Bölüm 1: Kayıp

48 4 2
                                    

Bu benim ilk hikayem olduğu için biraz acemiyim. Bu nedenle saygı çerçevesinde yapılan her yorum dikkate alınacaktır. Ayrıca telif hakları şahsıma aittir. Benzerleri ve aynısı yayınlanamaz.

Hikaye başlangıç tarihi 24.12.2020

.........................................

Ocak ayının ilk günleriydi. Dışarıda yılın ilk karı yağıyordu. Kerim o sırada mutfakta oturmuş gazetesini okuyordu. Eşi Ayça ise kahvaltı için haşladığı yumurtaları soymakla meşguldü. Yukarı ki kattan önce gürültüyle bir kapı çarpma sesi ardından merdivenleri hızla inerek mutfağa yönelen ayak sesleri duyuldu.

  Gelen Kaynarca ailesinin küçük kızlarıydı. Üzerinde gri renkte bir mont vardı. Başında ise pembe eldivenleriyle uyumlu renkte ponponlu bir bere vardı. Ayağında ise yine pembe renkte kar botları vardı. 

  Yağmur etrafta önce neşe ile koşuşturdu. Sonra da gidip mutfağın arka bahçeye açılan kapısını minik elleriyle açarken parmağını kapının oradaki sivri şeye yanlışla getirdi ve parmağı çok az kanamaya başladı, bunun üzerine ağlamaya başladı .Ayça yumurtaları bırakıp koridordaki sağlık çekmecesi olan yerden pembe bir yara bandı alıp kızının parmağına yapıştırdı.

  Parmağındaki yara bandına bakan Yağmur ağlamayı kesti. Pembe bantta panda desenleri vardı. Yağmur annesine parmağım iyileşse bile bu bandı çıkarmayacağım dedi.

Sonra da hiç bir şey olmamış gibi babası Kerim'in elindeki gazeteyi alıp kenara koydu ve sanki peşinden sürükleyebilecek gibi babasının kolundan tutup sandalyeden kaldırmaya çalıştı. Başarılı olamayınca hadi baba dışarıda kar yağıyor, kardan adam yapalım dedi.

  Kerim kızına dönüp daha kar yeni yağıyor. Yerde yeteri kadar kar birikmedi. Eğer bu akşam uslu durursan yarın seninle bahçede kardan adam yapabiliriz dedi.

  Bu akşam büyük bir etkinlik vardı ve Kaynarca ailesi için oldukça önemliydi.  Kaynarca inşaat firması 10 siteden oluşan 1000 dairelik binalarını tamamlamışlar ve bugün tanıtımı yapılacak sadece üst düzey firmaların ve kişilerin olduğu bir etkinlik gerçekleştirecekti.

  Ayça bu etkinlikte yıllar önce çalmayı bıraktığı piyanoyu çalacak ve Kerim ise Kaynarca inşaatın sahibi olan babasının yanında konukları ağırlayıp yeni üzerinde çalıştıkları projelerden bahsedecekti. Bu yüzden her şeyin ve herkesin kusursuz olması gerekiyordu.

  Çünkü bu etkinlik sekiz yıl önceki yıkılan apartmanın ve o esnada yaralanan insanların yarattığı kötü itibarı unutturacaktı.

  Ve işte beklenen akşam gelmişti. Şık mekanda Ayça kırmızı askılı elbisesiyle perde arkasında notalara bakıyordu. Kerim ise babası Ali bey ile Güney Kore'deki şube müdürüyle konuşuyordu.

  Yağmur'a da bu gece bakıcısı Eda hanım eşlik ediyordu.

  Her şey harikaydı. Konuşmalar ve sunumlar gerçekleştirilmişti. Sıra şimdi Ayça'daydı. Ayça sahneye çıktı ve büyük siyah parlak piyanonun üzerinde ince parmaklarını hareket ettirerek tuşlara bastı.

  Tüm konuklar sahneye bakıyordu. Yağmur'un bakıcısı Eda ise telefonuna gelen mesaja cevep veriyordu.

  Yağmur birden sandalyeden sessizce kalktı. Salondan çıkarak genişve uzun çelenk ile dolu koridorda ilerledi.

  Eda başını telefondan kaldırınca Yağmur'un yanında olmadığını gördü. Oturduğu sandalyeden kalkmadan konuklar arasında göz gezdirerek küçük kızı aradı. Göremeyince kapıdan çıkarak koridorda, tuvaletlerde, diğer tüm odalarda her yerde kızı aradı.

ESKİ GELECEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin