yoongi'nin ağzından:
namjoon'un yanıma yürümesiyle oturduğum yerde dikleştim ve yanıma gelmesini izledim. kulağıma eğildi ve fısıldadı.
"sevgilim. seokjin adı. bir avukat. jimin hakkında bilgi topladı. bir arkadaşım var. adı kai. o da bir avukat. sana atılacak ve birazdan konuşmaya gelecek. bilgileri verecek." gülümserken namjoon'a baktım.
"sağ ol. yardımın çok dokundu. bende senin istediğin bir şeyi yapacağım. söyle bana. ne istersin?" taehyung ve hoseok ise namjoon'un arkasından bana bakıyorlardı. ne isteyeceklerini anlamıştım bile. ama namjoon'un istemesine izin verdim.
"seninle takılabiliriz. biliyorsun ki kimseye kötülüğümüz dokunmadı. kendimiz uyuşturucu kullanırken yakalandık." taehyung ve hoseok onu onaylarken omuz silktim. "olabilir. yardımınız dokundu sonuçta." namjoon gülümseyip onaylarken diğerleride rahatlayarak nefes verdiler. o sırada gardiyanlardan biri yanıma yürüdü. "avukatın geldi." onayşadım ve ayağa kalktım. namjoon'a göz kırptım ve gardiyan ile beraber avukatıma doğru yürüdüm.
ellerimi kelepçelediler ve sandalyeye oturttular. bir süre sonra avukatım geldi ve karşıma oturdu. gülümsedi.
"ben kai. ama sen beni biliyorsundur zaten. namjoon." gardiyan bizi pek dinlemediği için fısıldayarak rahat bir şekilde benimle konuşabiliyordu. onu kafamla onayladım.
"pekala davan ile ilgili konuşmamı mı istersin yoksa-" kafamla onayladım. "diğer konu. bilgi ver bana."
onaylarken ellerini birleştirdi ve bana baktı. "adı jimin. fotoğrafları gördüm, hepsini değil tabii, ama gözüktüğü kadarıyla sana doğruyu söylüyor. seokjin onunla zaman geçirdi. yüzünü sana doğru atmış." gülümserken öksürdüm ve ciddi bir şekilde hafifçe kai'ye eğildim.
"eee nasıl biri?" o da bana eğildi ve konuşmaya başladı. "seokjin'in dediğine göre aşırı utangaç ama safmış. hemen seokjin ile arkadaş olmuş. ilk başta tereddüt etmiş tabii ama sonradan olmuş. iyi çocukmuş. hayat doluymuş. ve yaptığı şeyden yanındaki arkadaşının hiçbir fikri yok büyük ihtimal." onayladım.
"anladım. seokjin arkadaşlığına devam etsin. ona mektup yazacağım." onayladı ve gülümsedi. "pekala. şimdi sizin davanız ile ilgili konuşmamız gerek. hala bir avukatım nasıl olsa." göz devirdim. ama bana işe yarar olduğu için onayladım.
bir süre davam hakkında boş boş konuştu ondan sonra gitti. beni de içeri götürüp kelepçelerimi çıkardılar. namjoon'ların oturduğu yere gittiğimde bana merakla baktılar. onlara döndüm.
"iş tamam. seokjin arkadaşlığa devam edecek. bende ona son bir mektup atacağım. mektupların gelmesi uzun sürüyor. bana bir telefon ayarlaman ne kadar sürer?" namjoon gülümserken taehyung'u işaret etti.
"iki dakikasını bile almaz." taehyung da gülümserken ben de gülümsedim.
gittikçe yaklaşıyorum jimin.
jimin'in ağzından:
jungkook, jin denen çocukla çabucak kaynaşmıştı. ben biraz garip buluyordum ama iyi çocuktu. o yüzden arkadaş olmamızda büyük bir sakınca görmemiştim.
beraber bir cafede oturup tatlı yerken jin bana baktı sonra kafasını çevirdi. sanki söylemek istediği bir şey varmış ama söyleyemiyormuş gibi. kaşlarımı kaldırırken jungkook ayağa kalktı. "siktirrr geç kaldım. okulda olmam lazım. sonra görüşürüz" apar topar yanımızdan ayrılırken arkasından bakıp güldüm. salak çocuk.
jin ise tatlısından yerken bana baktı. "sana özel bir şey söyleyebilir miyim?" kaşlarımı kaldırıp jin'e baktım. "ne oldu?" sonunda açılıyordu. bakalım sen kimsin.
"jungkook'un duymasını istemediğim için gitmesini bekledim." merakla onu süzefken bana eğildi. "ben aslında bir avukatım. hapishanede olan biri için çalışıyorum." gözlerim büyüdü. acaba yoongi ile aynı olan hapishane mi?
"peki çalıştığın hapishanede min yoongi isimli bir katil var mı?" bir süre yüzümü süzdü beynimi okumaya çalışıyormuş gibi. ondan sonra onayladı. "evet. neden ki? onun hakkında ne biliyorsun?"
yutkundum. "yani sadece kötüleri öldürdüğünü. o kadar." o ise gülümsedi. "peki sempatik buluyor musun? onu ziyaret etmek ister miydin?"
gözlerimi kırpıştırdım. "y-yani gerçekten edebilir miyim? ziyaretçi kabul etmediğini sanıyordum."
"ama seni eder." gözlerimi büyüttüm. "nasıl? neden?" o ise ne dediğini yeni anlıyormuş gibi yutkundu. "yani ben hapishanedeki müvekkilim ile konuşursam ve o da onunla eğer iletişime geçebilirse neden olmasın?"
"eğer oldu öyle bir şey diyelim. nesi olarak gideceğim ki? istemez beni."
seokjin ise omuz silkti.
"ona da sonra bakarız."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
murderer / yoonmin
Fanfiction"seni seviyorum yoongi." "ben de seni seviyorum jimin. görüşürüz."