iiaamssuuddee

Yanmak feleğin alevden çemberinde, lakin yine tünemek umuda gözlerin gözlerime değdiğinde. Ben miydim seni ah edip yüreğime kesiği atan, yoksa sen miydin beni karanlığa itip elime bir kibrit tutuşturan? Vakit tamam oldu gözlerinden ay damlayanım... şimdi senden çok uzağa sürükler beni bu yorgun ayaklarım. Akmasın lakin zülüflerin al yanaklarına; zira işte o vakit matem bulaşır bucaksız deryalarıma...
          	
          	²⁰¹²⁴'

iiaamssuuddee

Yanmak feleğin alevden çemberinde, lakin yine tünemek umuda gözlerin gözlerime değdiğinde. Ben miydim seni ah edip yüreğime kesiği atan, yoksa sen miydin beni karanlığa itip elime bir kibrit tutuşturan? Vakit tamam oldu gözlerinden ay damlayanım... şimdi senden çok uzağa sürükler beni bu yorgun ayaklarım. Akmasın lakin zülüflerin al yanaklarına; zira işte o vakit matem bulaşır bucaksız deryalarıma...
          
          ²⁰¹²⁴'

iiaamssuuddee

Nezih bir mahalleyim ben. Çocuklar oynuyor sokaklarımda. Kaldırımlarım kırık dökük, yer yer boyalı. Sıra sıra dizilmiş, renk renk boyanmış duvarların içinde binbir farklı hayatlar döşenmiş evlerim var benim. Camgüzelleri dizili pencere önlerinde. Günışığına erişmek istercesine hevesle uzatıyor dallarını camgüzeli... Evlerimin bacaları tütüyor, sokaklarımda insanlar geziniyor elleri ceplerinde. Kuşkusuz binbir düşünce beyinlerinde. Hangi evin kapısını açsam acı fırsat bulduğu gibi hiddetle çarpıyor izbe sokaklarıma, kaldırımlarıma. Ben bir mahalleyim insanların hayattan beklentisizliğinin sindiği. Çocukların attığı topla kırılan camın, evin sahibiyim. Evlerimin önünde görmezden gelinen körpe papatyalar var. Sokaklarımda gezinen ayaklar hoyratça eziyor papatyalarımı. Böyle zamanlarda daha az alıyorum güneşi evlerime. Pencere dibindeki camgüzeli güneşe hasret kalıyor bu vakitlerde. Ben bir mahalleyim körpecik papatyaları ezilen. Camgüzeline aşıkmış meğer papatyam, ondanmış ezilip büzülmesi...
          
          |bugüne ²⁷⁶⁴,

iiaamssuuddee

Kırmızı ojeyi yıpranmış tırnaklarıma özensizce yayıyorum. Sert fırça darbeleri tırnak etime değdiğinde kırmızısını bulaştırıyor. Bir saniye kadar duraksasam da sonrasında benim için çok da önemli olmayan bu işleme devam ediyorum. İşim bittiğinde ellerimi uzatarak şaheserime uzaktan bir bakış sunuyorum. Cüretkar renk içimdeki karanlığın üzerine atılmış bir cila. 
          
          Koparılmış bir çiçeği sulamaktan farksızdı bu. Çiçek ölmüş bayım, güneş artık onu görmüyor. Tıpkı bu çiçek gibi söküp alınan yaşantım karanlığa çekilirken, düşlerimin yeşermesi bir peri masalında dahi mümkün değil artık. Sihirli değnek hiç değmemiş avuçlarıma, göğsümde harlanan yangın söndürülmemiş... Bir varmış, bir yokmuş; biri varmış, ama yokmuş. 
          
          ²⁶¹²⁴|ruhumdan,

iiaamssuuddee

Yağmurum dinmedi yine. İçimin duvarlarından taştı, sel oldu hislerim. Şimdilerde hissizlik sarıyor dört bir yanımı. Gülümsemeyi unutmuş dudaklarım suya muhtaç kurak topraklardan hallice artık. Perişanım ve muhtacım iyi hissetmeye. Sırılsıklam ıslandım acı selinde; titreyen bedenim değil, benim. 
          
