6

511 36 46
                                    

|YUTA|

"Bittim ben. Yuta sana diyorum. Kesinlikle bittim. Geçen gün yaptığımız kavganın üstüne bugün takımlarımız kurada karşı karşıya çıktı. Üstelik ona küfretmiştim. Düşünebiliyor musun? Ona küfrettiğimi söylüyorum. Tanrım Jaehyun beni öldürecek."

Yanımda dakikalardır endişeyle sızlanan Taeyong'a ters bir bakış atıp dudaklarımı büzmeye devam ettim. Lanet olasıca Taeyong'u kıskanıyordum. En azından Jaehyub ile bir iletişimleri vardı. Benim ise suratıma dahi bakmıyordu. Suratımı siktir edin, yaklaşık bir haftadır okula geldiğim yoktu ve o fark etmemişti bile!

"Beni gerçekten sikecek."

Derin bir nefes verip çatmaktan yorulduğum kaşlarımı serbest bıraktım.

"Ahh ne diyebilirim ki yerinde olmak isterdim doğrusu." Evet Jaehyun beni sikmeliydi, Taeyong'u değil. Böyle söyleyince kendimi sapık gibi hissetmiştim. Ama önemli değildi. Onu istiyordum sonuçta. Bu beni sapık yapıyorsa seve seve sapık olabilirdim.

"Lee Taeyong!"

Gelen tanıdık erkeksi ses ile bakışlarımı kaldırıp yıldırımlarıyla göz göze geldim. Bu koyu kahverengi irisler alt tarafımın yıldırımı değilde neydi?

"Demek buradasın."

Yüzünde ki o alışagelmiş tehlikeli gülüş, beni neredeyse inletecekti. Ahh o kesinlikle karşı konulunamazdı. Ve ben bir aptal gibi ona, onu arzulamayı kestiğimi söylemiştim. Hatta çok daha fazlasını...

"Ben de seni arıyordum." Ağır adımlarla bize doğru yürürken bakışları sadece Taeyong'a odaklıydı. Beni ya gerçekten görmüyordu ya da tamamen varlığımı yok sayıyordu. Her ikisi de onun sikik bir herif olduğunun kanıtıydı.

Korkudan ayağa dikilmiş en yakın arkadaşımsa verilebilecek güzel bir cevap arıyor gibiydi.

"Ahh hiç değişmeyeceksin Jaehyun. Okul başladığından beri sürekli aranıyorsun zaten..." Tanrım! Bulmuştu da.

"Seni öldüreceğim!"

Jaehyun'un gözlerinde parlayan ateş beni çıldırtıyordu. O ateş benim için yansın istiyordum. Tam da bu yüzden aralarındaki mesafeyi sıfıra indirmek için atacağı adımdan önce davranıp aralarına girdim.

"Arkadaşımı öldürmek istiyorsan önce beni sikmelisin." Bunu sürekli söylüyor, ya da en azından kastediyordum. Ama gözlerinin içine bakarken söyleyebilmek çok farklı hissettiriyordu.

Gözlerinde ki ateş benim gözlerimle buluşunca ağır ağır söndü.

"Yuta" Tam arkamdan kulağıma doğru fısıldayan Taeyong ile gözlerimi gözlerinden saniyelik ayırarak Taeyong'a döndüm.

"Ne var?"

"Şey demen gerekmiyor muydu? Onu öldürebilmen için önce benim cesedimi çiğnemen gerekiyor falan" Belli belirsiz sırıtıp gözlerimi tekrar Jaehyun'a çevirdim.

"Bilmem. Öyle mi söylemem gerekiyordu?" Bakışları bomboştu. Neden bu boş bakışlardan bile etkilenmek zorundaydım?

Dudaklarımı dilimle alenen ıslattım. Gözleri parlasın istiyordum. Beni arzulasın... O ise titrek bir nefes verdikten hemen sonra geri çekilip gülümsedi.

"Seni ezeceğim Lee Taeyong. Kendini hazırlasan iyi edersin." Sanırım gerçekten umrunda olduğum falan yoktu.

☁☁☁

☁☁☁

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bullshit *yujae*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin