okurguness

11. BÖLÜM ALINTISI
          	
          	İç çekti Zeydan. İntikam istiyordu, evet. Yıllar önce ona ihanet edenin, onu küçük düşürenin ve oğlunu elinden alanların bedelini ödemesini istiyordu. Ama sonra, torunu olacağı düştü aklına. İlk torundu içten içe seviniyor bir an önce de sağlıkla doğmasını bekliyordu. “Ben gidersem, bu yük onlara kalsa ne olurdu?” diye geçirdi içinden. Öfkesi bir an için yumuşadı. Evlatlarının ve karsının gül yüzünü hayal etti.  Doğacak torunun kahkahaları, kızının kendisine rağmen sıcak gülümsemesi, her ne olursa olsun dört oğlunun da güçlü duruşları. Belki dedi intikam benim değil, zamanın işiydi.
          	
          	Gözlerini kapattı. İntikamla evlatları arasın da bir seçim yapamıyordu yıllardır. Ama o an da kalbinin derinliklerin de ki o karanlığı hissetti. Yumduğu gözlerini açtı, şimdi herkes bir yana, bu intikam bir yanaydı. Zamanı beklemeyecekti, çünkü vakit artık eskisinden de daha yakındı. Üstelik oğlu bu intikamı almak yerine, kalbine buyur etmiş ve üstünü kapatmıştı. Buna ölse dahi izin vermeyecekti. Çoğu kez o kızı öldürmeyi göze aldı ve düşündü. Fakat oğlunu da gömeceğini öngördü, çünkü aptal oğlu gönlünü, kıza bağlamıştı bile. Bunu kendisine gönderdiği mesajla net bir şekilde anlamıştı. Ne yapmalı peki? Ne yol bulmalı? Çok sürmedi ki aklına düştü ne yapması gerektiği, kural basitti. Düşmanını arayacak ve kısasa kısas yapacaktı! Madem toprağa gömemiyor, oğlunun giden canına bir can alamıyordu, o zaman Zeydan yaşarken öldürmeyi seçecek ve bunu da iliklerine kadar başaracaktı…

MerveAkaln748

@okurguness Çok özledik güzel çiftimi.. 
Reply

emirssmom

@ okurguness  kız ben ne kaçırmışım bu alıntı ne zaman geldi benim niye hiç haberim yok hayır bildirim de gelmiyor şuan çok üzgünüm 
Reply

okurguness

11. BÖLÜM ALINTISI
          
          İç çekti Zeydan. İntikam istiyordu, evet. Yıllar önce ona ihanet edenin, onu küçük düşürenin ve oğlunu elinden alanların bedelini ödemesini istiyordu. Ama sonra, torunu olacağı düştü aklına. İlk torundu içten içe seviniyor bir an önce de sağlıkla doğmasını bekliyordu. “Ben gidersem, bu yük onlara kalsa ne olurdu?” diye geçirdi içinden. Öfkesi bir an için yumuşadı. Evlatlarının ve karsının gül yüzünü hayal etti.  Doğacak torunun kahkahaları, kızının kendisine rağmen sıcak gülümsemesi, her ne olursa olsun dört oğlunun da güçlü duruşları. Belki dedi intikam benim değil, zamanın işiydi.
          
          Gözlerini kapattı. İntikamla evlatları arasın da bir seçim yapamıyordu yıllardır. Ama o an da kalbinin derinliklerin de ki o karanlığı hissetti. Yumduğu gözlerini açtı, şimdi herkes bir yana, bu intikam bir yanaydı. Zamanı beklemeyecekti, çünkü vakit artık eskisinden de daha yakındı. Üstelik oğlu bu intikamı almak yerine, kalbine buyur etmiş ve üstünü kapatmıştı. Buna ölse dahi izin vermeyecekti. Çoğu kez o kızı öldürmeyi göze aldı ve düşündü. Fakat oğlunu da gömeceğini öngördü, çünkü aptal oğlu gönlünü, kıza bağlamıştı bile. Bunu kendisine gönderdiği mesajla net bir şekilde anlamıştı. Ne yapmalı peki? Ne yol bulmalı? Çok sürmedi ki aklına düştü ne yapması gerektiği, kural basitti. Düşmanını arayacak ve kısasa kısas yapacaktı! Madem toprağa gömemiyor, oğlunun giden canına bir can alamıyordu, o zaman Zeydan yaşarken öldürmeyi seçecek ve bunu da iliklerine kadar başaracaktı…

MerveAkaln748

@okurguness Çok özledik güzel çiftimi.. 
Reply

emirssmom

@ okurguness  kız ben ne kaçırmışım bu alıntı ne zaman geldi benim niye hiç haberim yok hayır bildirim de gelmiyor şuan çok üzgünüm 
Reply

