elindi, parmağındı./ etiydi bak tırnağının, ayırmıştın./ dokunduğun okyanusta ölü balıklar vardı, oltanın varoluşu senden öğreniliyordu./ uzanıyordun, uzuyordun. buna rağmen hep eksilmekten bahsetmektin sen biraz./ bu cümlenin tamlanamayışı, bu cümlenin anlam karmaşası, bu cümleyi kuran dilin bilinçsizliği./ sendin. ağaç gibi kök salan şu toprağa./ sendin. yayıla yayıla kendine çığır açan./ çağ kapatan, devir başlatan. sendin./ bütün günahları, sevapları odadan içeri almayış. sana sokulma tekrarı hep aynı yerden./ sana sığınma mucizesi, sendin o./ ölü sevinci, bereket inancı, kutsallık, rahmet. elindi. saçındı. tenindi./ irkildiğim yerden secdelendiğim omuz./ kırılan elmacık, gırtlaktaki adem./ havasını solumadığım cennet, havvasını tanımayan oğul, baba, erk./ hayat diye büyüdüğüm sendin. umut diye beslediğim./ saçlarından cennetime akan ırmak, kasığındaki yasak elma./ ben seni büyütürüm de devrilmekten korkarsın./ neden gözlerindeki putları yıkan muhammed değilim./ dokunan dudaklarıma mı kırıldı saçların. tenine değene mi in cindin hep./ elindi. saçındı. tenindi./ duvarıma değen herkes duvarımı yıktı. duamı duydun evimi yaktın./ dilinde gezdirdiğini anımsamıyorum. dudağına değeni önemsemiyorum./ beni bu yataktan sıyırıp dünyaya karıştıran, beni bu dünyaya sıkıştırıp hayale tıkayan./ ölmek için yaşamadığımın ispatı./ saçların. senindi./ parmaklarımdın./ tüm mucizelere rağmen şimdi. sırtını Kızıldeniz sanıp ortasına çukur açan musa oluveriyorum./ o mucizeden çocuk ve kadınlardan önce saçlarını kurtarıyorum./ saçlarını göğsümdeki kabe'ye doğru tara./ inanacağım.