himekawa

birkaç yıl sonra bakıp gülmek üzere birkaç şey karalayayım.
          	olağandışı bir biçimde kendimden büyük birine birtakım hisler besledim. sözler verildi duygular havada uçuştu ama işin sonunda lavuk evleneceğini söyledi. alyansı aldığı gün öğrendim bunu. bunu daha yaşayacağımı sanmıyorum şu an feci komik geliyor ama

himekawa

birkaç yıl sonra bakıp gülmek üzere birkaç şey karalayayım.
          olağandışı bir biçimde kendimden büyük birine birtakım hisler besledim. sözler verildi duygular havada uçuştu ama işin sonunda lavuk evleneceğini söyledi. alyansı aldığı gün öğrendim bunu. bunu daha yaşayacağımı sanmıyorum şu an feci komik geliyor ama

himekawa

bence ben aşık olmak için doğdum tepeden tırnağa bir aşk kadınıyım. deccalden el almış gibi yaşadığım bu hayatın başka bir açıklaması yok zira. aşk derin bir bataklık gençler ve batıyorum

himekawa

çok şey değişti. ben değiştim, zihnim değişti, bakışım, gülüşüm, sesim, kalbim değişti. oysaki geçmez demiştim. dinmez sanmıştım. çok yanılmışım, bir o kadar da yanılmaya devam edeceğim sanırım. zaman akıyor, hayat devam ediyor. insan değişiyor da sözler baki kalıyor. geçmişe hapsoluşum çeyrek yüzyılı aşmış olsa da bu tutsaklıktan kurtulmama bir adımdan daha az kaldı. şafak belli değil. gelecek muamma. şimdi farkına varıyorum ki dilim ağdalı olmaktan uzakta, beni acım harlıyormuş meğer. hüznüm güdülüyormuş. şimdi hepsinden uzakta, sade ve şatafatsız bir dilim var. inan anlatmaya eriniyorum. çok şey oldu, çok şey bitti. ardıma dönersem ağlamaktan içim yanar. bakmam. bakamam. gün doğar mı bilmiyorum, doğmayana dek, doğdukça, nefes aldığım, güldüğüm, yaşadığım yarınlara. 

himekawa

boğucu, bunaltıcı, can yakıcı, sinirlerimle oynayan ve haddini oldukça aşan bir duygu durumu. bu halde olmaktan nefret ediyorum. zira bu tanıdık hisler boğazımda birleşen iki güçlü elden farksız, nefes alışverişimi engelliyor, zorluyor beni. öfkeyle ve hatta kinle titriyorum. tüylerim diken diken bu farkındalığa karşı. kusmak istiyorum. 
          elimi neye atsam solacakmış gibi.. zaten aksi olmaz ya. ne kadar çalışıp çabalarsam çabalayayım, ne kadar didinirsem didineyim verdiğim uğraşla ters orantılı bir şekilde alıyorum karşılığını. çünkü kimse görmek istemiyor. ben daha ne yapayım ki? elimden ne gelir bilmiyorum, birilerini nasıl tatmin etmeliyim bilmiyorum. gerçekten hiçbi’ sikim bilmiyorum. zihnim bomboş. öfkeyle yoğrulmuş bir boşluk. beni ele geçiriyor, kendime yabancılaşıyorum. kurtaran kimse yok, anca baltalasınlar. 
          işin korkunç yanıysa bunları karşılayacak gücümün kalmaması. sesim çıkmıyor. o bile küstü. mimiklerime dahi yansımıyor. ben yarını görmek istemiyorum. zaman geçmiyor, yarın da benden kaçıyor sanki. onun da beni pek göresi yok sanırım. ve artık kaçacak bir delik bulamıyorum. elbet gideceğim, geri dönemeyeceğim bir şekilde gideceğim, eminim. kalan sağlar benim değil. farkındayım. her şey net, gördüğüm her şey dibine kadar net ancak zihnim değil. yüreğim titriyor. devasa bir kargaşaya hapsoldum. hayatta iz bırakmak zor, onca debelendim durdum ama bir çentik izi bile bırakamadım ki. yapamadım. ne istediysem içimde ukde kaldı, ne dilediysem havada asılı. yarım kalmış bir hayat. benim yönlendiremediğim bir yaşantı. rezalet. kusmak istiyorum. bağırmak istiyorum. gözlerim bir daha açılmasa gam yemem. ben artık bitsin istiyorum. 

himekawa

geldiğim hale karşı o kadar üzgün ve bir o kadar umarsızım ki yalnızca birkaç saniye dışa vurabiliyorum içimdeki kini, siniri ve öfkeyi. bana kalansa saatler boyu vücudumu ele geçirmekte olan, dinmek bilmez sızı. günah keçisi miyim ben be amına kodumun çocukları

himekawa

karantina sürecindeyken mental buhranımın üstesinden sinirimi bozan ve bozma ihtimali olan şeylere/kişilere yönelterek gelebildim. artık depresifliğim passive skillim, agresifliğimi baz alarak benimle muhatap olunuz.