hiilalcee

Bu kalabalığın içinde yine yalnızdım. Buraya beni bağlayan tek bir kişi vardı ve o kişi bana kalabalıktaki  insanlara göre daha uzaktı. 
          	"Şundan da dene kızım. En lezzetlileri o." Yemeği överken her zaman aynı şeyi diyormuş gibi çok rahattı. 
          	Bir yandan yemek yiyor bir yandan iş arkadaşlarıyla konuşuyor bir yandan da beni yemeye teşvik ediyordu. Bense tabağımda ne olduğunu umursamadan onunla oynuyordum. Yemek istemiyordum. 
          	Sahi en son ne zaman doğru düzgün yemek yemiştim ki ya da o bunu ne zaman umursamıştı?
          	Hep bu ilgisi iş arkadaşlarının ne kadar zayıf görünüyor demesiyle başlamıştı ve o bu yorumu kendine yormak yerine annemle ayrılmasına bağlayarak beni daha çok yemeye teşvik etmeye çalışmıştı. 
          	İçimden baba dedim babalık üstünde eğrelti duruyor, çok yapmacık görünüyor söylemek istesem de kendime sakladım. Zaten hiçbir zaman tam olarak babam olmamıştı ki. 

hiilalcee

Bu kalabalığın içinde yine yalnızdım. Buraya beni bağlayan tek bir kişi vardı ve o kişi bana kalabalıktaki  insanlara göre daha uzaktı. 
          "Şundan da dene kızım. En lezzetlileri o." Yemeği överken her zaman aynı şeyi diyormuş gibi çok rahattı. 
          Bir yandan yemek yiyor bir yandan iş arkadaşlarıyla konuşuyor bir yandan da beni yemeye teşvik ediyordu. Bense tabağımda ne olduğunu umursamadan onunla oynuyordum. Yemek istemiyordum. 
          Sahi en son ne zaman doğru düzgün yemek yemiştim ki ya da o bunu ne zaman umursamıştı?
          Hep bu ilgisi iş arkadaşlarının ne kadar zayıf görünüyor demesiyle başlamıştı ve o bu yorumu kendine yormak yerine annemle ayrılmasına bağlayarak beni daha çok yemeye teşvik etmeye çalışmıştı. 
          İçimden baba dedim babalık üstünde eğrelti duruyor, çok yapmacık görünüyor söylemek istesem de kendime sakladım. Zaten hiçbir zaman tam olarak babam olmamıştı ki. 

hiilalcee

Bana bir adım atmasıyla arkama doğru bir adım attım. Şaşkındı. Beklemiyordu. Tekrar bir adım attı ve ben yine geriye doğru adım attım. 
          "bunu bana yapma." Fısıltıyla konuşmuştu ve bana doğru yine bir adım daha attı. "o kadar kolay değil." Aynı şekilde karşılık vererek geri adım attım. 
          O bir adım geldi ben bir adım gittim derken sırtımın duvara değmesiyle adımlarım son buldu. 
          Sırıttı. "kaçışın kalmadı haa" bana bir adım daha gelerek aramızdaki mesafeyi kapattı. 
          Bekliyordu. Benim tepki vermemi bekliyordu. 
          Tepkisiz kalışım beklemesine engel değildi. Gözleriyle ilk adımı benim atmamı istiyormuş gibi bakıyordu. Parmak uçlarımda yükselerek dudaklarına kısa denilecek sürede minik bir buse kondurdum. Belki hiçbir çekimi yoktu ama o bu buseyle bile mutlu olmuştu. Gülümsemesi suratını kaplıyordu. "teşekkür ederim. İzin verirsen sıra ben de." İzin istemiyordu. Haber veriyordu. Klasik davranışı olmuştu. Gözlerimi kapattım. Aynı şekilde o da karşılık verdi. Her hareketi beni bir masala çekiyor gibiydi. Öpücüğü son bulduğunda alnını alnıma yasladı. "Beni öldürüyorsun. Zehirliyorsun. En küçük temasta bile aklımın uçmasına sebep oluyorsun." Nefes nefese konuşuyordu. Dizlerimin bağı çözülmüş gibi hissediyordum. Gözlerine kilitlendim. Işıl ışıl ve sımsıcaktı. "emin ol bunlar tek senin için geçerli değil." Daha çok gülğmsedi. Duyguların karşılıklı olması ikimizi de aptala çeviriyordu. Nefeslerimiz düzene girince tekrar birbirimize baktık. İlk ben öpmüştüm. Sonra o öpmüştü. Şimdi sıra bizim öpüşmemizdeydi. 
          O da aynı fikirdeymiş gibi gözlerini kapatarak ban yaklaştı. O süre zarfında tek yapabildiğim gözlerimi kapatmak oldu. Her bir saniye ruhlarımızın biraz daha alev almasını sağlıyordu. 
          Ayrıldığımızda ona sıkıca sarıldım. Sanırım ait olduğum yer onun kucağıydı. Saçıma minik bir buse kondurarak oraya ait olduğumu tescilledi. 
          

hiilalcee

Ellerimden tutarak beni kendine çekti ve ellerini belime koydu. Dokunuşu beni heyecanlandırsada tepkisiz kaldım. Hareketsiz kalışım karşısında gülümseyerek bileklerimden tutarak ellerimi omzunun üstünde sabitledi ve ellerini yine belime koydu. Bu tavrı karşısında gülümsememek için kendimi sıkarak ellerimi kafasının arkasında birleştirdim. Artık gülümsemesi tüm suratını kaplamıştı ve gözlerime heycanlı heyecanlı bakıyordu. Suratına bakmamaya çalışıyordum açıkcası. Çünkü gözlerine bakarsam gardımı düşürmekten korkuyordum. Müziğin çalmasıyla ritme göre dans etmeye başladık. Dans etmeyi pek beceremezdim ve ayağına basmamak için sürekli ayaklarıma bakıyordum. Bunu fark etmiş olacak ki kulağıma doğru eğilerek fısıldadı. 
          -"Attığın adımları takip edersen hata yapma şansın artar. Akışa bırak kendini." 
          Suratına bakma gibi bir düşüncem yoktu ama anlık bir kararlar gözlerine baktım. O çoktan bu anı bekliyormuş gibi gözlerime kitlenmişti. Bakışları öyle derindi ki her saniye benim biraz daha nefesimi kesiyordu. Kalbimin heyecandan kıvranmasıyla göz temasını bozmak için kafamı gögsüne yasladım. Bu hareketim onu şaşırtmış olacak ki ilk bir kaç saniye tepkisiz kaldı ama sonra o da çenesini başıma yaslayarak dans etmeye devam etti. Kalp atışlarını hissetmemle ona biraz daha sokuldum. En az benimki kadar hızlı atıyordu. Belki de sonunda doğru kişiyi bulmuştum. 
          
          

hiilalcee

-"Beni kurtar diye kim dedi? Lanet olsun bir kez de benim istediklerim olabilir mi? Sadece ölmek istiyorum ve bu boktan hayata son vermek istiyorum anlıyor musun? Bıktım. Yoruldum."
          Gözlerimin içine baktı sanki sebebini anlamak istiyor gibi bir hali vardı onun da çileden çıktığını anlıyordum. 
          
          -"Ölüm çözüm değil. Sen ölünce her şey normale mi dönecek sanıyorsun? Bunu o kalın kafana sok hiçbir şeyin düzeleceği yok. Sen ölünce ne olacak sana söyleyeyim. Ailen, arkadaşların kahrolacak. Senin ölümün onları üzecek daha sonra belki de üzülmeyecekler. Ama olan sana olacak. Hayatın bitecek, hayallerin. Belki ilerde pişman olacaksın ama şu an anlamadığın açıkça belli. Pişman olacağın şeyler yapma."
          Gözlerim dolmak üzereydi. Ağlamayacaktım. 
          
          -"Kimsenin umrunda değilim. Farkında mısın? Ne ailemin ne de arkadaşlarım. Zaten ortada ne aile var ne de arkadaş. Tek başıma olduğumu görmüyor musun?"
          Gözlerime daha derin baktı. 
          
          -"Benim umrumdasın."
          Sözleri Bir fısıltı gibiydi.  Onun da gözleri dolmuştu. Gerçekler ikimize de ağır geliyordu anlaşılan.