Alazin_sedefi

yazarım sana bir  şey  sormak istiyorum instagram    store bölümünde  koyduğun genclik kunpanyasinda hatıra defteri nerde yayınlanıyor vatpatta varmi  yazari kim ogrene bilirmiyim  

Alazin_sedefi

@ Alazin_sedefi  teşekkürler  yazarcim
Reply

okurguness

@Alazin_sedefi Aşkım wattpad de yayınlanıyor ve yazarın kullanıcı ismi; alizarbmbin
Reply

okurguness

Yutkundum ama onun bakışları dudaklarıma kaymıştı benim de aynıydı. Öyle miydi gerçekten? Bunu söylerken bile böyle olduğuna öyle emindim ki aksini bile düşünmüyorum açıkçası. Yine insan acaba mı diye sorma gereği duyuyordu. Tutmayan elim halen daha buzdu ama avucu arasın da ki elim öyle sıcaktık ki nasıl başarıyordu bunu? Tek bir dokunuşla üstelik aklımi yitirecektim. “Seninle dans edebilir miyim?” Sorusuyla hafifçe kıkırdamıştım. Dış görünüşüne göre öyle tezattı ki davranışları. Günden güne geçirdiğim  her dakikasıyla akıntıya kapılmışım da son sürat gidiyormuş gibiydim. Başımla onay verdim ve elimi tutan elini sıktım. Ortaya geldik o benim belimden sıkıca kavradı bende ellerimi boynuna doladım. Yavaşça dans ediyorduk. Ilık nefesi yüzümü yalıyordu. Ufak ufak saçlarımın üzerine bıraktığı öpücükleri hissediyordum. Aramızda ki bu yoğun elektriği konuşmamla bozarak, “Bütün bunlara ne gerek vardı ki? Çok güzel ama mahcup oluyorum gün geçtikçe.” Cidden böyleydi her şeyi bir kenara bırakırsam altında kalıyordum bütün bunların. Belki benden böyle bir beklentisi yoktu ama insan ister istemez bir şeyler yapmak onun bana hissettirdiklerini de hissetirmek istiyordum. Cıklamıştı “Duymamış varsayıyorum bunu. Senin yanın da benim yaptıklarım ne ki Arsin. Öyle güzelsin ki öyle masumsun ki mahcup olan benim.” Diyecek cümle bırakmamıştı bana. İçimden gelen çocuksu hevesle “İyi ki varsın, iyi ki!” Boynuna doladığım ellerimle daha sıkı sardım onu o da göğsüne sokmak istercesine bastırdı beni kendisine. “Ne yapsak ki saklasam mı seni tam buraya?” Ufacık mesafe açtım aramızda “Kalbine mi?” Minik mırıtıyla onayladı. “Kalbim bende ama anahtarı sende Arsin.” Ayağımda ki topukluyla hatrı sayılır bir boy farkımız vardı ama yine de başımı çok olmasa da yukarı kaldırıp gözlerine bakıyordum. Oyun bozan tınımla “O zaman, açtım kalbini ve kitledim ikimizi” kalbinin tam üstünden öpmüştüm. ‘Allah’ım sen bu kilidi açıp da dışarı çıkmamıza izin verme’ içimden duamı da eksik etmedim…

okurguness

ALINTI DEVAMI 
          
          Şaşkınlığım sesime de, yüzüme de bulaşmıştı. Masada duran buzdan hallice elimi tek avucuna alarak okşamaya başladı ve öne eğilerek, “Ben nasıl bir adamım biliyor musun şuri?” Şuri mi? Bir saniye bu nasıl olurdu bizim oraların kelimesiydi ve lazcaydı anlamı bile dizlerimin titremesine neden olmuştu bir de bu cümleyi, hemde benim memleketime ait bir kelimeyi  ondan duymak sıkıca sarılma ve göğsüme saklama isteği doğuruyordu bende. Nefesim diyordu bana nefesimi kestiğinden habersizdi oysaki. Titreyen sesimle, “ Na- nasıl  bir adamsın?” Elimin üstüne bir öpücük kondurdu. Erkeksi ve boğazdan gelen kendisine has tonuyla  “Herkese diz çöktürürüm de bir sana yenilirim.”

okurguness

9.BÖLÜM  2. ALINTIMIZ 
          
          Onunla karşılıklı oturmuş çok güzel bir mekan da akşam yemeğine çıkmıştık. Baş başa ve üzerim de bana gönderdiği kan kırmızısı derin diyeceğim sırt dekolteli ve bayıldığım muazzam  bir elbise vardı. Boyu bileğime denk geliyordu. Kalbim yine her zaman ki gibi sanki göğsümden dışarı çıkmış da avuçlarım da atıyordu. Beni öyle bir süzüyordu ki bir an olsun o gözlerini üstümden çekmiyor ve benim heyecanımı katlıyordu. Yeni yetme liseli genç bir kızdım da sanki ilk kez bir yemeğe çıkıyordum. Bunları daha önce de yaşamıştım ama ilk olan bunlar değil bana yaşattığı adını artık içten içe kabullendiğim ona karşı çıkamadığım beni kendisine mahkum eden hislerimdi. Ona hiç söylemedim gerçi söylemek için de erkendi belki ama o anlıyordu ve bunu bana göstermekten bir an olsun çekinmiyordu. Gözlerimi kaçırdım ve etrafı incelemeye başladım. Bizden hariç bir kaç çift daha vardı ama kimse benim kadar duygularını kontrol etmekte zorlanmıyordu. Konuşmak için kendimi hazır hissetmişken hemen baş ucumuza gelen bir adam vardı ve elinde kemanını tutuyordu. İtiraf etmek isterim ki Buda ilkti! Dudaklarım benden bağımsızlığını ilan etmişti dişlerimi gösterecek şekil de gülümsedim ve “Sen nasıl bir adamsın böyle?”

okurguness

9.BÖLÜM 1. ALINTISI♥️
          
          Bir iki adım atarak tam dibime gelmiş ve “Gel bakayım sen önce bir.” Ne olduğunu ne anlayabilmiş ne de yapacağı hareketi kestirebilmiştim. Beni kendisine sıkıca tutup sarılmasına eş ise saçımdan içine çektiği derin soluğu oldu. Put kesilmiştim, hiç aklıma gelmemişti sarılması ya da sarılacağı. Özlemiştim, daha bir gün olmuştu belki görmeyeli ama özlemiştim işte. Benim duygularım da onun duyguları ile eşti, “Özlemişim.” Kısık ama hasreti andıran sesi kulağım da idi. Elim de kocaman en azından bana kocaman gelen eldivenlere aldanmadan ellerimi beline doladım ve sesli dile getirmesem bile sarılarak ona karşı duygumu belli ettim. Anlık gerilen vücudu bana hiç yardımcı değildi ama idare edip sakin olacaktım. 
          
          Geriye bir adım çekilmiş ve “Ben, böyle sarıldım ama terliydim de. Çok çok özür dilerim aklımdan çıkmış.” Aklına şimdi gelmiş olmalıydı bu detay ki mahcupluğu yüzünü esir almıştı ama hiç önemi yoktu ki benim açımdan, insan değer verdiğinden gelen bir şeye iğrenir miydi? Hiç sanmıyordum ki öyle de olmazdı zaten. Tıpkı terinden iğrenmediğim ve gocunmadığım gibi.
          
          Sandığımdan daha fazla utanmıştı ki benden başka her yere baktığı gözleri kendisini ele veriyordu. “Cihanşah?”
          
          “Hım” diye onayladı beni. Yine gözleri benle buluşmamıştı.
          

okurguness

“Baksana bana bir?”  Söylemimle zoraki bana kaldırdı bakışlarını. Zaten uzak değildik birbirimize, hep o beni gafil avlayamazdı değil mi? Terinden alnına yapışan saçlarını geriye yavaşça iteledim ve ayağım da ki sporlarımdan dolayı boyuna erişmek zordu benim için ayak ucumda yükselip yanağından hafifçe öptüm, “Utanmana gerek yok, miss gibisin.” 
            Öyle şapşaldı ki duruşu alık ifadeyle yüzüme bakıyor, sırıtıyor ve buna eklenen ise kızaran yanaklarıydı. Kendimi zor tutuyordum bir kere daha öpmemek için. Üstüne mıncırasım bile geliyordu da bu kadarı yeterliydi. Omuzuna bana göre sert ama onu yerinden bile kımıldatmayan yumruğumla beraber, “Hadi hadi! Alalım şu boyunun ölçüsünü bir!” 
            
            Elini kalbine koymuş, “Bak, bak sen beni kalpten götüreceksin bir gün!” serzenişi spor odasında yankılanmıştı. 
            
            Omuzumu silktim yerimde bir sağa bir sola zıplıyordum sanki yılların boksörü gibiydim. İstemsiz kendime gülüşümü tutamadım ve sorusuna da cevap verdim. “Ohoo senin kalbin hemen böyle gidiciyse işimiz var.” Hınzır tebessümüm yerini almıştı dudaklarım da. Hemen ardından “Hem hani sen dinç adamdın?” göz kırpmıştım. Ne oluyordu bana böyle, nereden gelmişti bir anda bu cesaret yüklenmesi? 
            
            “Arsin Hanım, benim dinçliğim senin kalbini durdurur. Anlarsın ya.” Göz kırpma sırası ona geçmişti. Derince yutkundum ve zıplayan ayaklarım durmuştu bir anda. Ayağımdan başıma kadar beni süzdü ve “Bir lafım bile ayağını yerden kesti? Asıl sen söyle bakalım, dayanabilecek misin?
            
Reply