler boğazıma takıldı. Konuşmayı yeni öğrenmiş bir bebek gibi:

-Ha..ha..ee..evet. Sanırım.

Sıcak bir tebessüm etti. Bu tebessüm içimi ısıttı. Dilimi çözdü. Ona:

-Peki sen iyi misin?

Bu soruyu sorduğuma pişman olmuştum. Sanki oda düşmüş gibi bir his yayıyordu ortama. Daha değişik bir şekilde sorabilirdim bu soruyu.

-Teşekkür ederim. Ben de iyiyim.

Onun yanında olmak ne kadar huzur verse de heycanlandırıyordu. Servis dans kursunun önünde durmuş ve herkes inmişti. Ben ve o hariç. Oda benim inmemi bekliyordu.

-Bayanlar önden.

-Teşekkür ederim.

İnmistik. Sınıfa yöneldik. Aynı sınıfta olmak sanki bizim için bir ayrıcalıktı. Eşleşirken hep ikimiz beraber oluyorduk. Beraber dans ediyorduk. Arada onun ayağına basmiyor değildim hani. Ama çok sempatik biri olduğu için sorun etmiyordu. Ravi... Adı Ravi...

Kurstan eve dönmüştük. Ravi annesi Nihal teyzeye sarıldı ve içeri girdiler. Bense arkasindan hayran hayran bakıyordum. Annem kapıda beni izliyor olmalıydı. Hep öyle yapardı. Kapıya döndüğümde kapıdaydı. Annemin yanağına bir öpücük kondurup yukarı çıktım. Hemen penceremin karşısına geçtim. Ravi' yi bir umut görebilmek için. Pencerelerimiz birbirine bakıyordu. Ya kalbimiz?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

15 Yaş HikayemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin