İnsan olmanın verdiği bir ağırlıkla yüreğimizde, ıssız sokaklarda aydınlığa çıkmaya çalışıyoruz. Yolun sonu bir uçurum da olabilir, bir deniz de ama biz içimizde o hislerle yaşıyoruz. Bir umut kırıntısı. Koskoca bir kenti yürüyerek, saatlerce ve günlerce gezdirebiliyor insana. Kimi zaman göz yaşlarıyla, kimi zaman yağmur damlalarıyla, tenine değen güneşle ve içini sızlatan yorgunlukla ama bir şekilde... Her adımda daha fazla umutla, daha fazla insan olarak... ya bir gün, güneşin teninde bıraktığı o hissi bile kaybeder, toprağın altında çürümeye mahkum olursak? O gün nasıl tekrar insan olabilir, nasıl tekrar yaşayabiliriz?