Efsunlu Adamlar: Kod Adı 1.88 (Kitap)
"Yanımızdan geçip giden adamlar var... Bir de dönüp baktıklarımız, durup izlediklerimiz... Onlar Efsunlu Adamlar... Sırası geldikçe anlatılacaklar."
"Yanımızdan geçip giden adamlar var... Bir de dönüp baktıklarımız, durup izlediklerimiz... Onlar Efsunlu Adamlar... Sırası geldikçe anlatılacaklar."
Yaşıyorduk, işkence çekiyorduk, idam ediliyorduk, köle gibi çalıştırılıyorduk, susuyorduk, çığlık atıyorduk ama hepsinin sonunda sesli ya da sessiz bir savaş veriyorduk çünkü seviyorduk. Şaşırtıcıydı, sevgi bazen bir savaş meydanının ortasında size uğruyordu. O an iki yolum vardı. Ya sevecektim, ya ölecektim. Sevmeyi...
Güneş yükseldi. Küçük şehrin ışıkları söndü. Şarap bitti. Son sigarasından son bir nefes doldurdu ciğerlerini. Ayağa kalktı sanki hiç içmemiş gibi. Günlerdir uykusuz değilmiş gibi. En çok da canı yanmıyormuş, kendini bıraksa iki büklüm yere yığılmayacakmış gibi. Gülümsemeyi denedi. Çatlamış dudakları acıyla karşı...
O iri eli hala boğazımda hissedebiliyordum. O kadar gerçekti ki adamın avucundaki nem adeta tenime yapışmıştı. Tenime ve dudaklarıma. * Birileri bağırıyordu ama o andan sonra ne olduğunu umursamayı bıraktım. İri avucunu sırtıma yaslayıp beni göğsüne bastıran adamın yaydığı sıcaklığa odaklandım. "İyi olacaksın," dedi...
Tek bir gece, iki gencin hayatını ansızın birleştirirse ne olur? Sessiz, ürkek bir kız; deli dolu, hayatını yaşayan, çapkın bir adam... Sevinçler, üzüntüler, pişmanlıklar ve tek bir hata. Geçmişinden gelen yükleri, genç bir kıza yüklemek istemeyen bir adam ne yapar? Geçmiş mi kazanır, yoksa gelecek mi? (Önemli not: İl...
Bu defter, beraber yaşadığımız her şeyin anısına övgüyle yazılmış, hatırlanmaya değer her şeyi içeriyor. Hayır, bu bir günlük değil, bu senli bir anılar geçidi olacak. Senin ve Benim... Karan ve Bahar'ın... Sevgin içimde büyüyen bir çığı anımsatsa da, o çığın üstüme devrilip sonumu getireceğini adım gibi bilsem de yin...
Hayat küçük mucizelerle doluydu; bazen küçük bir kalpte, bazen bir kar tanesinde, bazen yıldızların arasında... Bazen de tam yanı başımızda! Sahip olduğum küçük mucizenin adıydı Pamir Ege. Bana bir kez gülümsediğinde tüm dertlerim yok olur, geriye sadece onun sıcacık sevgisi kalırdı. İki deli arkadaşım vardı; hep ya...
"Yanımızdan geçip giden adamlar var... Bir de dönüp baktıklarımız, durup izlediklerimiz... Onlar Efsunlu Adamlar... Sırası geldikçe anlatılacaklar." Sıra onda! Timuçin Eronat. Nam-ı diğer Cambaz.
Zengin bir iş adamı ve haberini yapmak için onun peşindeki gazeteci kızın diğer tüm kurgu ve klişelerden uzak farklı, tutku dolu bir aşk hikayesi. Kış masalı herkesin kendinden bir şeyler bulacağı okurken kendini kaptırıp gideceği; farklı, gerçek bir aşk hikayesi.
Geçmişin derinliklerinde karanlık bir yer... Gittikçe büyüyen ve evrene sığmayan bir güç. Kimsenin bilmediği ve kadim ağların bir sır gibi kaderlerini ve geleceklerini ördüğü büyük bir tehlike... O bir Prenses... Halkını kendi ihtiyaçlarını ve yaşamından önce tutan sadık bir varis! Kendi cesaretine yaraşan gücüyle, te...
O ise bana elini uzatmadan önce dikkatle yüzümü süzdü. Bir an her şeyi görebilecek sandım. Dudaklarımın kıyısında ve gözbebeklerimde sakladığım bütün sırlara tek bir bakışla vakıf olacak, birilerine beni buradan apar topar götürmeleri için talimat verecek, soyunduğum bu macera daha başlamadan sonlanacak zannettim. Kor...
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün sokaklarını çıkmaz sokağa çevirecekti. Bu zamana kadar her işini kendi halleden bir kız şimdi nasıl alışırdı etrafındaki kalabalığa? Bazı sırlar, hiç ortaya çıkmayacak s...
Merhabalar, Çoktandır beklediğiniz BİR TÜRK MASALI serisinin son kitabı SEDAT istanbul tüyap kitap fuarında sizlerle buluşmaya hazır... Kapağımız belli oldu. Hepinizi 19 KASIM CUMARTESİ SAAT 14:00 İNDİGO KİTAP standına bekliyorum. İmzalarla gülücükler mutlulukla buluşsun. Gelin kucaklaşalım....
KÖLE Tarihi (historical) bir roman DeğilDİR...... Kudretli bir prensin bir köleye duyduğu tutku... Bir kölenin efendisine olan aşkı... Aslında Prens Edward'ın aklını kurcalayan sorunun yanıtı gayet basitti. İkisi de sadece bedenlerinde özgürdüler. Edward ne prensti, Jaymie ne bir köle. Dudakları, gözleri, elleri öz...
Hayat güzel. Hayat bir reçel kavanozunun içine parmağınızı daldırıp ufak bir yaramazlık yapmak isteyeceğiniz kadar tatlı. Tüm sivri köşelerine rağmen -yuvarlak bir dünyamızın olması bunu değiştirmiyor- toz bir şeker kadar tatlı hem de. Şimdi böyle söylüyorum diye beni gamsızın biri zannediyorsunuzdur. Hakkımda o kadar...
Lacivert kitabından tanıdığımız Hale Zorbey'in hikayesi. Bu kitabı okumak için Lacivert'i okumanıza gerek yoktur.
İlk aşktan da önce ilk arkadaşlıklarını kurmuşlardı birlikte. İkisi de yalnızlığından sıyrılmış, kendilerine yaşamak zorunda oldukları hayattan bir kaçış sağlamışlardı. Yıllar geçtikçe arkadaşlıkları coşkuyla ilk aşka dönüşmüştü ama hayatın gerçeklerinden sonsuza dek uzak kalmaları mümkün değildi. En azından Nil için...
Elif, aşkın üzerindeki gücünden korkuyordu. İnsanın gözünü kör eder derler ya, işte tam olarak bunu yaşıyor, kendini tanıyamıyordu. Yürüdüğü yolda aldığı yaraları sarmayı dahi başaramamışken Efe Kozan karşısına çıktığında, kaçmaktan başka çaresi olmadığını biliyordu. Ama Efe, kararlıydı. Elif'in tüm bahanelerini yok...
Ancak iki yarım tamamlar birbirini... Ezel, hapsolduğu karanlıkta, hiç olmak istemediği birine dönüşürken Meyra, bir anda karşılaştığı dünyanın, buz gibi gerçekliğiyle ilk defa yüzleşiyordu. İki yaralı, iki yalnız ruhtu onlar. Geçmişin getireceklerinden habersiz sığınmışlardı birbirlerine. Her şey güzel olabilirdi...
Soğuktu. Teni kadar soğuktu bakışları. Ardındakileri gizleyen, kendine dair en ufak bir iz taşımayan koyu kahve gözler... Vurulmuştum. Kendi iyiliğim için ondan uzak durmamı istemişti. Ardından beni öperken tüm benliğimi ele geçirdiğini fark edememiş miydi? Ona bağlanmış, kendimi dudaklarının tadında, teninin soğuğund...
Zaman... Kimine yara kimine çare olurken, Cemre'ye yalnızca hiçbir şeyin ilaç olmayacağına inandığı yaralar bırakmıştı. Tüm canlılığını yitirmiş, hayata dair tüm renklerden sıyrılmıştı. Tamer... Kapkara gözleriyle bir anda Cemre'nin hayatına giren adam... Sert ve soğuk duruşuna rağmen tüm yaralarına iyi gelecek bir at...
-"Ah Tanrım! Beni korkuttun." Kelimelerin döküldüğü dudaklarının kıpırtısıyla dudaklarımı yaladım. Ona eşlik eden sesi kulaklarımı okşadı. Erkekliğim sanki aradığını bulmuşçasına zonklayarak tepkisini gösterdi. Ya kalbimdeki bu sıkışmanın nedeni neydi? Bu yeniydi... -"Hayır." dedim.. Amacım sesli söylemek değildi o...
'' Korktuğun ve incindiğin halde uyanacaksın..'' ''Diller lâl olduğunda, şeytanların içerisine melek kırıntıları dolduğunda,gerçek aşk denen illet yeşerip gözlerimizden aktığında, imkansız dediğimiz şeylerin bize bir nefes kadar yakın olduğunu farkedeceğiz.'' Çünkü bu defa son...
Aşk,uçurtmalara benzer paşam... Sen ne kadar seversen sev,ne kadar özgür bırakırsan bırak o kendi karar vermeli ne kadar yükseleceğine... Çocukluğumuz uçurtmalarımızdı bizim bir de sevdalarımız... Sevdalarımızı da böyle yaşardık,korurduk hatta kimi zaman ne kadar sıkı tutarsak tutalım elimizden kayıp giderdi ama mesel...
-TAMAMLANDI- Ellerini öpüyorum ve yavaşça bornozunu omuzlarından sıyırıyorum. Beklediğim gibi bir göğsü yok. Sol göğsünün olması gereken yerde bir yara izi var.... Karşımda kanseri yenmiş genç bir kadın var. Yaşadıklarını yok saymak onun için ne çok zor olmuştur. O tir tir titrerken gözlerimin dolmasına engel olamıyo...