          Nefes almaya dair verdiğim sözler dahi tutunmama yetmiyor hayata, eriyorum sanki. Bileklerim sızlıyor, bir melodi geziniyor bedenimde. Gözlerim göğe dönük soruyorum kasvetli bulutlara; Yangınımı söndürmeye gücü yeter mi bu yağmurun, sonra küllerimden yeniden doğurur mu beni?
          
          ruhumdan, |³⁰¹¹³

iiaamssuuddee

Benliğim, gülümsediğimde dudak kenarlarımdaki belli belirsiz çizgilerde saklı. Çırpınışlarım kalp kırıklarıma doldu, acımasızca kanatıyor ruhumu.
          Mağlubiyetle dizlerimin üzerine çöken boş bedenim sızım sızım sızlıyor. Hayatla olan mücadelemin mağlubu benken bu yenilgim benden daha neleri götürebilirdi bilmiyordum. Domino taşı etkisi gösteren sorumlulukların altında tamamen savunmasızım fakat bu yıkımdan kurtulma gayesinde de değilim zira yıkıntılar altında kalalı hayli vakit olmuştu zaten...
          
          ²⁵¹⁰³ ruhumdan'

iiaamssuuddee

Göz pınarlarımdan birbiri ardına damlayanlar kanla karışmış acım. Aldığım her nefes ciğerlerimi delip geçerken gerisindeki boşluğu çırpınışlarım dolduruyor. Sızım sızım sızlıyor yaram, ah ne zormuş böylesine bir yaşamı böylesine acılarla birlikte üstlenmek...
          
          Ellerimin soğukluğu içimin yangınından bi haber. Saçlarımda saklıyorum noksanlığımı. Bundandır saç uçlarımdaki kırıklar. Yüreğimin kesiğinden sızanlar tüm bedenime bulaştı. Yara dolu şimdi tüm bedenim, benliğim. 
          
          ⁷¹⁰³| ruhumdan,

iiaamssuuddee

Zihnimdeki karmaşadan kopan parçalar düşüncelerime fütursuzca saplanıyordu. Titreyen ellerim, boş gülümseyişlerim, mış gibi yapışlarım içimde bastırmaya çalıştığım bağırışan seslerin ezgisi. Her güne yeni bir maskeyle başlamak hayatın sahteliğinde benliğimi gölgelememe yetiyor. Fakat susmayan fısıltılar korktuğum her şeyin vukuu bulmasına zemin hazırlıyor sanki. Bugün buradayım, susmamış daha sesim. Bugün burdayım, kesilmemiş henüz nefesim. Ben bugün buradayım ama kendimle olan bu onulmaz savaşın mağlubiyetini elbet bir gün yaşayacağımdan haberdarım...
          
          - ruhumdan, ²⁹⁹³

iiaamssuuddee

Saç uçlarındaki hissizlik yerle buluşurken ardında bıraktığı sızı bedenini üşütüyordu. Cılız kollarını bacaklarına sardı ve mümkün olabilirmiş gibi daha da küçülttü bedenini.
          
          Kurumuş dudakları zihnindeki suskunluk yeminine rağmen hafifçe araladı ve kırık notaları aratmayan fısıltısı duyuldu:
          
          "Tanrım, şu kadarcık yerim olsa bu dünyada. Mutluluk, avuçlarıma konar mı bu kez?"
          
          S.K.| ³¹⁵³'

iiaamssuuddee

Bir şeylerden kaçar gibisin. Soluk soluğa ama hiçbir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin. Gitmek istediğin belli bi yer yok ama kalmak istemediğinden artık eminsin. Sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istemişsin. Kendini duyabilmek için.
          
          Oğuz Atay, Tutunamayanlar