Arkadaşlar.

16 1 0
                                    

Dışarıda hava mükemmeldi.Çok güzel bir güneş vardı.Ve ılık tatlı bir rüzgar Fonanın yüzüne vuruyordu.Fona tam olarak nereye gidiceklerini bilmiyordu.Ama oraya varmayı sabırsızlıkla bekliyordu.
Gözlerini kapatıp kendini ılık havanın rahatlığına bıraktı...
Bir kaç saniye öylece kalmıştı.
Jack farkettirmemeye çalışarak onu izliyordu ve içinden;
"Ne kadar tuaf.Hiç bu kadar çocuksu biri olucağını tahmin etmemiştim!"Diye geçirdi.
Fona gözlerini açınca Jack onu izlemeyi bırakıp önüne baktı.
Hemen kafasını çevirmesine rağmen Fona onu izlediğini farketmişti.Gülümsedi ve bir gözü ile yolu izlemeye başladı diğeriyle de Jack'e bakıyordu:
"Puuff.Araba kullanırken çok tatlı görünüyorr!!"Diye düşündü Fona.
Platinium sarısı saçları rüzgarda sürekli uçuşuyordu ve bazen bir kaç teli gözlüklerine geldiğinde düzeltmek zorunda kalıyordu.Zaten kendini çok belli eden adem elması yutkunduğundan olsa gerek aşağı yukarı kıpırdanıyor du. Arada bir rüzgardan kuruyan dudaklarını diliyle ıslatıyor bazense kaçamak bakışlarla Fonayı süzmeyi ihmal etmiyordu.
Fona daha ne kadar gidiceklerini merak etmeye başlamıştı.Zaten bu siyah ferrari ile yeterince dikkat çekiyorlardı.Nereden geçseler mutlaka ilgi odağı oluyorlardı.Yanlarından geçen herkes onlara bakıyor ve uzun uzun arabayı ve içindeki'leri gözetliyorlardı.Bazen kırmızı ışıkta duruyorlardı.Yine kırmızı ışıkta durdukları sırada yanlarına pembe bir araba yanaştı.Araba da 4 kız vardı ve bunlar göz göre göre Jack'e sarkıyordu.
Fona;
"İnanmıyorum!!Bu ne rahatlık!??"
Diye düşündü.Aslında Jack onlara bakmıyordu bile ama arada bir kafasını şaşkınlığını gizleyemiyen Fonaya çevirip gülümsüyordu.Bazen ise Fonanın duyacağı şekilde mırıldanıyor ve;
"Bunlar ne kadar tatlı kızlar!"Diyor du.
Fona bazen;
"Bu beni kıskandırmaya mı çalışıyor??"
Diye düşünüyordu ama hemen sonra;
"Hayır ya beni neden kıskandırsın ki??"diyerek kendi düşüncelerini susturuyor du.

Sonunda Jack yavaşlamaya başlayınca Fona geldiklerini anlamıştı.Ama nereye geliceklerini bilmediğinden biraz şaşırmıştı.Ev gibi bir yere geliceklerini düşünüyordu ama Jack çok lüks duran bir Cafenin garaj tarafına doğru sürüyordu.Biraz ilerledikten sonra iyi bir park yeri bulup arabayı gri bir mersedesin yanına park etti.
Fonaya dönüp;
"+İşte vardıkk!"Dedi.
Arabanın motorunu durdurdu anahtarları aldı ve arabadan indi.Fona da emniyet kemerini indirdi ve arabadan çıkıp Jacki takip etmeye başladı.
Cafenin girişine yaklaşırken Fona;
"-Ee hani ben büyü yapmayı öğrenicektim?"Diye sordu Jack'e.
Jack Fonaya bakıp;
"+Elbette öğreniceksin!!"dedi.
Fona durdu ve etrafına baktı;
"-Burada mı öğrenicem?!"Diye sordu.
Burası baya kalabalıktı ve Fona burada hiç bişey yapamayacaklarını biliyordu.
Jack;
"+Tabi ki Hayır!"dedi.Bir kaç adım attı ve devam etti;
"+Buraya bizimkileri daha iyi tanıman için getirdim seni."Diye ekledi.
Fona;
"-Aaa anladımm!"diye karşılık verdi.
Cafenin kapısına kadar geldiler.Otomatik kapı iki yana açılıp geçmelerine izin verdi.Fona Jackin arkasından Cafeye girdi ve;
"Vay be.Burası baya iyii!!"Diye düşündü.
Bi yandan Jacki takip ediyor öte yandan da etrafına bakınıyordu;
"Cafeye girer girmez göze ilk çarpan şeyler avizelerdi.Bu parlak ve kristal avizeler zaten gündüz olmasına rağmen yanıyor ve etrafa loş bir ışık yayıyordu.
Cafenin duvarları için altın rengi kullanılmıştı.
İçi geniş olan bu Cafe baya doluydu.Dört bir yanında garsonlar koşuşturuyor ve ahşap ama şekilli masalara servisler götürüyor bir yandan da siparişlerini alıyorlardı.İçeride hafif bir kahvaltı kokusu seziliyordu.Cafe'nin dengesi çok iyi sağlanmıştı.Restoran gibiydi aslında.Neden sadece Cafe diyorlardı Fona anlamamıştı.Ama bu Cafe de işler kesinlikle harika yürüyordu.Her şey resmen senkronize halineydi ve en ufak bir aksama olmuyordu.Tüm müşteriler halindan memnun,bazıları ahşaptan bazıları deriden koltuklara oturmuş sohbetler ediyordu.Bazı kişiler kahvaltısını yapıyor diğerleriyse sadece çaylarını yudumluyordu.
Fona sonunda oturacakları masaya yaklaştıklarını farketmişti.Şu an ilerledikleri masa da 5 kişi göze çarpıyordu ve uzaktan olmasına rağmen Fona bunların kim olduğunu anlamıştı;
Mikael,Max,Emma,Tiffani ve Serra.
Fona Jackle beraber masanın tam önünda durdu.Herkes kafasını onlara doğru çevirdi.Ardından Jack;
"Herkese selamm.Kusura bakmayın biraz geciktik!"Dedi.
"+Yoğun bir trafik vardı..."
Serra hemen ayağa kalkıp Fonaya sarıldı ve;
"+Selamm hoşgeldinizzz!!"Dedi ve ardından;
"+Ahh Fona iyi olmana çok sevindimm."
Diye ekledi.
Fona ise sadece gülümsemekle yetindi.Serra ile beraber oturdular.
Fona önce biraz çekindi ne yapıcağını bilemedi.Daha önce pek arkadaşı olmamıştı.Zaten bunlar diğerlerinden farklı arkadaşlardı...
Fona herkesin onu süzdüğü'nü anlayabiliyordu.Çok heyecanlıydı ama belli etmemeye çalışıyordu.
Derin bir nefes aldı ve Kafasını kaldırıp
Masada oturan beşliye baktı;
Hemen yanındaki Serradan başlayarak masadakileri süzmeye başladı.
Serranın ince ve uzun bir bardakta süslü sarı bir pipetle kırmızı bir şey içtiğini gördü.Fona bunun vişne suyu olduğunu düşündü.Yanında oturduğundan gayet keskin bir vişne kokusu alabiliyordu.
Max ve Tiffani yine yan yana oturuyorlardı.Max kolunu Tiffaninin sırtına atmıştı.Önünde ise sade ve uzun bir bardakta duran yeşil bir içecek duruyordu.Tiffani ise daha dumanı üstünde tüten marshmello'lar ile süslenmiş bir içeceği iki avucu ile tutmuş öylece Fonaya bakıyordu.Fona bunun sıcak çikolata olduğunu düşündü.
Sonra kafasını Emma ve Mikaele çevirdi;
İkisi gayet rahat bir şekilde yan yana duruyorlardı.Mikaelin kahverengi saçları fön yapılmış gibi duruyordu.Önünde ise cam şişede kola vardı.Pembe ve uzun saçları olan Emma ise arada sırada Mikael'in saçlarıyla oynuyor sonra da önünde duran çilekli tatlıdan bir çatal alıp ağzına atıyordu.O da mikael gibi kola içiyordu.Fona kafasını çevirmeye devam etti ve birden Jack ile göz göze geldiler.Öylece birbirlerine bakmaya başladılar.
Bir kaç saniye sonra Max boğazını
temizler gibi yapıp ilgiyi üstüne çekti.Fona ve Jack birbirlerine bakmayı bırakıp onu dinlemeye başladılar.
Max yumuşak ama bir o kadar kendinden emin bir ses ile;
"+Evet,artık mavi gül bizi bulduğuna göre!"dedi ve Fonayı gösterdi.
"Şimdi ne yapıcağımızı düşünmeliyiz!"Diye devam etti.
Serra birden söze girip;
"Heey onun bir adı var!Ayrıca daha yeni geldiler izin verde içicek birşeyler alsınlar!"
Max dalga geçer gibi;
"Koruyucu olabilirsin Serra ama annesi değilsin eğer birşeyler içmek istiyorsa kendisi söyleyebilir!"Dedi.Fona onun neden bu kadar soğuk olduğuna anlam veremedi.
Sonrasında Serra tek kaşını kaldırıp Max'e bir bakış attı.Ve Max;
"+Peki,peki kusura bakma daha dikkatli olacağım!"dedi.
Fona ne olduğunu anlamadan onları dinliyordu.
Sonrasında Serra konuşmaya devam etti;
"+Birşeyler içermisin Fonacım??"diye sordu.
Fona biraz teredüttlü bir sesle;
"-Hayır,teşekkürler"Diyerek cevap verdi.
Sonrasında Serra;
"O zaman bizim takımla tanış!!"Dedi ve herkesi tanıtmaya başladı.Çocukların bazı özelliklerinden bahsetti.Jackin olduğu gibi onlarında kendine has güçleri olduğunu söyledi.
Ardından Jack söze girdi ve;
"Serra.Konuşmamız gereken daha önemli şeyler var.Biliyorsun değil mi?"diye sordu.
Tabi bu sözde bir soruydu.
Serra başını salladı ve;
"+Elbette!"dedi.Ve;
"+Fonayı eğitmeliyiz biliyorumm!!"diyerek devam etti.
Sonra başka bir ses araya girdi ve;
"+Daha da önemlisi hiç bir sorun yokken neden ortaya çıktığını bulmalıyız!"Dedi.
Bu Emmaydı.
Mikaelde konuştu ve;
"+Evet.Tuaf hiç bir sorun yok.Yani kurt adamlar dışında...Ama onlar mavi güle ihtiyaç olmadan da durdurulabilir."Dedi
Ardından Tiffani konuştu ve;
"+Peki o zaman Fona neden burda??"diye sordu.
Herkes kafasını Serraya çevirdi.
Serra vişne suyundan bir yudum aldı ve;
"Hiç bana bakmayın!Ben sadece onlar kendilerini koruyabilene kadar başlarında duruyordum."dedi.
Fona kendi kendine;
"Acaba neden burdayım?Bende merak etmeye başladım."diye düşündü.
Masadaki herkes fısıldaşır gibi konuşuyor ve tahmin yürütüyordu.
Fona birden;
"-Belki de yalnış alarmdır.Yani ben kimsenin bana ihtiyacı olmadığı bir durumda ortaya çıkmışımdır...Olamazmı?!"Diye sordu.
Masada ki herkes kafasını Fonaya çevirdi.Fona bir ân;
"Keşke konuşmasaydım".Diye düşündü
Ardından Serra;
"Daha önceki mavi güllerin koruyuculuğunu yapmış biri olarak konuşuyorum...Bu imkansız!"
Dedi ve devam etti;
"+Mavi gülün ortaya çıkmasının mutlaka bir sebebi vardır.Şu an değil belki ama o sebep ileri de kendini göstericek"Dedi.
Sonrasında Jack devam etti;
"+Madem henüz bir sorun yok.Hemen eğitimlerine başlayalım.Kendini korumayı öğrenmeye başlamalısın."Dedi
Ve masada ki herkes bunu onayladı.
Serra;
"+O zaman eğitim alanınaa!!"dedi heyecanla ve herkes masadan kalktı.Fona da onlarla beraber kalkıp arkalarından Cafenin garajına yürümeye başladılar.
Serra bir ân durup Fonaya baktı ve;
'+Bu sweati de nereden buldun??"
Diye sordu.Fona;
"-Jackin sweatlerinden.Elbisem yoktu ve onunkilerden alabiliceğimi söyledi.Bende bunu seçtim"
Dedi.
Serra;
"+Hmm Tuhaf..."dedi ve gözlerini kısıp Fonaya baktı.
Fona;
"-Tuhaf mı?Tuhaf olan ne??"diye sordu.
Serra devam etti;
"+Jack bu sweatini kimseye vermez.Hatta uzun zamandır kendisi bile giymedi.Sana verdiğine göre çok güveniyor olmalı."dedi ve gülümsedii.
Fona biraz utandı ve;
"-Kimseye vermez mi?Belki de ben mavi gül olduğum için vermiştir?Ya da sen kimseye vermediğini görmemişsindir ama o birilerine vermiştir..."dedi.
Ardından Serra;
"+Hayır inan bana.Daha önce kimseye dokundurtmadı bile."dedi bir kaç saniye durdu ve devam etti;
"+Sen de özel birşeyler var Fona.
Ve bu kesinlikle mavi gülden farklı..."dedi ve Cafenin kapısında duran Jacki işaret edip;
"+Onu etkilemiş gibi görünüyorsunnn!!"dedi heyecanla.
Fona bir ânlık utanma ve sakarlıkla konuştu ve dili resmen birbirine dolandı;
"-B-ben mi.A- hayır canım.Hayır sanmıyorumm biz sadece.Yani benim elbisem yoktu ve ben..."bir ân da konuşmaya devam ederse daha çok batıracağını anlayıp sustu.
Ve Serra ardından kahkahayı bastı.
Fona biraz daha utandı;
"Of yerin dibine girseydim keşkee"
Diye düşündü.
Serra ona bakıp:
"Pekii öyle olsun bakalım!!"dedi ve Fonayı kolundan tutup diğerlerinin arkasından sürükledi.
Garaja gittiler Fona Jack Ve serra üstü açık ferrariye,Tiffani Emma Max ve Mikael ise diğer Gri Mersedese bindiler.
"Aa gri mersedes Maxinmiş."diye düşündü Fona.
Önce Gri mersedes ardından Siyah Ferrari yavaşça garajdan çıkmaya başladı.
Serra Fonaya bakıp;
"+Eee sihir yapmayı öğreniceksinn!! heyecanlımısın??"diye sordu.
Fona hızlıca "Evet"
anlamında kafasını salladı.
Fona;
"-Peki sihir yapmayı mı yoksa büyü yapmayı mı öğrenicem ben?"Diye sordu Serraya.Serra;
"+O kadarına takılma,Bazen ufak sihirler bazen koca büyüler yapıcazz!!"Dedi heyecanla.
Ardından Fona;
"-Peki,bana sihir yapmayı kim öğreticek??"diye sordu.
Serra gülümsedi.Elini hızlıca dudaklarının üstünden geçirdi ve aniden dudağındaki kırmızı ruj pembe renge döndü.Fona bu ufak numaraya bile şaşırmış öylece Serraya bakıyordu.
Serra;
"+Tabiki de benn!!"dedi.
Fonanın bir nebze de olsa içi rahatlamıştı.En azından Serra diğerlerinden daha sıcak duruyordu.
Serraya;
"+Peki nereye gidiyoruz??"Diye sordu.
Serra ise;
"-Sana sihri öğretebiliceğimiz yoğun enerjili bir yere.Bekle ve gör!!"dedi.
Ardından Fonaya göz kırptı.
Fona ise heyecanla beklemeye koyuldu...

Mavi Gülün SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin