Saçlarımın sıvazlandığını hissederek açtım gözlerimi . O! Saçlarımla oynuyordu! . Uyandığımı anlayınca elini yavaşça çekti ve gözlerime bakarak gülümsedi. Gözleri kahverengiydi. Bunu dün karanlıkta farkedememem normaldi demek. Gözlerimi ondan kaçırmadan , usulca kaldırdım kafamı . Gözleri bana baksada , arada kaçırabiliyordu. "Günaydın!" . Çıkıverdi ağzımdan birden . Ben bir kızla uyudum? , ve kendi yatağımda! .
Battaniyeyle üstünü sakladığını görünce , "Afedersin , ŞEY! , Özür dilerim!. Üstüne bişeyler giymen lazım." diyerek atıldım dolabıma. Uzun kollu bir tişört , çoraplar , pijama ve bere çıkardım. Ancak bi anda eli başka bir tişörtü işaret etti! Bu! , Bu! Benim en sevdiğim mavi ve uzun kollu tişörtümdü. "Benim tişörtümü mü istiyorsun yani ?" dedim . Kafa salladı ve kafasını yana yatırarak gülümsedi . Yavaşça tişörtümü çıkardım ve ona uzattım. "İstersen , yani tabiyki istersin de , arkamı döniyim mi?" dedikten sonra gözleri açıldı ve parladı. "Bu evet demek sanırım" dedim ve yavaşça arkamı döndüm. 3 dakika bekledikten sonra tam olarak giyindiğini farkettim. MÜTHİŞTİ! . Hepsi üzerine fazla oturmuş ama mükemmel bir tatlılık yaratmıştı. Dakikalarca bakakalmış olmalıyım ki gözlerini benden kaçırdığını fark ettim. " Şeyy " , "Açmısın ?" diye tekrarladım. Başını sallayarak onay verdikden sonra yatağıma oturdu ve başını yastığa koydu ; açıkcası , bu kız beni gerçekten fazlasıyla etkilemişti.
******
Babam , sabahları hep işe gider , geceleride geç saatlerde dönerdi. 1 sene önce , 16 sene çalıştığı işinden ayrılmıştı. Bu dönemde de iş bulmak ciddi anlamda zordu , neyse ki garsonluk yapabileceği bir yer bulmuştu. Hem saatleride bana uyardı , gece 2 veya 3 de geldiğide oluyodu ve günün kalanında çok rahattım.
Bunlar bir yerde kala dursun ; buzdolabından çıkardığım önceden dilimlenmiş domates ve peyniri tezgaha koydum ve reçel çıkarmak için buzdolabına dönerken , bi anda onu karşımda buldum. Gözlerinin kahverengiliğini daha fazla sezme şansım olmuştu o anda. Keskin bir derinlik , uyumlu noktalar ve bir çok sonsuzluk gördüm. "Kahvaltı hazırlıyorum , reçel sever misin ?" dedim ve başıyla güzelce onayladıktan sonra , salona gidişini ve sofraya oturuşunu izledim. Ancak başından beri merak ettiğim bişey vardı ; o sadece kafasıyla oynar veriyordu , herhangi bir konuşma belirtisi bulamadım. Aklım bunlarla uğraşa dursun , herşeyi hazırlamış bir şekilde tepsiyle sofraya döndüm. Yavaşça uzandım ve tepsiyi sofraya bıraktım. "Üzgünüm , çayımız kalmamış ancak Kahve seviyorsundur umarım" diyip , tepside duran ve 3 dakikada hazırlanabilen kahvenin birini ona uzattım ve tekrarladım "Konuşmak gibi bi fonksiyonun varmı acaba?" diyip gülümsedim. Aldığım cevap ise onca yaşanan şeyden sonra hala aklımda ; "Doğru zamanı bekliyorum" .İnsanlar birşeyi ne kadar sever bilemeyiz , ancak ; onun sesi melek fısıltısından daha öteydi ve inanılmaz bi şekilde , her saniye sesini duymak istedim. Kimisi buna aşık olmak der , ancak bu aşktanda öteydi. Onca roman bitirmeme rağmen , ben gerçekten böyle bir silüet bile hayal edemezdim.