naughty girl | jikook

cuarenta y nueve

jimin park 25 yıllık hayatında kapı açmakta hiç bu kadar zorlandığını hatırlamıyordu. çünkü o kapıya dayanmış birilerini yemekle meşguldü.

kook eve kadar rahat duracağına dair söz vermişti. ama 'ev'in ne olduğu tartışılabilirdi. park için ev salona varana dek olabilirdi fakat jeon için binaya girdikten sonrası tamamen evdi. asansörde başlanan bir işleme baktığı zaman sözünden durmamış sayılmıyordu. onun kanısına göre.

jimin; tek el, sıfır akıl ve yüzde otuz beceriyle ne kadar başarabilirse kilidi taktı, çevirdi, boşta kalan ayağıyla demir yığınını hafifçe iteledi. jungkook da kapıyla birlikte açıldı, içeri geriledi, en sonunda evin içindeki en yakın duvara -bu girişin arkasındaki oluyordu- sırtı yaslandığında titredi, bir sesli "ah." bıraktı ortaya.  

duvarda güzel bir temas ve sevgi gösterisi verildi, kookie bir ara havalanıp bacaklarını büyük olana sardı; onu tamamen varlıkla yokluk arasında sıkıştırmasına izin verdi.

jeon'un sırtı çok da sürmeden direk salona açılan dairenin en yakın kanepesinde buldu kendini. partnerlerin ön sevişme sırasındaki inanılmaz yön bulma becerilerini düşündü sonra; ölesiye karanlıkta dudaklar, gözler ve eller bağlıyken sıfır hasarla gelinebilen kanepe seviyesini. beyaz tişörtü patronu tarafında odanın çok da önemsenmeyen bir kısmına fırlatıldı. jimin'in ince ama hoyrat dokunuşları arasında yine işin büyük bir bölümünü ona bırakmış gibi görünüyordu. "evin güzelmiş." dedi soluklarının arasında. bay park kısa, küçük bir şaşkınlık yaşadı "teşekkür ederim." ve onu tekrardan güzel bir öpücüğün içerisine çekti. 

jimin dudaklarıyla aşağıya oldukça uzun bir yol çizdi, bu jeongguk'un daha fazla kendini kaybetmesinden başka hiçbir işe yaramadı, parmakları en sonunda genç çocuğun gri eşofmanına dayandı. jeon ona hafif bir kalça hareketiyle destek oldu -en azından bu kadarını yapabildi- kumaş parçası sıyrıldı, bay park jeon'un ağzından kasıklarına kadar uzanan yolculuğunu yineledi ve jeongguk artık onun elinde olduğunu fark edebildiği zaman kendini bayılmamak için zor tuttu. olan -her neyse- çok hızlı gerçekleşiyordu fakat küçük olanın kafasında tüm bunlar ağır çekimde oynatıldı. 

bay park birkaç git gel yaptı; jeon'un penisine sardığı parmakları onunla dalga geçer gibiydi. jeongguk o an neye odaklanacağına karar vermedi -büyüğüyle ateşli bir öpüşme içerisinde olmasına  mi yoksa kendisini çekiştirmesine mi.-

iki dakika içinde jimin diğerini artık gerçekten son raddesine taşıyacak hamlesini yaparak ağzını kullanmaya girişti. jungkook, refkleks halinde ellerini patronunun saçlarına götürdü; tutuşu gittikçe sıkılaştı, o sahneye hiç uymayan pembe saçların her bir tutamını kavradı ama aslında oldukça serbestti. park'ın kendisine ağız işi yaparken başını yönlendirmesine -isterse- izin vereceğini biliyordu fakat buna kendisi izin veremezdi bunu biliyordu. kontrolün büyük olanda olmasını her zaman sevmişti. sadece tuttu ve her ne halt yapacaksa yapmasına karar verdi. o park jimin'di, kendini ağzıyla boşaltabilme imkanı bile olsa bu işi patronundan daha iyi yapamayacağını düşündü. bu alakasız fikir onu kısa bir süre gülümsetecek oldu, eğer büyük bir ereksiyonun tam ortasında olmasaydı yapardı.

jimin -yeterince çıldırtmıyormuş gibi- bir  yandan da küçüğün göğüs uçlarıyla ilgilenmeyi ihmal etmiyordu, avuç içleri vücudunun her tarafında dolaşıyordu, zaman zaman dik bakışlarını kaldırıp jeongguk'u kontrol ediyordu ve jungkook gerçekten bu anların hangisinde bakışları kesişse büyük bir siktir çekiyordu. park jimin'in yaptığı işin karşılığını görmek isteme tekniği jeon'a sorarsanız gerçekten ateşliydi. iki işi aynı anda yapabilen insanların zeki olduklarından bahsederler. kook içinse yaptığı iki işi de becerebilmek deha göstergesiydi. ve durumlara bakılırsa park jimin, birçok olayı büyük bir ustalıkla yönetiyordu ve artık jeongguk'a göre bu adam bir üstün zeka idi. eh, en azından sekste.