Draco'nun seçtiği bütün dersler mi kişiliğine bu kadar tersti yoksa bu hafta gerçekten ters taraftan mı kalkmıştı?
Başarısız bir öğrenci değildi, Merlin biliyor ya, oldukça zeki bile sayılırdı. Göze batmadan yapardı bunu, kişiliğine pek ters olsa da bu konuda kimseden övgü beklemezdi.
Ama iki senedir aldığı Aritmansi dersinden nefret etmişti. Hermione'nin sınıfta nefes alması bile buna bir neden olarak sunulabilirdi, bir sınıfa iki çok bilmiş -elbette Draco'dan da bahsediyoruz- çok fazlaydı. Göze batmadan çalıştığını söylediysek de görmezden gelinmeyi isteyecek kadar da geri planda durmayı sevmiyordu.
Diğer yandan gerçekten... Simya ve Kehanet mi? Cisimlenme dersinin yanında bunları seçmek için bir büyücünün fıçı dolusu kaymak birası bitirmesi gerekiyordu. En azından Draco Simya dersinden çıkarken buna karar kılmıştı. Simya ruhani bir alandır genç büyücüler... Aklınızı bundan soyutlamamanız gerekir, açık fikirli olmalısınız demişti hocası.
Tabi Draco da okuldaki en açık fikirli öğrenciydi (!). Kehanet dersinden bayılmadan çıkabilirse, simya dersini vakit kaybetmeden bırakacaktı. Ekürileriyle ortak bir ders alarak en azından tek başına derse girmekten kurtulurdu, hakikaten Goyle ve Crabbe neredeydi?
Kuzey Kulesi'nin merdivenlerini çıkarken ömrü tükeniyordu Draco'nun. Gereksiz ders için böyle bir çabalada bulunmasının nedense babası Lucius tarafından takdir edilmeyeceğini düşünmeden yapamadı.
Sınıf da... oldukça gereksiz duruyordu zaten.
Yumuşak minderli pufların birine oturup kollarını birleştirdi, kendisinden sonra sınıf uğultularla öğrenci dolmaya başlamıştı. Sınıf, tütsüler yüzünden bulanık görünüyordu ve Draco boğulmak üzereydi.
Arkasındaki peltek aksandan, Harry ve Ron'un da burada olduğunu anlaması zor olmadı. Belki de sırf iç huzuru ve bu üçünden uzak durma şansı olduğu için Simya dersini almaya devam edebilirdi.
Kıvırcık sarı saçları, Draco'nun tabiriyle paçavra parçasıyla başının tepesinden toplanan kadın, ahşap masaya çarpıp gözlüklerini düzelterek sınıfın orta yerine geçince Draco küçümseyen bakışlarını yok edememişti. SBD'lerden geçecekse de, bu kadının kehanetlerinin fayda sağlamayacağından emindi.
"Hoşgeldiniz, hoşgeldiniz değerli çocuklarım." yüzündeki bu şapşal gülümseme neden kesilmiyordu kadının? "Yeni gelenlerin de bize katılacağını biliyordum, hoşgeldiniz... Biliyorsunuz ki Kehanet dersi sizin iç görünüzü aydınlatmak ve ortaya çıkarmak için burada, yeni gelenler de hiç meraklanmasın, önceki senelerden kaybınız elbette kapatılabilir"
Bu başlangıcın devamını, içgörü üzerine bir methiye dizmek takip edince, Draco huysuzlandı.
"Derse bugün geçecek mi?" Zabini'ye fısıldadığında profesörün gözleri aniden kendisini bulmuştu. Draco susmayı tercih ederek önüne döndü, şeffaf küreyi dürtüklemiş, sanki hocasıyla hiç göz göze gelmemiş gibi davranmıştı.
"Bay Malfoy, değil mi? Siz bir deneme yapmaya ne dersiniz? Geçen sene el falının incelik ve detaylarını gördük, belki denerseniz ne kadar yetkin olup olamayacağınızı görebiliriz" eliyle Draco'nun arkasındaki masayı işaret edince Draco o tarafa bakarak Harry'le göz göze gelmişti. Başını yavaşça profesöre geri çevirip cidden mi der gibi baktı. Onun falı mı?
"Evet, evet lütfen" Kadının baygın sesi Draco'ya da bayılmasını telkinliyordu. "Tutun elini, odaklanın. Odaklanın ve içinize doğan hisleri dillendirin. Çok alıştırma gerektirecektir elbette"
"Elini tutmak istemiyorum" tıslayarak söylemişti Draco. Ama Trelawney bunu duymamış olacak ki hala fazlasıyla cesaretlendirici şekilde ona bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Omens. But Quite Auspicious | Drarry & Wolfstar
Fiksi PenggemarDraco babasının planlarının aksine, mezun olunca Şifacı olmak istiyordu ve sır gibi sakladığı bu hedefinde arkasında en çok Harry ve Lupin duruyordu. Drarry & Wolfstar 14.348 kelimelik One-shot Bir miktar smut