Meraba.Ben Buğlem. 18 yaşındayım.Nerde yaşıyorum kiminleyim kimim bunları merak ettiğinizi biliyorum ama aslına bakarsanız içinizi karartacak bir hikayemden başka bişey yok. 6 yaşındayken ailemi gözümün önünde katlettiler. Babam avukattı ve bulaşmaması karşı gelmemesi gereken birine karşı gelip hayatı pahasına gerçekleri ve adeleti savundu. Annem ise iyi bir araştırmacı gazeteciydi. İkisi birlikte gerçekten bir çok başarı elde ettiler ve herkez tarafından sevilerek , imrenilerek bakıldılar. Babam herzaman adalete ülkesine düşkündür ve yolsuzluğa tahammül edemezdi. Annem ise asi bir gazeteciydi. Çok iyi araştırma yeteneklerine sahipti ve çok hızlıydı. Kimseyi dinlemez ve hislerinin peşinden giderdi. Annemin hisleri çok güçlüdür ve herzaman onu başarıya götürür. Hep annem ve babama imrenerek bakardım. Nasıl bu kadar başarılı olabilirlerdi. Hep iş ve aileyi ayrı tutarlardı. Bana yansıttıklarını hiç görmedim. dış kapının eşiğinde herkez işlerini paspasın altına koyar öyle eve gelirlerdi. O yüzden oldukça profesyonel olmuşlar ve mkemmellerdi.
Biz hep mutluyduk. Hiç zorluk çekmedik. Hep birileri bize yardım ederdi. Babam çoğu kişinin arkasını kollamış ve bataktaki insanları hayatları çekip göğe eriştirmişti. Öyle çok insan kurtarmıştıki babamın ne zaman başı sıkışsa hep yetişirlerdi. Annem ise üstü örtülmüş olayları cinayetleri haksızlıkları hep ortaya dökmüş korkusuzca onlarla savaşıp galip gelen bir kadındı. Onlar benim gözümde kahramandılar ki hepde öyle kalacaklar. 6 yaşıma kadar hayatımda hiç ağlamadım. Ben ailem tarafından hep pozitif bakan bir birey olarak yetiştirildim. Tüm tanıdıklarım bana mükemmel derlerdi. Ben babamın adelet sevdasını taşıyorum aynı onun gibi kimseden korkum yok. Annem gibi yüzsüzüm. Her şeyin sonuna kadar giderim. Beni ne kadar istemeselerde ben hep onları rahatsız eder ve istediğimi alana kadar durmam. Aynı annem gibi.
Annem yüzsüz bir muhabirdi. O muhabirler tanrıçasıydı. Babam ise adaletin koruyucusuydu. Ben onların tüm huylarını taşıyan bir baş yapıt olarak görülürüm ve etraftakilere annem ve babamı hatırlatırım. Benim bu özelliğim bazılarını kahretsede genelde insanlar bana buruk bir tebessümle bakar. Ama şöylede bişey vark onlar kadar mükemmel değilim. Güçlüyüm ama savunmasızım. Ben onları bu kadar erken kaybetmeyi beklemiyordum ve o yüzden herşeyi yavaş yavaş öğrenmeyi planlıyorum.
Ama onları benden alan o lanet gün. Yılbaşından 1 gün önceki gün. Benim herşeyimi kaybettiğim gün. Kalbimdeki izi kaybolmayan yarayı açan lanet gün. Biz yine üçümüz teleevizyonun karşısındaki L koltukta oturuyorduk. Daha 6 yaşında olmama rağmen ailem sayesinde çok olgundum ve düşünebiliyordum. O gün birşeylerin ters gittiğini fark ettim. Annem ve babam gergindi ama bir o kadar da huzurluydular. Bu gün onların senelerdir uğraştıkları davanın karar günüydü ve babam kazanmıştı. Haberlerde yine babam annem ve elde ettikleri başarılar vardı. İkisine baktığımda birbirlerine buruk bir gülümsemeyle bakıyor ve ellerini sımsıkı tutuyorlardı. Sonra babamın telefonu çaldı. Açar açmaz karşıdaki adam bişeyler söyledi. Babamın gözünde bir rahatlama ifadesi vardı ama kapının çalmasıyla anında onun yerini endişe aldı. Telefondaki adama "Çabuk gel ve buğlemi al dostum çok geç kalabilirsin biz onu korumaya çalışacağız ama biliyorsun sonunu.Buğlemin benim minik prensesimin onu görmemesi gerek." O an annemin gözleri dolmaya başlamıştı.
Bense sadece anlamaz gözlerle onlara bakıyordum. Annem benim elimi avcunun içine alarak bana arkalarında durmamı eğer ani bir ses duyarsam arkama bakmadan arka bahçeden parka gitmemi sonrada orada beklememi söyledi. Anlımı öpüp saçlarımı kokladı ve kapıya doğru gitti. Babam ise bana bizi düşünme ve hayatında mutlu ol sen ikimizin tek bedende varoluşu gibisin ve sakın yıkılma benim prensesim. Eğer dayanamadığın bir zaman olursa yıldızlara bak ve bize anlatmak istediğin herşeyi anlat biz orda olacağız. Bunları söyleyerek oda annem gibi öpüp kapıya gitti. Artık içimde bir endişe baş göstermeye başladı. Baştan aşağıya titriyor ve Allah'a babaannemin bana gösterdiği gibi ellerimi açıp dua ediyordum. Kendimi ilk defa bu kadar zavallı hissetmiştim. O zamanlar pek bi anlayamamıştım ama ben olgunlaştıkça daha iyi anlıyorum. Onlar o gün herşey pahasına insanları kurtarıp birlikte ölüme yürüdüler. Hemde peşlerinde beni bırakarak.Onların peşlerinden kapıya doğru gittiğimde birsürü adamın annem ve babamı öldüresiye dövdüğünü gördüm. Gitmek onlara yardım etmek istedim. Ama annem bana öyle bir bakıyordu ki. O anda fark ettim annem onlarca iri adamın tekmelerine tebessümle karşılık veriyordu. Babamda aynı şekilde böyleydi ve birbirlerinin ellerini sımsıkı tutuyorlaardı. O anda bağırarak hıçkırarak ağlama başladım. Sonra onları öyle gördükçe nefesim kesildi nefes alamaz hale geldim ve yere düştüm.
Annem ve babamın yüzleri elleri her yeri kan içinde kalana kadar dövmüşlerdi. Sonra iki adam demir sopalarla vurmaya başladılar ve annem çığlık atarak haykırarak bana gitmemi daha fazla izlemememi söyledi ama yapamadım. Ölmek üzereydim. O adamlar benden tüm varlığımı almışlardı.Ordan o manzardan kaçmak o kadar çok istedim ki ama gidemiyordum. Olmuyordu. Benim küçücük bedenime inanılmz bir yük vermişlerdi ve ben ömrüm boyunca bu yükü taşımak zorundaydım. Annemin o kanlı yüzününü o kadar tekmeye yumruğa rağmen tebessüm ederek bana bakmasından babamın herşeyi kabullenip annemin elini sıkıca tutup son nefesine kadar bırakmamasından. O an onların bu aşklarına insanlıklarına kişiliklerine lanet ettim. Neden bencil olamadılar ve herşeyi bırakmadılar diye düşündüm. Ama onların o tebessümle bakan yüzlerini gördükçe pişman olmadıklarını anlamış ve bende kabullenmiştim.
O adamlar anne ve babamın azrailleri olmuşları. Onlara demir sopalarla acımasızca vurarak canlarını almışlardı. Bunları benim gözümün önünde yapmalarıda insanlık dışı birşeydiki zaten onlar insan değillerdi. Hep içimde yaşıycaklarına dair bir umut vardı. Olduğum herde çömelmiş gözlerim ağlamaktan artık morarmiş haykırarak ve nefes almaya çalışarak izlemeye devam ettim. İlk defa annemi dinlemedim ve orda durdum onlara arkamı dönmedim. Hipnoz olmuş gibi onların birbirine kenetlenmiş ellerine bakıyordum çünkü bu onların yaşadığının belirtisiydi. Sonra bi anda o eller birbirinden ayrıldı.
