Section 1

375 21 16
                                    

     Kahverengi saçlarımı hızlıca toplarken önüme konulan sıcak kahveye gülümsedim.Kocaman fincanı ellerimle kavrayarak sıcak buharı tenimde hissettim.Vücudumda büyük bir kafein boşluğu vardı ve dolmak bilmiyordu.Fincanı bırakırken önümdeki dosyaları topladım ve saate baktım.Son 2-3 dakikamdı  sonra acildeki ilk nöbetime gidecektim.Hızlıca fincandan bir kaç yudum almaya çalışırken yanan dilim buna engel oluyordu.Üzülerek fincanı bıraktım ve hızlı adımlarla kafeteryadan çıktım.

"Delilah,Acil servis" seslenişiyle adımlarımı hızlandırarak doktorun yanına koştum.Doktor David acil servisin can damarıydı,buraya geldiğimde onun asistanı olacağımı söylediklerinde araştırmalarım sonucu çoğu kişi asistanı olmayı istediğini ama çoğunlukla  karşıdaki kişiyi yorduğunu ve bıktırdığını  yani oldukça zor bir kişilik olduğuna ulaşmıştım.
"Hastanın iç kanama riskine karşı birer saat arayla kontrol edilmesi gerek."dedi başımla onaylarken hızlıca hastanın dosyasına bakıyordum.Alanım gebelikti ama acil servisteki hemşire azlığından dolayı buraya gönderilmiştim.Korkuyordum ve telaşlıydım ama bir yandan da değişik bir tecrübe yaşadığım için mutluydum.Doktor David'in peşinden giderken çevremdeki insanlara baktım.Kimi umutla bekliyordu,kiminin gözleri doluydu tıpkı hayat gibi hastanelerde mutluluk ve üzüntünün karışıp bir bütün olduğu yerdi ve ben bunu çok seviyordum.
Doktor David birkaç hastayla daha ilgilenirken gerekli notları ve bilgilendirmeleri aldım ve "Bir saat sonra kontrolleri yapıp raporları getiririm Doktor David" dedim ve onay beklemeden ilerledim.Elimdeki notlarla aklımdaki planı eşleştirmeye çalışıyordum 1 saatim vardı ve kontrol etmem gereken 5 hasta,bu biraz zordu.

~1 saat sonra~

Raporlar elimde Doktor David'in odasının kapısını çaldım.Gir sesini duymamla kapıyı araladım.
"Raporlar hazır Doktor bey."
"Buraya bırakabilirsiniz,Hemşire De- pardon adınız neydi?"
"Delilah efendim"
"Delilah buraya bırakabilirsin"
Kafamla onaylayıp gösterdiği yere bıraktım.
"Başka bir isteğiniz var mı yoksa rutin kontrollerden sonraki yeni raporları hemşire Allison getirecek ?" dedim ve gözlerimi kaldırıp yüzüne baktım.Koyu yeşil gözleriyle önce bana sonra raporlara baktı ve "Teşekkürler,bu kadarı yeterli."yüzüme gülümseyerek baktığında arkamı dönüp kapıyı açtım. "İyi akşamlar Delilah"sesiyle kafamı çevirip "Sizede" diyerek odadan çıktım.Kapıyı kapattığımda aslında söylenen gibi zor biri olmadığını düşünüyordum sonuçta benden ekstra bir şey istememişti.Gülümseyerek ortak çalışan alanımıza yürüdüm.Aynadaki yorgun yüzümü görünce bir kez daha bu mesleğe olan sevgimi fark ettim.İnsanlara yardımcı olabilmek çok güzel bir duyguydu sizi yorsa bile hissiyle sizi dünyanın en mutlu insanı yapabilirdi.Saçlarımı açıp üzerimdeki önlüğü çıkarıp dolaba koydum.Büyük çantamı ve kabanımı alıp dolabın kapağını kapattığımda aklımdan geçen tek şey uyumaktı.

Hastaneden uzaklaşıp eve doğru yürürken LA'ın kalabalık sokaklarındaki geç saate rağmenki kalabalığa baktım.İnsanlar durmak bilmiyordu daima bir yere koşuşturup sanki zamanın önüne geçmeye çalışıyor gibiydiler.Bu durumu ailemden çok iyi biliyordum.Annem bizi çocukken terk etmişti  ve babam iki minik kızını büyütebilmek,iyi imkanlar sunabilmek için canını dişine takıp çalışmıştı.Hayattan zevk almayı bir kenara bırakın ablamın ve benim eğlenceli anlarımızda bile yanımızda olamamıştı.Gerçi babamı çok seviyordum sadece bizi kendisinden çok düşündüğü için hayatını yaşayamamıştı buna üzülüyordum.Onu kaybettiğim an kalbimden bir parça gitmişti.Ablam ve ben babama layık olabilmek için çabalıyorduk.
Yüzümdeki gülümsemeyle hızla eve doğru gittim.6.kattaki daireme girdiğimde telefondaki ablamın aramasını  gördüm.Üzerimdeki kabanı ve elimdeki çantayı koltuğun üstüne bıraktığımda tekrar gelen aramayı açtım.
"Delilah neredesin kızım?"
"Buradayım abla,eve geliyordum da duymamışım.Önemli bir şey mi oldu?"
"Anna'nın doğum gününü hatırlatayım demiştim.Günün nasıl geçti?"
"Aklımda merak etme."
Ablam Hope işletme okuyup babamın şirketinin sorumluluğunu almıştı.25 yaşında Josh ile evlenmişti ilişkileri imrenilecek cinstendi.Aradan geçen kısa süre içerisinde aralarına Anna adında dünyalar tatlısı bir kız çocuğu katılmıştı.Yani Hope asla sahip olamadığımız mükemmel aileye sahipti.
  Sıradan günümü anlatırken rahat koltuğa yayıldım.
"Hope,yarın tekrar konuşuruz.Yorgunluktan öleceğim." dememle ablam öpücük sesi çıkartarak telefonu kapatmıştı.Ve yayıldığım koltukta uyuya kaldım.

~

   Gözüme giren güneş ile gözlerimi araladım.Yanımdaki telefona baktığımda saat 6.30 tu.Koltukta uyuya kaldığım için üzerimde hala dünkü kıyafetler vardı.Hemen koltuktan ayaklanıp banyoya koştum.Üzerimdeki tüm kıyafetler kirli sepetine giderken belirginleşen kemiklerime baktım.Bu koşuşturma arasında yemek yemeyi unutuyordum ve bu çirkin bir görüntüye sebep oluyordu bunu önlemeye bugün başlayacaktım.Açtığım duşun altına girdim ve anlık rahatlamayla uykum iyice açıldı.
Nemli saçlarımı topuz yaparak üzerime yeşil sweatshirt ve kot pantolon çektim.Kabanım ve çantamla beraber dünkü yolun tam tersine yürüyerek hastaneye girdim.

