5::ayçiçek

4.6K 649 588
                                    




Kırmızı ve mavi ışık, ambulans sesi ve omuzlarımdaki battaniye. Şu anki durumumu özetleyen tek şeydi.

Soobin'in cesedini gördüğümden beri transtaydım. Sadece titriyor ve karşı duvara bakıyordum. Beni Yoongi bulmuştu. Kapıyı zorla açmış, yerdeki bedene tepki göstermemeye çalışarak beni hızla oradan çıkarmıştı ama nafileydi. Kendimi çok kötü hissediyordum. Bu durum hiç bitmeyecek gibiydi. Sonsuz bir döngüye girmiş gibiydim.

Kan, hatırladığım tek şey kandı. Yüzüne bile bakamamıştım, o kadar çok kan vardı ki etrafta kırmızı renginden nefret eder olmuştum.

Jimin'le Yoongi beni barın dışına çıkardıktan on dakika sonra ambulans ve polis ekipleri gelmişti. Bardaki herkesi çıkardıklarında sadece ben kalmıştım. Yoongi ve Jimin de destek olmak için gitmemişti.

"Yine karşı karşıya geldik, Bay Kim." Yeonjun'un cesedi için beni sorgulayan herif karşımdaydı ama tepki veremiyordum. Adeta donmuş gibiydim. Titriyor ve yere bakıyordum. Omuzlarımda Yoongi'nin elleri vardı ama etki etmiyordu.

"Choi Soobin'i nereden tanıyorsunuz?" diye sorduklarında cevap vermedim.

Soobin bende beş yaş küçük olan masörümdü. Belimdeki rahatsızlıktan dolayı her hafta ona uğrar, masaj yaptırırdım. Sihirli elleri vardı resmen. Hatta bu konu yüzünden onunla hep alay ederdim. Artık onu göremeyecek olmak beni çok üzüyordu. O kadar iyi birisiydi ki benim yüzümden ölmesini kaldıramıyordum. Onun gibi bir çocuk benim gibi boktan biri yüzünden ölmemeliydi.

''Masörüydü.'' Jimin'in titreyen sesini duyduğumda rahatladım. Ondan destek alıyordum.

''Choi Soobin'le ileri derecede bir ilişkiniz yoktu değil mi?''

Yoongi sert bir sesle konuştu. ''İleri derecede derken?''

Polis memuru cevapladı. ''Sevgili falan değillerdi, değil mi?''

''Hayır,'' dedim ağlamaktan dolayı boğuk çıkan sesimle. Herkes konuşmama şaşırmış olacak ki irkilmişlerdi. ''Sadece masörümdü, benden küçük arkadaşımdı. Kardeşim gibiydi hatta. Ona hiç o gözle bakmadım, o da bana.''

Polis memuru elindeki not defterine birkaç şey daha karaladı. ''Onu en son ne zaman gördün?''

Boğazımı temizledim. ''Yeonjun'un ölümünden önceydi. Bayağıdır ona masaja gitmedim. Bugün beni izlemeye geleceğini bile bilmiyordum.''

Polis memuru yanındaki meslektaşına döndü. ''Buradaki birkaç kişiyi daha sorgula. Çocuğun giriş saatine ve kamera kayıtlarına baksınlar. Katil, barın genel durumunu bilen biri büyük ihtimalle. Daima müşteri bile olabilir. Onlara da baksınlar, iyice araştırsınlar. Bar çalışanları da sorgulanmalı. Bu, artık basit bir cinayetten çıktı. Basit bir katil değil.''


''Seri katille karşı karşıyayız.''



Seri katil lafını duymamla dizlerimin üstüne çöküp öğürmem bir olmuştu. Tanrım, neyden bahsediyorlardı bunlar?

''Seri katil ne alaka? Yani nereden buna kanaat getirdiniz?'' Yoongi hislerime tercüman olurken Jimin ellerini sırtıma koyup okşamaya başladı. Sakinleştirmeye çalışsa da kendi de oldukça gergindi. Titrediğini hissediyordum.

Polis memuru cebindeki telefonu çıkarmadan önce meslektaşı ile göz göze geldi. Ondan gelen onaylamayla telefondaki resmi gösterdi.

Bu bir nottu.

Üzerine Soobin'in kanı bulaşmış olsa da yazılar oldukça belirgindi.





'Güzel Taehyung'uma ithafen'





riddle ☨ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin