29| " Geçti mi? " '

1.6K 183 120
                                    

Saçlarım esen rüzgarla birlikte gözümün önüne gelirken, tamirciden henüz dün aldığım motorumdan inip karşımda duran eve bakmaya başladım. Heyecandan kalbim götümde atıyordu ve bunun akabinde kalp atışlarımın biraz olsun dinmesi için göğsümün sol tarafına, çok sert olmayan bir kaç yumruk geçirdim. Derin bir nefes alıp evin kapısına doğru adımlarken, motorla hızlı geldiğimden dolayı karman çorman olmuş ve iyice uzamış saçlarımı düzeltmeye çalışma çabam başarısızlıkla sonuçlanmış ve uzamış perçemlerim tekrar gözlerimin üstünde yerini almıştı. Buna bir küfür savurduktan sonra hafif titreyen ellerimle zile bastım.

Dün yaşanmış ve hala etkisinden çıkamadığım olaydan, Jungkook'un bana yanlışlıkla porno sitesi linki atmasından, sonra hiç konuşmamıştık. Aslında fazla abartılacak bir şey değildi fakat sanırım Jungkook'u gözümde fazla bebekleştirmiştim. Fakat o da söylediği gibi hormonlu bir erkekti ve tanrım bunu neden düşündüm bilmiyorum ama mesajlaşmadan sonra aklımda Jungkook'un o videoları izlerken kendini rahatlattığı bir sahne geçmişti ve bu benim için hiç de iyi sonuçlar doğurmamıştı.. Evet biraz fazla azgın birisi olabilirim fakat konu Jungkook olunca o bebek görünüşüne rağmen azgınlığım daha da artıyordu ve bu benim elimde değildi.

Ona olan duygularımın henüz taze olmasında rağmen sanki ondan uzun zamandır hoşlanıyor gibi hissediyordum. Her ne kadar dün bunu biraz yıksa da o çoğu insana göre fazla masum ve fazla temiz kalpliydi. Karşısındaki insana çok çabuk güveniyordu ve bu yüzden şuana kadar fazla canının yanmamasına şükrediyordum.

Ondan nefret ederken bir anda her an, her saniye onu düşünürken bulmuştum kendimi. Bunu fark ettiğimde de ondan uzaklaşmaya başlamıştım. Her lafına çıkışıyor, boktan sebepler yüzünden onu azarlıyordum ve bunun sebebi kabul etmek istemememdi. Ondan hoşlandığımı kabul etmek istemememdi. Tabi eninde sonunda kabul etmiştim yaşadığım 17 yıl boyunca bana fazlasıyla farklı olan duyguyu.

Düşüncelerimi bölen şey açılan kapı olmakla birlikte isteğim bir manzarayla karşılaşamamıştım. Kapıyı açan kişi Jungkook değildi. Kapıyı açan, büyük bir sırıtışla Namjoon olmuştu. Namjoon'un, Jungkook'un abisi olduğu halde dış görünüş olarak hiç benzemiyor olmalarına, bu kardeşlik bağını ilk öğrendiğimde şaşırmıştım. Şu an hala şaşırıyordum orası ayrı tabi.

"Hoşgeldin."

Namjoon'la okulda hiç mi hiç anlaşamasak da, bu akşamlık Jungkook için söylediği her ters bir söze, bu karşılaşmadan sonra bunu pek beklemiyordum ama yine de hazırlıklı olmalıydım, gülümseyerek karşılık vermeyi düşünüyordum.

"Hoşbuldum." gülümseyerek verdiğim cevapla birlikte kapıyı tamamen açarak beni içeriye buyur etti. İçeri girdiğim anda etrafımı saran sıcacık bir yuva atmosferi ve burnuma gelen yemek konularıyla hafifçe gülümseyip, gözlerimi etrafta gezdirerek Jungkook'u aramaya başlamıştım ki mutfaktan çıkan, Namjoon'a neredeyse tıpa tıp aynısı denebilecek kadar benzeyen orta yaşların biraz üzerindeki zayıf bedenle gözlerimi onda kenetledim. Namjoon'un, aynı zamanda Jungkook'un annesi olmalıydı. Yüzünde Jungkook'un çehresine ait hiçbir benzerlik bulamamakla birlikte şaşırmış ve Jungkook'un babasına benzediğine kanaat getirmiştim.

"Taehyung, hoşgeldin."

Hiçbir kırışıklık bulundurmayan yüzüne fazlasıyla samimi bir tebessüm eklemişti. Bunun akabinde ben de tebessüm edip saygımı göstermek amacıyla eğildim.

"Hoşbuldum efendim."

"Afedersin, Jungkook bu gün biraz fazla heyecanlıydı ve Jungkook heyecanlı olduğu zaman normalden yüz kat uyuşuk hareket eder." üstündeki mutfak önlüğünü başından çıkarıp, sadece bir kaç kere gördüğüm halde hayran olduğum gülümsemesini bana tekrar sunup devam etti.

Fire on Fire | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin