32| "Sürekli onu düşünmeye itiyor beni."

1.8K 238 221
                                    

Gerçekten tam bir umutsuz vakayım.

Aynı zamanda korkak.

Henüz uyanmanın verdiği dinginlikle yatağımın ortasında kol ve bacaklarımı dört bir yana açmış bir şekilde, boş bakışlarla tavanı izliyordum; bir hafta boyunca yaptığım gibi.

Düşünmeyi reddediyordum, fakat bir o kadar da fazla düşünüyordum. Göğsüm olabildiğince sıkışıyor, iki akciğerimin arasındaki kalbim sanki bedenimi terk etmek ister gibi baskı uyguluyordu. Bazen nefes almayı unutuyor, bazen ise ciğerlerimi dolduracak kadar oksijen alıp titrekçe veriyordum ki bununla aynı zamanda göz pınarlarımı dolduran yaşlara engel olamıyordum.

Başkasına milyonlarca yıldızın içinde olduğu bir galaksiyi barındıran gözleriyle, mutlulukla, aşkla baktığını düşününce kesiliyordu nefesim işte. Benden başkasına minik dudaklarını gererek çıkık ön dişleriyle gülümsediğini, yanağındaki her zaman ortaya çıkmayan gamzesini göstererek kahkaha attığını, gösterdiği her bir mimiğini düşündükçe deli oluyordum.

Bir yandan da anlamlandıramıyordum bu düşüncelerimi. Ben kendime sadece hoşlandığımı inandırmaya çalışırken, kapılmıştım ona. Bilmiyorum belki aşık olmuştum, çünkü bana oldukça yabancıydı bu duygular, tanımlayamıyordum. Ama bunun bir hoşlantıdan fazlası olduğunu kabul edeli beş gün oluyordu.

Kısaca açıklamak gerekirse Jungkook o randevuya gittiği günden beri bu haldeydim. Tam bir hafta olmuştu ve görüşmeleri hâlâ devam ediyordu. Bir hafta boyunca çevremdekilerle, buna Jungkook da dahil, iletişimimi en aza indirmiş, bazı günler okulu ekip bazı günler ise yarısında dersten çıkarak sürekli yatağıma yatıyor ve boyle duruyordum. Bir nevi depresyona girmiştim. Aslında, ben direkt depresyondaydım şu an. Birkaç gün sonra olan yarışmayı bile düşünemiyordum.

Böyle davranışlarımın kimseye bir yararı olmadığını biliyordum, aksine aramızı daha çok açıyordu. Bir haftadır her seferinde o mesaj atıyordu bana, ve hepsinde geçiştirip çevrimdışı oluyordum.

Fazlasıyla karşılıksız olan bu duygularımı unutmam gerektiğini düşünuyordum. Çünkü beni arkadaş olarak gören birine böyle duygular beslemek, aşırı kıskanç olduğumu bu yüzden fark ettiğim, en ufak şeyde bile içimi kemiren o duygu; sadece beni mahvetmekten başka bir şey yapmıyordu. Belki de uzaklaşırsam, biterdi.

Ama bu bir hafta içinde onu daha çok özlemekten başka bir işe yaramamıştı...

Kapı zilinin kulak tırmalayacı sesini işittiğimde olduğum bu boşluktan zorla sıyrıldım. Ufak bir kıpırtı göstergesi sergilemeden tavana bakmaya devam ettim. Çünkü kapının ardındaki bedenlerin, yine bir haftadır olduğu gibi, beni bu depresyon halinden çıkarmaya çalışan salak arkadaşlarım olduğunu biliyordum.

Bir kaç dakikanın ardından kapı zili bir kere daha çaldıktan sonra durmuştu. Bir yaşam belirtisi göstermek adına, yüz yüze görüşmek de istemediğimden gruba mesaj atmaya kadar verdim ve neredeyse iki gündür açmadığım, yemek yapmaya aşırı üşendiğim için pizza sipariş etmiştim, telefonun ekranını güç tuşuna basarak aydınlattım.

Seokjin ve diğerleri
whatsapp grubu

1724 okunmamış mesaj.

taehyung:
ne oldu?

hoseok:
OHA TAEHYUNG
BENİM GÜZEL KARDEŞİM GELMİŞ
😭😭😭😭😭😭

Fire on Fire | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin