''Voaahh~ Çok doydum.'' Zhan, az önce yediği tüm yiyeceklerden dolayı biraz şişmiş olan karnını ovuşturdu. Bu Güney Kore'ye ilk gelişiydi ama her gün tüm lezzetli yemekleri yiyebilmek için burada yaşamayı çok seveceğini kesin olarak söyleyebilirdi.
Kafasını geriye atarak kollarını uzattı ve temiz havayı içine çekti.
Sokak, burada ve ileride insanlarla doluydu. Neredeyse birbirine yapışmış, tek biri gibi duran ve çift gibi görünen insanlar el ele yürüyordu.
Bu gibi soğuk günlerde, günlerini birlikte geçirecek bir sevgili olmaması boşaydı. Hâlâ yalnız ve mutsuz olduğunu bilerek tüm bu mutlu çiftleri görmek, Zhan'ı sadece daha da berbat hissettiriyordu.
''Hah... Kimin aşka ihtiyacı olur ki?'' (ÇN:Benim?)
Sonunda Yibo da yemeğin parasını ödedikten sonra dışarı, Zhan'ın yanına geldi.
Zhan, diğerinin gözlerinin ona yoğun bir şekilde baktığını hissettiğinde ve biraz da eğlenen yüz ifadesini fark ettiğinde başını genç olana çevirdi.
Kaşlarını çattı, ''Ne?''
''Hiç. Sadece senin gibi çok yiyebilen birinin nasıl kilo almadığını merak ediyorum.''
Zhan kahkahasını tutmaya çalışarak sanki bu sorunun cevabı çok açıkmış gibi burnundan soludu.
''Şöyle ki, Bay Wang Yibo.'' Diğerinin yüzüne doğru kendini beğenmiş bir sırıtışla birazcık eğildi.
''Hepsi sıkı çalışma, başarı ve şansla alakalı.''
''Başarı?'' Yibo hafifçe kıkırdayarak tekrar etti. ''Haklısın. Çünkü çok fazla yemek sipariş etmek ve karşısındaki kişiye ödettirmek, sadece ucuz olma meselesi değil aynı zamanda başarının işaretidir.''
''Hayır, bu 'akıllıca bir hareket' olarak adlandırılıyor. Cebinden çıkan para ne olursa olsun, benim harcamak zorunda olmadığım paradır ki bu da beni başarı ve zenginliğe yaklaştırır.''
Yibo, Zhan'ın düşünme şeklinden etkilendiği gerçeğini gizleyemedi.
Normal bir şekilde düşünen insanlar, başkalarının bu ucuz düşünme tarzına öfkelenirdi ancak Yibo'nunki de, onun çalışma tarzından farklı değildi.
Yıllardır insanların güvenini kazandıktan sonra paralarını çalıp onları dolandırıyordu.
Utanç duygusu, başlangıçta bu kadar ileri gittiği için kendisinde öfke ve hayal kırıklığının yanında hep mevcuttu. Ama yaptığı şeyleri seçebilme gibi bir durumu olmadığından tüm bu yanlış duygularını bir kenara koymalı ve bunu yapmaya devam edebilmek için hissettiği her insani duyguyu gözardı etmesi gerekiyordu.
Fakat geçmişe gitmek gibi bir seçeneği olsaydı, ailesinin öldüğünü öğrendiği zamana gider, teyzesiyle yaşamak için orada kalmak yerine kaçmayı seçerdi.
''Oha! Şu her yerdeki ışıklara bak! Ne kadar güzel!'' Önlerindeki büyük plazaya hızlı bir şekilde yürürken Zhan, tüm büyüleyici ışıkları ve ortadaki dev Noel Ağacı'nı hayranlıkla işaret etti.
Yibo uzaktan izliyordu ama tüm büyüleyici şeylerin arasında daha çok Zhan'a odaklanmıştı.
Diğerinin sadece ağaçtaki bazı ışıklara bakarak büyülenmesini ve gülmesini izlemek şaşırtıcıydı ama çoğunlukla eğlenceliydi.
Zhan, Yibo'nun yanında olmadığını fark ettiğinde arkasını döndü ve ışıltılı bir gülüşle ona seslendi. ''Neden orada duruyorsun? Buraya gelsene.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Dare You || YiZhan (Türkçe Çeviri)
FanfictionXiao Zhan üç yılı aşkın süredir babasının şirketinde çalışıyordu. Ayrıca yakın gelecekte CEO mevkiisine sahip olabilmenin hayalini de kuruyordu ancak son zamanlarda iş yerinde tembellik yapan Zhan ile bu pozisyon ondan uzaklaşıyor gibiydi. Şirket...