Birkaç gün geçmesine rağmen Jaehyun hala yılmamıştı. Notu yazan kişiyi bulmak için sınıf sınıf geziyor, defterlerdeki el yazılarıyla karşılaştırıyordu.
O sınıftan o sınıfa geçişini izlemekle yetinen Yuta, Jaehyun'un neden bu kadar uğraştığını biliyordu. Tabii ki de ondan kaçmak içindi. Onunla konuşmak istediğini belirttiğinden beri devamlı işi olduğunu söylüyor, her şeyi bahane ediyordu.
Yuta sabrının tükendiğini hissettiği an da Jaehyun'un olduğu sınıfa hızlı adımlarla girdi. Yanına geldiğinde onu fark etmemesinin verdiği fırsatla elindeki kağıt parçasını çekip aldı.
"Buldum kim olduğunu, artık aramana gerek kalmadı." Yuta elinde tuttuğu kağıdı buruşturup çöpe atarken konuşmuştu.
Jaehyun, duyduğu şaşkınlık ve siniri sesine yansıtmamaya çalışarak, "Kim o?" dedi. Yuta'dan yanıt alamayınca sorusunu tekrarladı. "Kim o?"
Yuta yanında durduğu sıraya oturdu, ayaklarını gelişigüzel uzattı. Yüzünde oluşturduğu hafif gülümsemeyle gözlerini Jaehyun'dan ayırmadan konuştu. "Burada konuşmak istediğine emin misin?" Bunu tabii ki de istemeyecekti, biliyordu. Herkesin içinde bu konuşmayı yapamazdı. O an tam amacına uygun olarak Jaehyun, Yuta'nın kolundan tutarak onu sınıftan çıkarmıştı.
Birbirini takip eden hızlı adımlarla merdivenlerden inip spor salonuna girmişlerdi. Jaehyun, Yuta'nın sıkıca tuttuğu bileğini bıraktı. Bu güzel havada kimsenin uğramayacağına emin olduğu ve artık kaçamayacağını fark ettiğinden konuşma için okulda en uygun yer olarak spor salonunu seçmişti.
Sınıfta sorduğu sorusuna hala yanıt alamadığı için Jaehyun sorusunu yine tekrarladı. "Kim o?"
Yuta etrafına bakındı, "Kim kim?" dedi. Dalga geçtiği yüzündeki gülümsemesinden belli oluyordu. Bu tavrı Jaehyun'u sinirlendirmeye yetmişti.
"Notu yazanı buldum dedin! Kim o? Onu soruyorum!" Ses tonu saniyesinde yükselmişti. Jaehyun bağırdığı için Yuta yüzünü ekşitti. "Hep böyle sinirli olmak zorunda mısın bebeğim?" Yuta'nın sakin tavırları Jaehyun'u sadece daha da sinirlenmesini sağlıyordu.
"Bana bebeğim dememen konusunda seni uyarmıştım Yuta!" Jaehyun gözlerini karşısında duran Yuta'ya dikmiş konuşuyordu.
"İsmimin dudaklarından dökülmesi ne kadar güzel değil mi?" Jaehyun'un yanından geçip giderken konuştu Yuta.
Yuta, spor salonunun her köşesini feth eder gibi geziyordu. Yerinde durmayışının tek nedeni Jaehyun'u daha da sinirlendirmekti. Bu zamana kadar ondan kaçan oydu, kaçma sırası kendisine gelmişti. Köşe kapmaca oynar gibi dört köşe arasında gidip geliyordu. Jaehyun'un sabrı taştığında Yuta'nın oynadığı bu oyun son bulmuştu.
Yuta zekiydi ama Jaehyun daha zekiydi. Kapıya en uzak olan köşeye geçtiğinde Jaehyun onun önünü kesmişti. Yuta kaçmaya yeltense de önünde duran bedeni aşamamıştı.
"Sana kim o dedim. Cevap ver!" Jaehyun sorusunu devamlı tekrarlamaktan sıkılmıştı. Yuta yaslandığı duvardan ayrıldı, karşısındaki adama bir adım yaklaştı. "Yalan söyledim. Bulamadım çünkü aramadım ve senin buna bir son vermeni istedim. Artık benden kaçacak bahanen kalmaması için. Şimdi ciddi bir şekilde konuşabiliriz bence, yalnızız. İstediğim ortam yarı yarıya ulaştı." dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
bullshit *yujae*
FanfictionErtesi sabah gözlerindeki boşluğa düşeceğimi bile bile her seferinde koştum. Senin olmak istiyorum diyen oydu bense... ben onu seviyordum.