https://youtu.be/5pN9Fy3rI5k?si=IINFlAoVn1Q4HeZR
- "Her gece aklına düştü mü birisi?"
- Rüyalarıma bile girdi...
Oysa aynıydık, aynı şeylere üzüldük, aynı şeylere sevindik, aynı zevklere sahiptik. Ve ayrı... Bir o kadar ayrıyız, böyle yakınında, her yerden ulaşabilirsin istesen ama uzanamazsın bile. Hani yakınındadır ama dokunamazsın derler ya. Hani kalpler uzak olmasın, mesafeler aşılır derler ya. Bizim kalplerimiz de çok yakın. Ama uzağız. Böyle bir şey işte. O'na aynı şeyler için yalvardık, ama ayrıydık. Böyle böyle azaldık... Belki artarız. Belki, belki... Bilmiyorum, belki O'nun bizden bir muradı vardır. Yoksa neden karşısına beni göstere göstere daha çok üzer ki sevdiği bir kulunu. Seviyordur, biliyorum. İyisin sen. Allah bilir tabi. Belki beni de sevecek. Sevmeyecek olsa neden üzsün beni. İşte O'nun farkı da bu. Diğerleri sevdiğini üzmezken, bir O üzer. Üzüntülerin en hayırlısıdır. Belki, belki O'nun yanındayken karşılaşırız. Evet evet, ah şimdi düşündüm de, şimdi karşılaşmasak da olur. O'nun yanında istediğim kadar konuşurum seninle, en sevdiğin rengi öğrenirim, ben kadar seviyor musun kurabiyeyi, sana dokunan bir şarkı dinlerken dolar mı gözlerin, benim düşlerimi de ilk sen gerçekleştirirken ne hissettin, gerçekten güzel mi sesin, belki bir türkü dinlerim sesinden. Dertlendiğinde sen de mi ben gibi yapıyorsun? Ya kitapları nasıl okuyorsun? Ben yatarken okursam uykum gelir mesela, ama yatmadan önce de okumazsam eksik hissederim. Sen de mi öylesin? Peki ya listene eklediğin örgüleri ördün mü? Yoksa sadece izleyip geçtin mi? Ben de örüyorum biliyor musun, derim sana. Hatta kapı süsü ördüm, telefonluk ördüm ve bir de...