Sıramda sessizce otururken bir yandan Aurora'yı izliyordum. Normalde olduğundan daha mutsuz duruyordu. Dudaklarının hafifçe kıpırdadığını görünce dikkatimi iyice ona verdim.
"Böyle söylemeyi bırak, o kötü biri da olsa benim babam. Bunu yapmaz."
"Sen öyle düşünüyor olabilirsin ama bu doğru olduğu anlamına gelmez. Herkes kendince kanılara varıp kendi doğruları hakkında konuşur."
"Sadece sussan olmaz mı? İmkansız dedim."
"Tamam sen kendi kendine konuşmana devam et o zaman!"
Aurora, kiminle konuşuyor? Yanındakiler baktım ama kimse onunla ilgilenmiyordu. Gözünde yaşlar biriktiğini fark edince elini tutup gözlerine baktım.
"Aurora, iyi misin? Neden ağlıyorsun? Anlat bana."
İrkilip bana döndü. Bende gülümseyip ona bakmaya devam ettim.
"Dersini dinle Andora. Sonra sınavlardan düşük alıyorsun."
Böyle söyleyince numaradan üzülüyor gibi yaptım.
"Ben seni düşünüyorum ama sen bana neler diyorsun. Ah ah gideyim de kendi kendime ağlayayım."
Dediklerime kıkırdayıp önüne döndü. Sonunda gülümsediğini görünce bende tekrar güldüm.
-
Ders arasına girince kalkıp Aurora'yı beklemeye başladım. Kahvaltı yapmayı sevmediğimden hiçbir şey yememiştim ve karnım şuan acayip aç. Acele etmesini söylemek için ona döndüğümde yine gözünden yaşlar aktığını ve sinirle ellerini sıktığını gördüm. Hemen koşup yanın gittim.
"Hey hey hey, ne oldu? Artık bana anlatacak mısın? Anlat ki çözüm bulabileyim."
Sinirle bana bakınca susup sakinleşmesini beklemeye başladım. Yine kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu. Neler olduğunu pek anlamıyorum ama hiç hoşuma gitmiyor. Normalde de herkes kendi kendiyle konuşur ama bu biraz tuhaf . Yardım etmek istiyorum ama ne yapabilirim bilmiyorum.
İyice titremeye başlayınca gidip kollarımı ona sardım. Her şeyin iyi olacağını söyledim. Sanırım biraz biriktirmişti ki o da direk bana sarılıp ağlamaya başladı.
"İstersen eve erken gidebiliriz, biraz uyur ve kendine gelirsin?"
Ben beklentiyle ona bakarken gülümseye çalıştı.
"Gerek yok, o kadar kötü değilim."
"Peki."
Kardeşim gözümün önünde acı çekiyor ve hiç bir şey yapamıyorum.