~2~

780 42 33
                                    

"George eğer şu an ölecek olursan yemin ederim ki fişini kendi ellerimle çekeceğim. Duydun mu beni?”

Sakura Senju, anormal sesler çıkararak dönen pastacı mikserinin bir yavaşlayıp bir hızlanması karşısında ona ters ters baktı, kendine has Jedi zihin oyununun mutfak aletini hayata döndürmesini umuyordu. Nefesini tutup içinden saymaya başladı. Deneyimlerine bakacak olursa alet otuz saniye içinde ölmezse genellikle kendini toparlayıp bir gün daha yaşamaya devam ediyordu. Bu, dördüncü hayata dönüşü olacaktı. Bir Tanrı varsa, demek ki sadece kedilere dokuz can bahşetmemişti.

Yirmi iki... yirmi üç... yirmi...

Tüm hareket son buldu.

“Lanet olasıca.” Sakura tezgâhın kenarını kavrayıp yenilgi içinde başım öne eğdi. “Domuz,” diye seslendi pastanenin ön tarafına; en yakın dostu ve tek çalışanı olan İno taze çıkan cupcakeleri vitrine diziyordu. “George öldü!” kızgınlıkla dişlerini sıkıp yeni mevta olmuş alete baktı.

“Yine mi?” İno, pembe önlüğünü çıkararak köşeyi döndü. Sakura her zamanki gibi arkadaşının gerçek kimliğini böylesine marifetle gizlemesine hayranlık duydu. Kadın pastanedeyken yirmili yaşlarının sonlarında, saçlarını farklı çeşitte topuzlarla sıkıca toplayan ve zevkli, rahat kıyafetler giyen ahlaklı biri gibi görünüyordu.

Ama Sakura, daha dostluklarının başında bir gece kulübünde “gündüze özel İno'nun kesinlikle çok daha az muhafazakâr olan gerçek İno'nun ön cephesi olduğunu keşfetmişti. Sarı rengi saçlarının alt yarısı pembenin tonlarına bürünmüştü. İş kıyafetlerini de göbeği açık bluzlar ve dar pantolonlarla değiştiriyordu, gece çıktığındaysa korseler ve deriler alıyordu bunların yerini.

İno, o delişmen yanını rahatlıkla gizlerken Sakura, Asi Çocuk Hareketi’nin maskotu gibiydi. Sağ kolunda canlı renklerden dövmeler vardı, yüzünde ve vücudunda da kulaklarındakinden bile daha çok küpe vardı, ayrıca saçları da doğal rengi olmaması kaydıyla sürekli renk değiştiriyordu. Şu andaki tercihi canlı bir kiraz çiçeği rengindeydi. Genç kızken keşfettiği pin-up tarzına âşık olmuştu ve piercing ile dövmeleri de bu tarzın kalıcı aksesuarlarıydı.

“Shikamaru tamir edebilir.” İno çantasını kapıp Sakura'yı yanağından öptü. “Hemen dönerim.”

“Pazar sabahının altısı daha. Benden nefret edecek,” dedi Sakura abartılı bir şekilde dudağını sarkıtarak.

Arkadaşı dalga geçercesine güldü. “Sanki böyle bir şey mümkün de. Bazen kocamın seni benden daha çok sevdiğinden şüpheleniyorum.”

“Bunu da kendisine Afrodit’miş gibi tapılan bir kadın söylüyor.”

İno kıkırdadı. “Gerçekten harika biri. Sanırım onu bırakmayacağım.”

Sakura gülerek kafasını iki yana salladı. Arkadaşlarını ayıracak herhangi birini ya da bir şeyi hayal bile edemiyordu. Sekiz yıllık evlilikten sonra bile hâlâ balayındalarmış gibi davranıyorlardı birbirlerine: oyunbaz, ilgili, tutkulu... Sakura onları mini minnacık da olsa kıskanmadığını söylese yalan olurdu. Ama Bay Doğru’yu bulma hayallerinden çok uzun zaman önce vazgeçmişti. Geçmişte o kadar çok başarısız ilişkisi olmuştu ki aşk hayatıyla ilgili bir kitap yazabilirdi. Adı da şöyle akılda kalıcı bir şeyler olurdu: Kırık Kalpler Oteli. Ya da yerinde bir isim için, Aptallar için İlişki Rehberi: Yapılmaması Gerekenler.

Ya da en iyisi: Ona Güvenebileceğinizi Söylüyorsa Asla Güvenmeyin: Sakura'nın Anıları.

İno arka kapıya ilerlerken duraksadı. “Hay aksi, haftalık göz şenliği dozumu kaçıracağım. Koşudan sonra da uğramasını söyle. Senin ekürin olacağım.”

~ANLAŞMALI EVLİLİK~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin