Meğer ben
şizofreni hastasıymışım.Adını
bile bilmediğim bu hastalık
beni hayal dünyasında
yaşamama neden
oluyomuş.Misafirler gidene
kadar ortaya
çıkmadım.Annem onları
geçirince beni arkasında
gördü ve “Birşey duydun
mu?” der gibi yüzüme
bakıyordu.Ona, “herşeyi
duydum,” dedim.Kadıncağızın
gözleri dolmuştu ve bana
sarılarak ağladı.Ona
üzülmemesini ve kendimi çok
iyi hissettiğmi söyledim ama
gerçekten korkmuştum.Bana
arkadaşlarımı davet ettiğm
gün hasta olduğumu
anladığını söyledi.Annemin
anlattığına göre benim hiç
arkadaşım yoktu.Eve davet
ettiğim kişiler tamamen hayal
ürünüydü.Annemin hazırladığı
sofrada sadece ben
oturmuştum ve sanki
arkadaşlarım varmış gibi
saatlerce o hayali varlıklarla
konuşmuştum. Hiç birşey
umurumda değildi.Her şey,
bütün bir dünya hayal
olabilirdi ama ya Nazlı…Ya o
da hayalse? Bu ihtimal beni
delirtmeye yetiyordu.Annem
birçok ilaç getiriyor ve
bunların rahatlamam için
olduğunu söylüyordu.Ama
ben zaten rahattım.İşten
ayrıldım ve aradan 3 gün
geçtikten sonra dışarı
çıktım.Her zaman gittiğimiz
parka gittim.Arkadaşlar yine
oradaydı.Aslında belki oradan
hiç ayrılmamışlardı.Onlarla
konuşurken parktaki diğer
insanların alaylı alaylı
güldüğü fark ettim.O gülen
insanlara,”Siz gerçek
değilsiniz!” diye
bağırdım.Ama onlar sadece
gülüyorlardı.Peşimi
bırakmalarını
söyledim.Nereye gidersem
onlarda benimle
beraberlerdi.İlaçlar beni iyice
dağıtmıştı.Düşüncelerimi
toplayamıyordum.Arkadaşlar
da yavaş yavaş benden
uzaklaşıyorlardı.Nazlı’yı
aramaktan
korkuyordum.Çünkü ararsam
Nazlı diye birinin olmadığını
anlayabilirdim.Bir gün
dayanamayıp aradım ve her
zamanki yerimizde
buluştuk.Ona bir yandan
başıma gelenleri anlatırken
diğer yandan da çevredeki
insanları süzüyordum.Yine
bana gülmelerinden
korkuyordum..Eğer bana
gülüyorlarsa bu Nazlı’nın
olmadığını gösterecekti.Evet
çevredeki insanlar yine bana
alaylı bakıyorlardı ama bu
defa gülmüyorlardı.Nazlı olayı
beni gün geçtikçe bitiriyordu.
Bir gün anneme Nazlı’yı eve
getireceğimi
söyledim.Annemin gözleri
kocaman oldu.Yine bir hayali
eve getireceğimden
korkuyordu.Ama ben kendime
güveniyordum.Nazlı bir hayal
değil gerçekti. Annem isteksiz
olsa da benim ısrarımla kabul
etti.Birgün Nazlı’yla buluştuk
ve ona ,”Seni biraz sonra
anneme götüreceğim,”
dedim.Nazlı çok
telaşlandı.Hazırlıksız
olduğunu söyledi ama ben
ısrar edince kabul etti.Artık
geri dönüş yoktu.Biraz
sohbetin ardından eve doğru
yola koyulduk.Sokağa gelip
eve yaklaştığımızda son bir
kez kulağına eğilip “Seni çok
seviyorum,” dedim.Eve
geldik,kapıyı çaldım.Annem
kapıyı açtığında ben önden
girip ayakkabılarımı çıkardım
ve Nazlı’yı içeri
aldım.Anneme bakıp
gözlerimle Nazlı’yı işaret
ederken kalbim duracaktı
sanki.Annemin gözlerindeki
yaşı görünce olduğum yere
yığıldım. Demek yine
hayaldi…Ama annemin
ağzından çıkan şu kelimeler
benim için o an bir dua kadar
kutsaldı; “Hoş geldin, güzel
kızım”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki SEN Parçaları
Humorkompozisyon tarzı, şiir dokulu içimdeki SEN sayfalarina hoş geldiniz