Çığlıklar bana gitmem için yalvaran sesler kesildi ve adamlar durdu.Ellerinden gözlerimi çekip adamlara baktığımda hiçbir kasları hareket etmiyordu. Sanki programlanmışlardı. Sonra içeriye bir adam girdi yaşlı bir adam. Tekerleki sandalyeyle birlikte. Annem ve babama bakmadan direk benim yanıma geldi. Adamların elinden o kanlar içindeki sopaları aldı ve benim yüzümün hizasında havaya kaldırdı. İşte o an annemlerin yanına gidicem diye hem seviniyor hemde annemlerin beni korumak için hayatlarından olmalarının bir işe yaramadığını anladığımda üzülmüştüm. Korkuyla titrek bir nefes çekip gözlerimi sımsıkı kapatım. Ama beklediğim darbe bir türlü gelmedi. Sonra yanağımdan beyaz badime kadar soğuk birşeyin tenime değdiğini hissedip gözlerimi korku ve dehşetle açtığımda acımasız adamın anne ve babamın kanını üstüme sildiğini fark ettim. İşte o an bağırışlarım tekrar geri geldi ve benden uzak durması için yalvardım. İki parmağıyla çenemi kavrayıp gözlerine bakmamı sağladı. Nefretle konuşmaya başladı. "Sana hayatın boyunca peşini bırakmıycak bir hediye verdim küçük hanım. Bu benin sana erken yılbaşı hediyem. Sen artık bunu sırtında taşımak zorundasın. Aynı kambur insanların hayatları böyünce o sırtlarındaki çıkıntıyı taşıdıkları gibi. Onlar yaptı ve cezasını çekti. " sonra iğrenç bir kahkaha atmaya başladı. Ben artık nefessiz kalmış ve bayılmak üzereydim bayılmadan önceki tek hatırladım şey ise fren sesleriydi. Sonrası ise karanlıktı.
12 yıl sonra işte tam buradayım. Odamda. O sırtımdaki yükle birlikte 12 sene geçti. O olaydan sonra babamın telefonda görüştüğü adam gelip beni aldı ve bana babam gibi baktı. Hiç bi zaman kendimi fazlalık gibi hissetmedim ve Buse adında bir kardeşim oldu. Aynı yaştaydık ve adamın yani haluk amcanın kızıydı. Ben ise Berna Burak sancak çiftinin tek mükemmel kızıyken şimdi Haluk Çavdar'ın kızı olarak geçiyorum. O olaydan sonra çok fazla ilaç kullandım ve tedavi gördüm ama fazla işe yaramasalarda ben kendi yöntemimle hallettim. Artık o fazlalık benim bedenimden bir parça haline geldi. Annem ve babamı en iyi şekilde temsil edemesemde temsil etmeye çalışıyorum. Onları ve onlarla geçirdiğim 6 senemi ölesiye özlüyorum ama artık çok geç. Onlardan geriye kalan fazla birşey yok. Ailem olmadan ilk geçirdiğim doğum günümde kendi kendime bir konuşma yaptım ve o konuşmaya uyarak yaşıyorum...
"Ben Berna ve Burak SANCAK'ın kızıyım.Onların mükemmelliğinin tek bedendeki haliyim.Onların tek gerçeğiydim ve hepde öyle olacağım.Ben Buğlem Sancak'ım ve asla pes etmiycem ve o adamın bıraktığı acıyla yaşıyacağım.Annem gibi yüzsüz biri olup istediğimi alana kadar insanları sıkıcam ve babam gibi adaletin bekçisi olmaya çalışacağım.Bu küçük kız büyüyecek ve annesi gibi olacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE GİBİ...
De Todo**** O akşam yıllardır hissetmediğim o acı tekrar kendini belli etti.Ben o acının kalbimdeki yerini unutmuşken o kendini hatırlatmak ister gibiydi.O yaşananlardan sonra her şeye alışmış her türlü psikolojik acıya dayanmak için çabalarken ve hatt...