Multimedya-Sinan
Ve şimdi sıra güzel annemin mezarına babamla birlikte gidip onu ziyaret etmekti. Ama bunu nasıl yapa bilirdim ki, Ebru babamın da geldiğini anlamasın. Aslında kendim de gide bilirdim. Ama babamın da yanımda olmasını istiyordum. Babam belki ben gittikten sonra fazla ziyaret etmemiştir. O yüzden şimdi benimle gelmesi daha iyi olur.
Odamdan çıkıp aşağı indim. Salona geçtiğimde yalnızca Sinanla Ebru vardı.
Ebru beni gördüğünde her zamanki nefret ettiğim şeytanca gülümsemesiyle "Noldu canım, babanı mı arıyorsun yoksa?" dedi.
Sinan da beni fark edip döndü. -"Sümeyra, babanı arıyorsan mutfakta olmalıydı." dedi.
Ebru da ben de anlamsızca kaşlarımızı çatıp ona baktık.
O da 'ne?' anlamında kafasını salladı.Ben yine hiç bir şey demeden salondan çıkıp mutfağa ilerledim. Babam mutfaktaydı. Kendine kahve yapmıştı.
-"Babacığım"-dedim yanına doğru giderek. O da bana -"Prensesim, yorgunluğunu aldın mı?"-diye sordu.
-"Evet babacığım." sonra da kahveye bakarak "Babacığım, kendin kendine kahve yapıyorsun. Bizim evin himetçisi yok mu ki?".
-"Var kızım, tabii ki var. Sadece olarak bu gün izin verdim. Senin için dışarıda yemek yemeği planlamıştım. Yemeği dışarıda yiyeceğimize göre ve de -" elindeki kahveyi göstererek-" kahve de yapa bildiğimiz için bu günlük gerek kalmıyor yardımcıya falan."
Ben de gülümsedim. -"Tamam o zaman düşünceli babam benim." Deyip kendime bi çay süzdüm. Ve babamın önüne oturdum. Çayımdan bir yudum alıp babama diktim gözlerimi.-"Baba, bu gün benimle annemin mezarına gidelim mi?"-dedim.
Babam da bana şevkatle bakıp konuştu.-" Canım kızım benim. Gidelim tabii."
-"Onu o kadar çok özledim ki baba"- dediğimde gözümden yaş damladı. Babam da kalkıp hemen yanıma geldi. 'canım kızım' deyip beni kollarının arasına aldı. Ben de ona sarıldım. Ağlıyordum. Bu sahneyi Ebru görse kesinlikle delirirdi.
-"Biliyor musun kızım" dedi babam -"ben de hiç unutmadım Damlayı. Her gün şirketten çıktığımda gidip mezarını ziyaret ediyorum. Ne yapayım özlüyorum." Ne? Demek annemi unutmamışsın baba.
-"Baba ben sandım ki, sen annemi unutmuşsundur."-dedim ağlamaklı sesimle. Babam da -"Kızım ne demek o? Hiç öyle şey olur mu? Ben anneni nasıl unuturum?" yüzünü tamamen bana tutup "Evlendim diye mi böyle düşünüyorsun yoksa?." babam bir şey diyecekken telefonu çaldı. Babam telefona bakıp bana döndü-" Kızım bak bu konuyu mutlaka konuşucaz tamam mı? Söz! Her şeyi açıklayacağım sana. Şimdi hemen geliyorum. Hazırlan gidelim." diyerek ayağa kalktı. Kızmamıştı bana. Bunu biliyorum. Ama bir az hayal kırıklığı gibi bir şeydi. Ona güvenmediğimi düşündü sanırım. Allahım ben ne saçmalıyorum neye güvenmeyecekmişim ki ben?! Karışık fikirlerden kurtulmak içim başımı sağa-sola sallayıp kalktım. Mutfaktan çıktım. Odama çıktığımda Ebrunun hala salonda olduğunu gördüm. Çok şükür ki kalkmamıştı. Televizyon izliyordu. Ama yanında Sinan yoktu.
Merdivene yönelip odama çıktım. İçeri girip hemen çantamı da alıp çıktım odadan. Babamın yanına gidiyordum ki Ebru karşıma çıkıp -"Nereye"-diye sordu. Ben de -"Ben şeyy"-dediğimde arkamdan babamın sesini duydum. "Kızım hazırsan çıkalım"-dedi bana. Sonra da Ebruya dönüp "Hayatım biz akşama geliriz merak etme." dedi.
Ebru da ona "tamam hayatım" dedikten sonra bana sert bir bakış attı. Bu bile korkmama yeterdi.
Babamla birlikte evden çıktık. Arabada giderken hiç konuşmadık. Sonunda mezarlığa varmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇİZGİSİ
ChickLitBu Benim hikayem. Bu benim kaderim. (Sümeyra) °•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•° "Benden korkmana gerek yok. Hem ağlamana da gerek yok. Benden niye korkasın ki?!" Gözyaşlarım birer-birer yeşil gözlerimden akıyordu. Belki ondan değil de, bundan sonraki nasıl o...