taeryakis
hanım deme lan bana
taeryakis
taeryakis
ağzımı her kapadığımda, sağ elinde sakladığın katilim olacak olan o cümleleri sapladın. sen ağzını her açtığında sol yanımda sakladığım o ağrılarım her defa tekrarlamaya başladı. bi' panzehir yok aşkına, bu hastalık ne pahasınaydı? aslında bi′ yansıma pırlantalar hiç paslanır mı? astımım tutarsa bile yaslanamam koynuna, bu hasarının karşılığı da yalanlarla pansuman mı?
blwiski
00'
taeryakis
chreaas
bugün bir kuş gördüm
chreaas
`☆
chreaas
bazı insanlar anlatır, bazıları düşündürür. ama sen, insana hem anlatır hem düşündürürsün. söylediğin her kelime bir cümle değil, bir çağrıdır. insanı kendi içine çağıran sessiz bir yankı. belki de bu yüzden, senin yanında zaman başka bir şekilde akar. ne acele eder, ne durur. sadece var olur.
chreaas
seninle konuşmak, sessizliğin bile anlam kazandığı bir ana benzer. sözlerin yalnızca duyulmaz; zihinde yankılanır, kalpte yer bulur, derinleşir, iz bırakır.
blwiski
123'
blwiski
benim memleketim senin gözlerin.
snowfflower
00
taeryakis
ve o zaman çılgın bir şafakla tazelenen gökyüzü bir taze tomurcuk gibi açar kanayan alnında senin.
taeryakis
kan kokusu büyüyü bozmak için, kemik sıcaklığı sırça küreyi eritmek için, ateş kırmızısı göğü aydınlatmak için. böylece dirilir içindeki gül cesetleri bile dirilir.
taeryakis
kalbim, bu acıya dayan.. bu acıya dayanman için yaranı iyileştirmek için sana parçalanmış gül cesetlerinden bir reçete vereceğim. vahşet dağlarından kızgın kemik külleri, işkenceler ovasından kan dölleri ve yangınlar vadisinden dehşet bir ateş.