2.9 ~şaşırma?~

491 74 45
                                    

Mijoo

Dürbün, tamam.

Pusula, tamam.

Çakmak, tamam.

Çadır, tamam.

Küçüklükten kalma sapan, tamam.

"Ava gitmiyorsun Mijoo. Alt tarafı dağ gezisi." Elleri belinde bana yukarıdan bakan anneme çevirdim bakışlarımı.

"Öyle dememelisin anne. Şimdi düşün, ben orada kayak yaparken ya birden kaybolursam? İşte o zaman bu pusula devreye girecek," dedim elimle pusulayı göstererek. "Sonra muhtemelen bir şey anlayamayacağım ve çevreden odun toplayıp bu çakmakla ısınmaya çalışacağım. Ardından yatmak için çadır kurmam gerekiyor. Bu yüzden bu çadır da çok işime yarayacak. Sonuçta biri beni bulana kadar hayatımı o çadırda geçireceğim, sonra bu dürbün de tehlikeleri önceden görmemi sağl-"

"Ay Mijoo! Yeter! Ben de durmuş dinliyorum. Saçmalamayı bırak ve valizini adam akıllı doldur. Gereksiz şeyleri koyarsan, nerden bulduğunu sorgulamam direkt çöpe atarım." Küçük gözlerini korkmam için açmıştı ancak ben gülmemek için kıvranıyordum.

"Tamam validem ya, sen kızma çıkarırım ben bunları." Hüzünle planımın suya düşmesine tanık olurken diğer gerekli eşyaları son kez kontrol ettim.

"Baban para bıraktı senin için, çıkmadan önce al. Ayrıca tek gidebileceğine emin misin koca valizle?" Annem, odamdaki tekli koltuğa otururken olumsuzca başımı salladım.

"Jungkook'un arkadaşlarından hani ailesi alt mahallemizde oturan böyle boyu posu yerinde, Çin Seddi gibi omzu olan, dizi ajansları görse kolundan tutup 'kulun köpeğin olayım dizimizde oyna' diyerek peşinde koşacak dünya yakışıklısı Seokjin hyung var ya, işte o alacak bizi." Annem kaşlarını çattı.

"Çocuğu anlatmak için destan yazmana mı kızsam, biz demene mi şaşırsam, en azından çocuğun ailesini tanıyor olduğuma mı sevinsem bilemedim. Düşün hyung demene alıştım. Çok şükür her duyguyu yaşatıyorsun." Telefonumun titremesiyle geldiklerini anlamıştım.

"Anne bu konuyu artık açma benim çıkmam gerekiyor, gelmiş olmaları gerek. Ayrıca biz dediğim; Jimin, Taehyung falan," dedim odamdan valizimi sürüklerken. Portmantoda babamın bıraktığı tomar parayı görünce muhtemelen gözümde dolar işareti gözükmeye başlamıştı.

Parayı aldığım gibi cüzdanıma attım ve anneme döndüm. "Pedere sevgilerimi iletir ve ne kadar müteşekkir olduğumu söylersin," dedim sağ elimin işaret ve orta parmağını birleştirip alnıma dayadıktan sonra çekerken.

Annem ise ağlamaklı konuştu. "Acaba bir ihtimal oğlum olabilir misin? Yani sadece erkeklerle takılıp 'valide' ve 'peder' deyince korkmadım değil." Anneme kocaman gülümseyip cevap verdikten sonra evden çıktım.

"Ben de seni seviyorum anne."

Evden çıktığım gibi karşımda üç oğlan görmeyi beklemiyordum. Şaşkınlığımla fısıldayarak anneme de selam vermeleri gerektiğini söylediklerinde gülümsemiştim. Hakikaten iyi çocuklardı.

"Aman efendim ne demek, devir kötü zaten. Ben de abileri olarak onlara güzel bir nutuk çekeceğim siz hiç merak etmeyin." Seokjin hyungun dedikleriyle annem hayran bakışlarını ondan ayırmayınca anneme tekrar veda edip oradan ayrılmıştık.

Gün muhabbeti yapmadıkları kalmıştı bir tek.

Arabaya geçtiğimizde ben öne oturmak isterken Taehyung benden önce davranmıştı ve imalı bakışlarıyla arkayı işaret etmişti. Ben ise yaşadığım klişeden ötürü yüzüne hiç bakmadığım Jimin'e çevirmiştim bakışlarımı.

agreed? agreed. ↬ park jimin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin