24::adını yazacak

3.6K 488 453
                                    

İyi okumalar~

Kimseye güvenmemem gerektiğini öğrenenecek yaşı geçmiştim. Artık kocaman bir adam olmuştum, bu tür şeyleri kafama takıp üzülmemem gerekiyordu ama elimde değildi. Etrafımda fazla kişi varmış gibi gözükse de aslında kimse yoktu. Sadece Jimin ve Yoongi vardı. Başından beri yanımda duruyorlardı. Desteklerini eksik etmiyorlardı, bu yüzden onlara minnettardım.

Yalnızlığa alışmıştım. Jungkook'la beraber kaldığımızdan beri Jimin'den uzaktaydım. Arada sırada görüşsek de son iki haftadır bu durum oldukça seyrekleşmeye başlamıştı. Sadece telefonla konuşuyorduk. Önceden her gün telefonda dertleşiyorduk ama artık bu durum iki günde bire düşmüştü. Hatta belki de daha az. Onun sesini ilk defa bu kadar uzun süredir duymamıştım. Özlüyordum, yalan söylemeyeceğim. Ama Jungkook özellikle onunla konuşmamam gerektiğini tembihlemişti. Jimin'den uzak durmalıymışım. En azından onun iyiliği için. Çünkü katilin listesini bilmiyorduk. Jimin vücudumu gören kişilerden biriydi. Katilin listesinde yer alıp ölebilirdi. Bunu kesinlikle istemiyordum.

Geçen haftaki sorgudan sonra herkesin benden şüphelendiğine inanmıştım. Jungkook dışında herkesin en azından. Bay Hwui heykeli sipariş eden kişinin ismini söyleyince en büyük şüpheli olmuştum.

Tanrı aşkına, bunu nasıl düşünebilirlerdi ki zaten? Benim param yoktu. Kendi evimde bile kalmıyordum şu an. Bir milyon doları nasıl bulmamı bekliyorlardı? Kendi başarısızlıklarını benim üzerime atmayı kesmeleri gerekiyordu. Şu ana kadar doğru düzgün şüpheli bile bulamamışlardı. Utançlarından beni ortaya atıyorlardı. Nefret ediyordum. Neyse ki Jungkook onlarla konuşup durumu düzeltmişti.  ''katil bunu Taehyung'a armağan ediyor, bu yüzden böyle bir şey yaptı.'' Durum da bundan ibaretti zaten.

Her şey boka giderken Jungkook da değişmeye başlamıştı.

Daha doğrusu Jeongoo geldiğinden beri başlamıştı bu değişim. Ancak heykel olayından sonra son hızla ilerlemişti. Kendini benden uzak tutmaya çalışıyordu. Bana destek olması gerekirken elinden geldiğince uzaklaştırıyordu. Gururumu kırıyordu bu durum.

Onu çok seviyordum. Yüzüne karşı söyleme cesaretim olmamıştı ama gerçek buydu. Yanımda olmadığı an gözlerim arıyordu. Benden uzaklaşmaya çalıştıkça ruhum biraz daha parçalanıyordu. Zaten iyi değildim, zar zor ayakta durmaya çalışıyordum. Jungkook'un hareketleri de beni uçuruma sürüklüyordu.

Jeongoo ile neden orada olduğumu bile sormamıştı. Büyük ihtimalle kardeşiyle konuşmuştu ama yine de benimle konuşmasını tercih ederdim. Garip davranıyordu.

Bir haftadır sevişmemiştik. Sadece kısa öpüşmelerle ilerliyordu şu anda. Normalde cinselliği fazla umursamam ama Jungkook'un karakterini az çok çözmüştüm. Böyle biri değildi. Tensel temasa önem gösterirdi, şu anda yaptığı hareketle kendisiyle çelişiyordu. Sanırım Bay Hwui'nin sözleri onu derinden etkilemişti.

Cinayetlerin artma nedeni Jungkook'un benimle artan temasıydı. Bu durum katili kızdırmıştı. Jungkook'u geçen sefer öldürememişti ama şimdi onu en derinden yaralayacak şeyi yapıyordu: Psikolojik baskı. Cinayetlerin Jungkook yüzünden hızlandığını düşündürüyordu.

Yalnızca bu değildi.

Bu konuyu Jungkook'la konuşup anlaşmaya çalışmıştım. Beni dinlemişti. O tatlı dudaklarıyla bana öpücük vermişti ama başka bir sıkıntısı daha vardı. Bana anlatmadığı bir durum vardı. Çok sık yanımdan ayrılmaya başlamıştı. İşim var diye çıkıyordu ama biliyordum ki yoktu. Normal bir durumda olsak aldattığını falan düşünürdüm. Fakat şu anda öyle bir durum yoktu. Benden bir şey saklıyordu ve bu hiç hoşuma gitmemişti. Elinde patlayacakmış gibi hissediyordum. Ne zaman kendi bir şeyi halletmeye çalışsa hep bir sıkıntı oluyordu.

riddle ☨ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin