AĞAÇ EV
Sabah kendimi akşam yattığım şekilde buldum.
Kıçımı bi santim kenara bile oynatmamışım gibi geliyordu. Geceden kalma kıyafetlerle yatağın içinde doğrulup bağdaş kurdum.
- Ee harbi yetenekliyim de keşfedilmiyorum yeminle. O kadar saat kımıldamadan yatılır mı bea sgafd
Kendi kendimi tebrik ettikten sonra önce banyo işlerimi hallettim işin en zor kısmına gelmiştim şimdi. Hadi diğer günler en azından 1 saat oyalanıyordum dolap karşısında ne giyeceğim ben diye. Bir de şimdi hoşlandığım çocukla aynı okuldayız. "O bi saati 3 saat falan yapalım en iyisi biz" diye mırıldandı iç sesim. Açlıktan karnım da gurulduyor olabilirde tam anlayamadım 3 saate mi çıkarım dedi acıktım mı..
Düşüncelerim ve iç sesimle boğuşmayı bıraktığımda üzerimde yırtık dar jean ve üzerinde tek omzu düşük salaş bi kazak tarzı bişey vardı. Çanta hazırlamasıydı makyajıydı derken en son evden çıkarken ayna karşısına geçip pantalon paçalarımı bir iki kat katladım.
Son kez kafamı kaldırıp suratıma baktım. Okula gidiyormuşum gibi değilde benim gözümde düğüne gidiyormuşum gibi bi tipim vardı. Offlayıp;
- Çok mu abartı bu şimdi? :(/(//(( Bir daha kıyafet seçemem kiiğğğ :((
Neyse diyip kendime geldim.
İyi bir gün olmalıydı.
Kendimi dışarı attığımda karşılaşacağım manzara aklımın bi gram ucundan geçmezdi.
Elinde, mor çiçeklerin arasında duran beyaz papatya demetiyle beni arabasına yaslanmış şekilde bekleyen bir adet Eymen.
Elimi ağzımla kapadım. Tek kolunu sırtıma taktığım çantam kollarıma düştü.
Biraz seslice gülümsedim.
-Sen neden .. Ben geleceğini bilmiyordum. Zahmet olmasaydı sana. Yani ben giderdim okula
+ Okula gidiyoruz diye bir şey söylediğimi sanmıyorum ve ayrıca bu kadar makyaj ve bunlarla okula gitmek için fazlasın bence.. :)
dedi hafifçe yüzünü buruşturarak.. Çiçekleri bana uzattı. Almak için yanına bir adım daha yaklaştığımda beni kendine çekti tekrar öne attığı attığı adımını geri alarak benimle birlikte arabaya tekrar yaslandı.tek eliyle belimi kavramıştı. Elini belimden çekip açık olan saçlarımın önüme gelen tutamını eliyle toplayarak kulağımın arkası ve boynum arasında bir yerden öptü.
+ Özür dilerim.. Günaydın Öpücüğümdü sadece :D
Neden bi tepki vermemiştim tek bir fikrim yoktu. Bu kesinlikle tahrik ediciydi ama bunu için bi tepki verememiş olmam çok da açıklayıcı değildi.
Biraz şaşkın ama yapılanlar ve durumumdan memnun bi şekilde;
-Sorun değil :) Sana da günaydın
dedim, elinden çiçekleri almışken.
Arabanın sürücü koltuğuna geçerken bende benim tarafıkmda ki kapıyı açıp içeri geçtim.
Arabada tek kelime etmeden hafif ormanlık bir alana gelmiştik. Bilmediğim bir yer değildi ama burada neden olduğumuza dair bişey üretemiyordum. Yani bi kaç büyük ağaç ev vardı ama..
Hayır canım. En çok merak ettiğim yerden birine gelmiş olamazdık.
Acun tarzı bi " Yook artıııık" bakışının ardından ağzımı yerden topladım ve arabadan inmesini bekledim.
Elimden tuttu.
Bana sormadan pat diye elimden tuttu hemde sıkıca. Sanki birden elinden kaçıp kurtulacakmışım gibi sıkıyordu elimi.
Ama sesimi bile çıkarmadım. Sahiplenilmek güzel hissettiriyordu.
Ağaç evlerden birinin önünde durduk çok yüksek değildi özenle yapılmış renkli merdivenleri vardı. Ben hayran hayran bakarken kafasını önüme eğdi ve ;
+ Bu gün çıkmayı düşünüyor musun? Asansör falan gelmeyecek biliyorsun değil mi? :D gdsfd
dedi.
Gülümsedim ve ardından göz devirdim. Bunu, yani buraya gelmek istediğimi ve asla gelemeyeceğimi bildiğimden falan haberi olamazdı ya .
Yukarı çıktığımda gördüğüm şey mükemmeliyet kelimesinin canlı haliydi. Kırmızı gül yaprakları heryerdeydi. Küçük minder ve kırlentlerin üzerini de süslüyorlardı. İçerisi çok güzel kokuyordu. Çilekli oda parfümü kokusunu nerde olsam tanırdım. Ağaç evin içindeydim,etrafta bir sürü gül yaprağı vardı,çilek kokuyordu her taraf.. Yani biri hayallerimi Eymen'e anlatıp ondan gerçekleştirmesini istemiş gibiydi. Eymen benim mutlu olduğumu gördüğü her an daha da buyuk bir gülümsem yerleştiriyordu yüzüne. Çantamı yanıma bırakıp oturduğum yerden Eymen'e sarıldım.
Mutluluk vericiydi.
İyi hissetmiştim.
"EYMEN'DEN"
Yaptığım sürprizlerden hoşlanıyor gibiydi. Her gülümseyişinde ben daha da mutlu oluyordum. Belli ettiğimden emindim ağzım kulaklarıma koşuyordu biliyordum.
Bana sarılması, yerini yurdunu bilmediğim ama canımı yakan yaralarımın acısını hafifletiyor hissi veriyordu.
Burada ki ağaç evleri sevdiğini papatya ve gül gibi çiçekleri sevdiğini hatta çilekli oda parfümünü sevdiğini bile saolsun Şara sayesinde öğrenmiştim. Biraz zaman görüşmediklerini öğrendiğimde hemen Şara'ya olanları hızlıca özet geçip yardım etmesini istemiştim. Tabii bunu yeri ve zamanı gelince Eslem'e açıklayacaktım ama kesinlikle şu an değil.
Kesinlikle şu an, dizlerimde saçları etrafa yayılmış, bana kitap okurken uyuyakalmış Eslem'i uyandırmaya niyetim yoktu. Uyandırırsam. İçim dökülürdü. Canım acır kötü hissederdim. Ayrıca gitmek isterdi,saat geç olmuştu..
Çok fazla kıpırdamamaya çalışarak az uzakta olan ufak mumları yerde duran çakmakla yakıp uzaklaştırabildiğim kadar uzaklaştırdım.
Bir kızın uyumasının -dizlerimde uyumasının- bana bu kadar huzur vereceğini bilmezdim.
Eğildim bir iki kez yanağından ve alnında öptüm. Heyecandan hızlanan kalp atışlarım ve hafif kurumuş olan dudaklarım vardı.
Dilimle dudaklarımı ıslatıp sıcacık alnına değmesine ve içimin bir kez daha aşkın kendisini en derinlerimde hissettirmesine izin verdim.
Uzun zaman sonra göz kapaklarımı üstten üstten itmeye başlayan kuvvete meydan okuyamadan uykuya daldım.
*Mutluluk bazen en sevdiğinizin yanıbaşınızda uyuyakalmasıdır. Onu uyandıramayışınızdır.*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇIŞ(ESCAPE)
Novela JuvenilKAÇIŞ (ESCAPE) Kötü alışkanlıklar,sinir kontrolsüzlüğü,hatalar ve büyük yanlışlar.. Eymen ise tüm bunların dünyada ki vücut bulmuş haliydi. Ve bir kız, Eslem.. Bu üzerinde gezinen kara buluta çoktan saf bir aşık edasıyla bakınmaktayd...