nurhanakyl

ŞAKA! 

nurhanakyl

Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
          Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
          Ve durmadan
          Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
          Çalan, çaldıran, yakalatan
          Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
          
          Şehre bir yağmur yağdı
          Ben ağladım
          
          Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
          Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
          Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
          Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü
          yerlerinden
          Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk
          sipariş edildi yeniden
          
          Bir şehre yağmur yağdı
          Ben ağladım
          
          Kim daha çok yalan söndürdü çay
          bardaklarında
          Hangisi talandı demli öpücüklerin
          Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
          Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu
          Soyulur muydu kabuğu hayatın
          Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?
          
          Yağmur şehre bir yağdı
          Ben ağladım
          
          Ben ençok seni götürdüm giderken
          Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
          Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
          Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
          Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
          
          Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
          Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
          Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
          
          Ben...
          Yağmur...
          Ağladım...
            #yılmazerdoğan 

nurhanakyl

Yeni yıl yaklaşırken, Bukowski özetlemiş: “Nice mutlu yıllara demeyeceğim, çünkü değişen bir şey yok. Günler aynı, insanlar aynı, yalanlar aynı, dekorlar ve sahneler aynı, kandırılanlar aynı. Ve yine aynı olacak; sahte kahkahalar, sıra dışı böğürmeler... iyi kusmalar.”