5

1K 158 133
                                    


LALİSA.

Evin kapısını hızla çekip üç kere kitledim. Çoktan 10 gün olmuştu, Jungkook bitmişti ve ben artık dağ başı tenha evime gitmeliydim. Şehir içi her zaman sıkıcıydı.

Almam gerekenler, bunlar sadece Jungkook'un kemikleri, arabanın bagajındaki gizli bölüme giriyor. İtiraf etmem gerekir ki o yediğim en lezzetli av. Kaslarının damağımda bıraktığı yumuşak doku aklıma gelince dilimi şaklattım. Şimdi, kemiklerden kurtulma vakti. Bunun için dag başı evime gitmeliydim. Kemikleri her zaman o koca malikanenin bodrumundaki fırınında yakardım. Kısacası, temiz iş. Her şey için bir planım vardı.

Çevirmelere yakalanmamak için ana yolu es geçip daha sapa yerlere başvuruyorum. Kemikler her na kadar bagajda gizlenmişte olsa, yanlarında bir köpek varsa başım çok fena derde girebilir. Tanrım, bunun olmasını asla istemem. Daha yenecek çok insan var. Bu düşüncenin midemi yaktığını hissediyorum, yangın hissi kasıklarıma kadar vuruyor. Sanırım acıkıyorum. Ah, ne dert ama. Jungkook daha yeni bitmişti oysaki. Doyumsuz aç köpeğin tekiyim. Aklımdan geçenler beni güldürüyor.

Bir an önce eve gitmeyi ve kemiklerden kurtulmayı umuyorum. Arkamda iz bırakmayı sevmem. Ve daha sonrada avlanmak istiyorum, tekrardan.

Çoktan 10 gün oldu. Birilerini ayartmayı özledim sanırım. Bu her seferinde heyecanlı oluyor.

Daha sonra, onu görüyorum. Onu görmemle gaz pedalındaki ayağım yavaş tavaş çekiliyor. Motorunu kenara çekmiş, kömür karası saçlarını karıştırırken, bir aşağı bir yukarı bakarak etrafa attığı aptal bakışlar beni gülümsetiyor. Daha sonra arabamı fark etmesiyle heyecanlı bir şekilde bana koştuğunu görüyorum. Tanrım, ne aptal.

Dolgun dudaklarıma en çekici gülümsememi yerleştiriyorum saniyeler içinde. Erkekler davetkâr gülümsemelere bayılırlar. Boyu 1.80lerde, zayıf olması beklentilerimi karşılamasada beyaz teni lezzetli gözüküyor. Jungkook ana yemekse bu bir tatlı olabilir.

"Hanımefendi." Cama vuruyor iki kez. "Buyrun. Bir şey mi istediniz?" Cam yavaş yavaş inerken yüzünü daha da yaklaştırıyor bana. "Sınıra gitmek istiyorum fakat kayboldum. Telefon buradan çekmiyor. Siz biliyor musunuz? Buranın yerlisi gibisiniz, mutlaka biliyorsunuzdur. Lütfen yardımcı olun."

"Yerlisi olduğumu nerden anladın?" Diye soruyorum tatlı bir sesle. Bilmiş bilmiş sırıtıyor hemen. "Ben kestirme diye ana yolu değil arka yolu kullandım. Bu tür tenha yollar genelde tehlikeli olur ve kadınlar iyi bilmedikleri bu tür tenha yerlerden uzak dururlar. Siz bu kadar rahat olduğunuza göre demek ki iyi biliyorsunuz buraları." Peltek peltek konuşması beni güldürüyor. Düşündüğüm kadar aptal değildir belkide.

"Tamam. Beni yakaladın. Seni sınıra götüreceğim. Karşılığında bana adını söyleteceksin ama."

"Adım Sehun." Diyor heyecanlı heyecanlı. "Beni siz mi götüreceksiniz?"

Parmağımın ucuyla motorundaki benzin miktarını gösteren ibareyi işaret ediyorum. "O kadar benzinle sınıra kadar gidemezsin. Önümüzde ki yol boyunca istasyonda yok. Anlayacağın tek şansın benim."

"Ama motorumu burada bırakamam."

"Onu arabanın arkasına bağlarız." Diyorum onun peltekliğini taklit ederek. Kahkaha atıyor. "Siz harika bir kadınsınız! "

"Ne demek." Dedikten sonra arabamın kapısını açıp kendimi dışarı atıyorum ve motoru bağlamak için bagajdan halatı çıkarıyorum. O da motoru çekip arabanın arkasına yerleştiriyor.

"Hey, adınızı söylemeyecek misiniz?"

"Adım La Lisa. Bana Lisa de. Sehunie~"




___________

Vee bu da finaldi. Anlayacağınız Lisa vazgeçmiyor sjksbskdj. Birazdan Jennie kurgusu yayınlayacağım. Her üyeye bir OC yazmaya çalışıyorum ve bir tek Jen kalmıştı. Ona da destek olun lütfen~








diabolus ↻ la lisa manoban ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin