İyi okumalar~
Her gün aynı berbatlıkla ilerliyordu. Yaşadıklarım bir film gibi gelse de gerçek olduğunu hatırladığım an ağlamak istiyordum. Sonsuz bir döngüde olduğumu hissettiğim günlerden biriydi.
Markete çıktığımda saat akşam altıydı. Bu gece Jimin'in o meşhur aile günlerinden birini yaşayacaktık. Jimin, Jihyun ve küçük kardeşleri Mina toplanıp her ay bir gece seçip film gecesi yapıyorlardı. Çoğu zaman ben de onlara dahil oluyordum. Bu gece de aynısı olacaktı. Abisinin evinde toplanacaktık. Gerçi koca bina onlara ait olduğu için hiç zorlanmayacaktım, misafirlik gibiydi. Orası aile evi olarak geçiyordu. Jihyun da alt katımızda oturduğundan tam olarak misafirlik gibiydi. Sadece Jimin yüzünden gidiyordum.
Jimin işe gitmeden önce benimle konuşmuştu. "Taehyung akşam abime gideceğiz. Kız kardeşim Mina da orada olacak, itiraz kabul etmiyorum. Bu yüzden akşam yemek için abur cubur al."
Emirleri kesindi, ona itiraz edemiyordum. Hiçbir zaman edememiştim zaten. Jimin'in üzerimde bir baskısı vardı. Buna bir türlü anlam verememiştim. Hala daha anlam veremiyordum.
Şu anda da bana verdiği emirleri yapıyordum. Elimdeki kağıtla markete ilerliyordum. Üzerimde eski kırmızı bir atkı, siyah bir kaban ve pantolon vardı. Ortama uyum sağlıyordum. Aralık ayının soğukluğunu iliklerime kadar hissediyordum. Her an hasta olabilirdim ama umursamadım.
Kırmızı atkımı burnuma biraz daha yaklaştırdım ve markete girdim. İçimden küfür etmekle meşguldüm. Bu sabah Yoongi yanıma geldiğinde günümü ona sarılarak geçirmek istemiştim. Onun yeri kalbimde oldukça ayrıydı. Birlikte vakit geçirmek istemiştik. İkimize birer sıcak çikolata yapıp aralık ayını biraz da olsa çekilebilir hale getirmeye çalışmıştı ama Jimin bunu bozmuştu.
Onun aile film seanslarına gitmek istemiyordum. Biliyorum, benim gibi yetim birini ailesi olarak görmesi çok güzel bir şeydi ama şu anki durumum bunu onaylamıyordu. Sadece yatağımda yatıp tek başıma film izlemek istiyordum. Belki Yoongi de yanıma gelebilirdi. Çünkü o sessiz biriydi, her şeyi çekilebilir hale getiriyordu. Birbirimize sarılıp hiç konuşmadan uzanıyorduk. Ona baktıkça huzurla doluyordum. Garip bir histi. Bu şeyleri bana yaşatan tek kişi oydu.
Ofladım. Bir an önce buradan ayrılmak istiyordum. Market raflarında ilerlerken Jimin'in benden istediği şeylere göz attım. Bir paket süt, on paket Pringles, 7 paket Doritoa, dört şişe soju ve kız kardeşi Mina için de üç paket çikolata.
Easy peasy lemon squesy.
Süt paketlerini sepete koydum ve hızla cips reyonuna doğru ilerledim. Bu sırada tanıdık bir sima gördüm. Bir anda donakalırken hızla rafların arasına saklandım.
Jeon Jungkook.
Kenardan gizli bir şekilde ona baktığımda gördüğüm şeye emin olmak istedim. Evet, oydu. Her zamanki heybetiyle hemen karşımda yer alıyordu. Tamamen siyah giyinmişti. Şişme, kalçasının altına gelen montu; yırtık dar siyah kotu ve deri postalları vardı. Üstündeki tek rankli şey boynuna sardığı gri yün atkısıydı. Eh, kırmızı yanaklarını saymazsak oydu. Üşümüş gözüküyordu. Uzun saçları yanaklarına düştüğünde ofladı. Elindeki cipsleri sepete bırakırken elini bileğine attı, istediği şeyi bulamadığından dolayı bir kez daha ofladı. Sanırım saçları için toka almayı unutmuştu. Aslında büzdüğü dudaklarıyla oldukça tatlı görünüyordu ama bunu benden duymadınız.
Rafların arasında durduğum için birkaç kişi garip bir şekilde bana bakmıştı. Onlara gülümsemeye çalışsam da bakışlarından bir sapık gibi göründüğümü anlıyordum. Buradan bir an önce ayrılmam gerekiyordu. Etrafa göz attım. Jungkook'a görünmemem gerekiyordu. Derin bir nefes aldım. Ona çaktırmadan yanından geçecektim ki adımı duydum. "Taehyung?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
riddle ☨ taekook
Фанфик❝Kim Taehyung küçük bir barda şarkı söyleyen bir gençtir. Sesiyle oradaki herkesi kendine hayran bırakır, tek bir bakışıyla aşık ederdi. Hayatı garip bir şekilde normal geçiyordu. Ama her şey barın arkasında bulduğu cesedin üzerindeki bilmeceyle de...