BÖLÜM 4

108 4 0
                                    

 Uykum aldığım tuhaf koku sayesinde bölündü. Boğazlarım uzun süredir bu havaya maruz kaldığından yanıyordu ve öksürük krizine girmiştim. Evin içerisindeki duman bulutu gözlerimi yakıyordu. Kendime geldiğimde toparlandım ve neler olduğunu anlamaya çalıştım ; Evim yanıyordu. Bir oda bir salon , minik evim cayır cayır yanıyordu! Yataktan destek alarak kalktım ve odamın kapısını açtım. Salonun neredeyse tamamı yanıyordu ve kıvılcımların odama sıçramasına çok az bir zaman kalmıştı. Neredeyse ışık hızında eski bavulumu çıkartıp dolabımda ne varsa boşalttım . Kitaplarımı , kıyafetlerimi, içinde telefonumun ve paramın bulunduğu çantayı... İhtiyacım olabilecek her şeyi aldıktan sonra salona döndüm. Gözlerim kızarmış olmalıydı. Nefes almak her saniye daha da güçleşiyordu . Kapıya baktım. Eksi ahşap kapı yanmış , yerini bir boşluk almıştı. Oraya geçebilirsem çıkabilirdim. Zaman kaybetmeden hızlıca bavulumu karşı tarafa fırlattım. Yangın gittikçe hızlanıyordu.

''Evet Kelly, koş!'' kendimi ateşin içine attım ve koşmaya başladım . Bacaklarımda tarif edilemez bir acı hissediyordum. Bu , lavların içinde yürümek gibiydi ve iki metrelik mesafe kilometrelerce geliyordu. Daha fazla takatim kalmadığında kapıya çok yaklaşmıştım. Son bir çabayla kendimi dışarıya attım. Bavulumu kaptığım gibi merdivenleri çıktım. Kendimi apartmanın kapısının önüne attığımda yere yıkılmıştım. Bolca dumana maruz kalan ciğerlerimi oksijenle doldurdum. Gözlerim yaşamış olduğum şokun etkisiyle açılmış ve dolmuştu. Uzun süredir beklettiğim gözyaşlarımı daha fazla tutamayarak özgür bıraktım. Bacaklarım müthiş bir acıyla kavruluyordu. Taytım yanmış , altındaki bacaklarım şişmişti. Ağrı vücudumda yayılırken görüntü bulanıklaştı ve vücudüm benim kontrolüm dışında çalışarak gevşemeye başladı. Göz kapaklarım iyice kapanırken başım beton zemine çarptı ve her şey bir anda simsiyah oluverdi.

Yakınımdan , çok yakınımdan gelen siren sesleri ile gözlerimi açtım. Ambulans arabasındaydım. Başımda bir kaç tıpçı duruyordu ve benimle iletişime geçmek ister gibiydiler.

''Uyandı!'' dedi orta yaşlarda sarışın bir adam.

''Pekala tatlım beni duyuyor musun? Eğer duyuyorsan gözünü açıp kapaman yeterli.''

Bayan hemşirenin dediklerini yaptım ve kendime gelmeye çalıştım. Vücudumdaki ağrı yerini kalbimdeki ağrıya bırakmıştı. Gözümün önünde canlandırmaya çalıştım . Daha başka ne kaybedeceğim diye düşündüm. Kaybedecek hiçbir şeyim kalmadığında ya kendimi kaybedersem? Bu benim gibi bir hayata sahip insanlar için gayet doğal bir şeydi çünkü ailesiz olduğum yetmezmiş gibi artık bir de evsizdim. Üzerinde yattığım sedye hareket etmeye başlayınca hastaneye geldiğimizi anladım. Sedye hastane arabasından indirilince hastanenin görüntüsü bulanık ekranda belirdi. Göz kapaklarımın daha fazla zorlanmaya dayanamayacağını anladığımda gözlerimi kapadım...

Bulanık ekran netleşene kadar gözlerimi beyaz tavana diktim. Tıbbi cihazların çıkardığı sabit 'bip' seslerine , beyaz odanın sadeliğine ve temizliğine baktım. Daha sonra vücudumu farkettim. Bacaklarım sarılmıştı. Artık canım yanmıyordu ve hissedebilme yetimi kaybettiğimi farkettim. Sanırım vücudumu uyuşturmuşlardı. Odanın kapısının açılma seslerini duyduğumda gözlerimi gelen hemşireye çevirdim.

''Merhaba Kelly , ben Sophia. Seninle ilgilenecek olan hemşire benim. Durumunla ilgili bir değerlendirme yapacak olursak bacakların çok kötü durumdalardı ve derini temizlemek zorunda kaldık. İyileşene kadar burada tedavi göreceksin. Yaptığın şey çok cesurca bir davranıştı. Ateşin içinde yürümek... Gerçekten şaşırtıcı bir durum. Kendini nasıl hissediyorsun?''

''Hissedemiyorum?'' sesim bir kedi yavrusu gibi çıkmıştı.

''Bu gayet normal,'' yüzünde formaliteden bir gülümseme belirdi. ''narkoz ile vücudunu uyuşturduk. Yoksa bacaklarının acısına dayanamazdın. Görmek istediğin bir kimse var mı?''

TEK BAŞINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin