Kayla, on yedi yaşına girdiğinde, ilk kez gördüğü babasıyla, yabancı bir şehre taşınır. Bu yeni şehirde yaşadığı zorluklar karşısında, hiç beklemediği bir çocuk hep yanında olur. Meriç, etrafına ördüğü sağlam duvarlar arasında yaşayan, yalnızlığı seçmiş bir çocuktur. Kayla ilk kez bir erkeğe güvenir. Meriç'in sırlarla dolu hayatı onu düştüğü karanlığın derinliklerinden yukarıya çekerken, yanlışlar doğru gözükür. Ta ki Kayla, isminin anlamına yakışır bir şekilde yaşamadığını fark edinceye dek... Güvendeydim! Güvende olduğuma inanamıyordum ama güvendeydim işte. Bu kolların arasında kimsenin bana zarar veremeyeceğini biliyordum. Sigaranın gömleğine sinen yoğun kokusunu alırken, hızla uzaklaşan ayak seslerini duydum. Sonunda sadece fırtınanın sesi duyulmaya başladığında, belimdeki eller dirseklerimi tuttu. Beni kendinden uzaklaştıracağını anlayıp ona sıkıca sarıldım ve tutmakta olduğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hamlem işe yaradı. Dirseklerimden vazgeçip, ellerini tekrar belime doladı. "Korkma artık. İyisin," diye fısıldadı bir süre sonra. Beni rahatlamak ister gibiydi. Korkmuyordum. Ona neden güvendiğimi bilmiyordum ama onun yanında korkmuyordum.