Dün akşamki raporları inceledikten sonra nöbet başlamadan kahve içmek için kafeteryaya doğru yöneldim.Son dakikaya bırakmasaydım şaşardım.Sıra bana geldiğinde "espresso" deyip ücreti uzattım.Hazırlanan kahvemi alıp sıradan ayrılırken bir anda elime yeni aldığım kahve önlüğüme döküldü."Aah- çok sıcakkkk" sözleri dudaklarımdan dökülürken bana çarpan kişi  bana çarpmamış gibi  çoktan ilerlemişti.
Karşımdaki kişiye gıcık olmuştum üzerime kahve döküp yüzüme bile bakmadan bi kuru özür bile dilemeden uzaklaşmıştı.Elimde kalan boş karton bardağı çöpe atıp üzerimdeki önlüğü çıkardım.Hızlı adımlarla ortak çalışan alanına doğru gidip önlüğümü koydum ve yedek önlüğüm olmadığı için yakalık takıp Doktor David'in odasına doğru yöneldim.
Kapıyı çaldığımda ses gelmemesiyle acil servise doğru yöneldim.
"Delilah,buraya gel!" bağırışıyla sese doğru koştum.Doktor David ve Allison nöbet geçiren bir hastayı sabitlemeye çalışıyorlardı.Allison "Dilinin boğazına kaçmaması için aleti koy hemen"derken bana denileni yaptım.Hastayı sabitleyip durumu hakkında konuşurken Allison "Bundan sonrasını sen devralırsın Delilah,nöbetim bitti" dedi ve başıyla selam verip uzaklaşmaya başladı.Doktor David  gerekli açıklamayı bitirmiş ve Allisonun ona verdiği son raporu hastanın ayakucundaki bölüme yerleştirdi.
Onun arkasında takipe başladım.Dünkü 5 hastanın 1 tanesini taburcu ettikten ve kontrolleri tamamladıktan sonra Doktor odasına girdi.Odasına girmemiştim sonuçta bir şey vermeyecektim ya da bir şey açıklamayacaktım kapının yanından uzaklaşıcakken "Delilah?" sesini işiterek kafamı uzattım kapıdan "Efendim?"derken gözlerim zemini tarıyordu.
"Girebilirsin."demesiyle kapıyı arkamdan kapatıp içeri girdim.
Gözlerinin üzerimde olduğunu hissediliyordum ama gözlerimi zeminden ayırmaya nedense utanıyordum.Boğazını temizleyip "Bu sabah için özür dilerim,acelem vardı."dediğinde sonunda gözlerimi zeminden ayırıp yüzüne baktım. "Karıştırıyorsunuz galiba efendim."daha yeni sözümü tamamlamışken "Çarptığım ve üzerine kahve dökülen sen değil miydin?Pardon senin sesin sandım da."dediğinde "Ha,evet evet bendim.Önemli değil olur arada."dediğimde gülümseyerek yüzüme baktı ve "Kahve borcum olsun."dediğinde gülümseyerek karşılık verdim.
"Buna gerek yok teşekkür ederim,Doktor bey."
"Adım David,Delilah kullanabilirsin"dediğinde kafamı sallamıştım.
"İstersen 10 dakika aramızda içebiliriz?" dediğinde ekstra zaman ayırmak yerine daha mantıklı ve kolay olacağı için "Bana uyar."dediğimde oturduğu yerden kalktı ve yavaş adımlarla yanıma geldiğinde kapıdan çıkıp kafeteryaya doğru yürüdük.
Boyu neredeyse 190 dı kumralımsı bir saça sahipti.Koyu yeşil gözleri dışında da oldukça yakışıklı yüzünü yeni fark etmiştim.Üzerindeki önlük olmasa doktor olduğunu düşünemeyeceğiniz cinsten.

Kafeteryaya geldiğimizde bir masaya oturduğumda o çoktan kahveleri söylemek için gitmişti.Doktor David'le kahve içiyordum ve onun bu kadar yakışıklı olduğunu yaklaşık 2 dakika önce fark ettiğim için hafiften heyecanlanmıştım ama önemli bir şey değildi zaten.Sadece kahve.
David bana doğru elinde iki bardak ile geldiğinde gülümseyerek "Teşekkür ederim , hiç gerek yoktu." elindeki bardağı bana uzattığında "Bu kadar güzel bir kadınla kahve içme fırsatını kaçıramazdım "dediğinde içimden 'YAVAŞ,YAVAŞ!!!' diye bağırıyordum.Utanmış gibi yapıp ona doğru gülümsediğimde.Kupasından bir yudum alıp farklı bir konu açtı.

İşte böyle tanışmıştık.

Henrys'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin